Esas No: 2021/7757
Karar No: 2022/6971
Karar Tarihi: 14.09.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/7757 Esas 2022/6971 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/7757 E. , 2022/6971 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ: ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacı ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... İli Merkez İlçe ... köyü çalışma alanında bulunan 1051 parsel sayılı 942,00 metrekare (uygulama kadastrosu sonucunda ... İlçesi ... mahallesi 28097 ada 17 parsel sayılı 956,21 m2) yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim, vergi kaydı, ifraz, satın alma ve kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği nedeni ile ... adına tespit ve hükmen tescil edildikten sonra; 8.1.1993 tarihinde intikal nedeni ile 942/3768 payı ... ve 2826/3768 payı ... ve müşterekleri adına tescil edilmiş, bilahare ise satış nedeni ile ... payı 08.01.1993 tarihinde ...adına; diğer paylar ise 18.1993 ve 01.12.1993 tarihindeki pay satışları nedeni ile ... adına kayden intikal ettirilmiştir. Daha sonra ise Hazine'nin açtığı dava sonucunda ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 29.06.2004 tarihli ve 1999/1487 Esas, 2004/340 Karar sayılı kararı ile taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmiş ve iş bu kararın 22.11.2004 tarihinde kesinleşmesi üzerine taşınmaz Hazine adına tescil edilmiştir.
Davacı ..., çekişmeli taşınmazın bir kısım paylarının evveliyatında tapuda adına kayıtlı olup, bu nedenle de 6292 sayılı Kanun uyarınca iade hakkına sahip olduğunu, bu hususta 14.05.2012 tarihinde idareye başvuruda bulunmasına karşın henüz taşınmazın söz konusu paylarının kendisine iade edilmediğini ileri sürerek 6292 sayılı Kanun'un 7. maddesi uyarınca taşınmazın daha önce kendisi adına kayıtlı paylarına ilişkin olarak tapu kaydının iptali ile bu payların adına tescili istemiyle dava açmış; yargılama sırasında ise ...; çekişmeli taşınmazın 942/3768 payının vekili olduğu...’un tapulu mülkü iken Hazine tarafından açılan tapu iptali ve tescil davasının yargılaması sonucunda tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verildiğini ve anılan kararın kesinleşerek taşınmazın Hazine adına tescil edildiğini, 26.04.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6292 sayılı Kanun uyarınca iade hakkına sahip olup, bu hususta 21.05.2012 tarihinde idareye başvuruda bulunduğunu, ancak başvurunun reddedildiğini ileri sürerek 6292 sayılı Kanun'un 7. maddesi uyarınca taşınmazın iddiasına konu paylarına ilişkin tapu kaydının iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacının ve müdahil davacının davasının kısmen kabulüne, çekişmeli 28097 ada 17 parsel sayılı taşınmazın 6292 sayılı Kanun'un 7/1-a ve 7/4 maddesi kapsamında kaldığının tespitine, tescile yönelik diğer taleplerin ise reddine karar verilmiş; hükmün davacı ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince istinaf başvuruları esastan reddedilmiş ve bu karar davacı ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun'un "2/A veya 2/B belirtmelerinin terkini ve iade edilecek taşınmazlar " başlıklı 7. maddesinde; " (1) İlgililer tarafından idareye başvurulması ve idarece bu başvuru üzerine veya resen yapılan inceleme ve araştırma sonucunda doğruluğu tespit edilmesi hâlinde;
a) Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır. Ancak bu kararlardan infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlar ise, ilgilileri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde idareye başvurulması hâlinde, bedelsiz olarak önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına iade edilir.
b) Özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan ancak daha sonra Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtları geçerli kabul edilir, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda Hazine adına tescil edilenler ise, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde ilgilileri tarafından idareye başvurulması hâlinde önceki maliklerine veya kanuni ya da akdî haleflerine bedelsiz olarak iade edilir. Ancak, bu kişilerden taşınmazlarına karşılık daha önce yer verilenlere veya bedeli ödenenlere iade işlemi yapılmaz.
c) Bu fıkra kapsamında kalan taşınmazların kullanıcılarının kayıt maliklerinden farklı kişiler olmaları ve kayıt maliklerinin bu fıkradan yararlanmak istemeleri hâlinde, kullanıcılar bu Kanunda belirtilen şartları taşısalar dahi doğrudan satış hakkından yararlanamazlar.
2. Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan orman sınırı dışına çıkartılacak yerlerde bulunan ve Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulması gereken taşınmazların tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulmaz ve bunlar hakkında dava açılmaz.
3. Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan tapuda Hazine adına tescilli olan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre içerisinde idareye başvurmayan ilgililerin hakları bu süre sonunda sona erer, bu kişiler idareden başkaca talepte bulunamazlar, hak ve tazminat talep edemezler ve dava açamazlar. Bu taşınmazlardan Hazine adına tescilli olanlar idarece satış dâhil genel hükümlere göre değerlendirilir.
4. Bu maddeye göre ilgililerine iade edilmesi gereken taşınmazlardan orman olduğu iddiasıyla Orman Genel Müdürlüğünce açılan davalar sonucunda orman niteliğiyle Hazine adına tescil edilen, fiilen orman niteliğinde olan veya bu nedenle dava açılması gereken, ağaçlandırılmak üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen, kamu hizmetlerine ayrılan veya bu amaçla kullanılan, özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gereken veya Maliye Bakanlığınca belirlenen taşınmazlar ilgililerine iade edilmez. Bu taşınmazların yerine, idarece belirlenen ve ilgililerince itiraz ve dava konusu edilmeksizin kabul edilen rayiç bedelleri ödenebilir veya rayiç bedellerine uygun taşınmazlar verilebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Yukarıda izah edilen 6292 Sayılı Kanun'un 7. maddesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde, idareye geniş takdir yetkisinin tanındığı görülmektedir. Zira, idarece iade başvurusu yerinde görülerek taşınmaz iade edilebileceği gibi onun yerine rayiç bedelini ödeyebileceği veya rayiç bedeline uygun başka taşınmaz verebileceği hatta idarenin kanunda belirtilen gerekçelerle taşınmazı iade etmeyebileceği anlaşılmaktadır.
Bu noktada kısaca idari eylem ve idari işlemi tanımlamak gerekirse; idari eylem, kamu idare ve kurumlarının kamu görevine ilişkin, idare hukuku kural ve gereklerine göre yaptığı olumlu veya olumsuz davranış ve fiillerden ibarettir. İdari işlem ise, idari kanunlara dayanılarak yapılan muamelelerdir. İdarenin eylem ve işlemleri, onun kamu hukuku alanındaki kamu gücünü (kamu otoritesini) kullanarak, idare hukuku kural ve gerekleri uyarınca yaptığı faaliyetlerin, hukuki ve maddi hayattaki görünümleridir.
Somut olayda davacı ... ve müdahil davacı ..., dava ve müdahale dilekçelerinde, ... Köyü 1051 (... mahallesi 28097 ada 17) parsel sayılı taşınmazın bir kısım paylarının tapuda adlarına ya da bayileri adına kayıtlı iken hükmen Hazine adına tescil edildiğini ileri sürerek taşınmazın bedelsiz iadeye ilişkin 6292 Sayılı Kanun’un 7. maddesi kapsamında taşınmazın Hazine adına olan tapusunun iptalini ve ayrı ayrı iddialarına konu payların adlarına tapuya tescilini talep etmektedir. Dolayısıyla, eldeki davanın hukuki dayanağı ve sebebi 6292 Sayılı Kanun’un 7. maddesindeki bedelsiz iade müessesesidir. Nitekim davacı ve müdahil davacı, dava ve müdahale dilekçelerinde idarenin iade taleplerini yerine getirmediğini de dile getirmektedir.
Konuya ilişkin olarak yukarıda değinilen kanun hükümleri ve davacı ve müdahil davacının eldeki davadaki talebi ile bunun dayanağı birlikte irdelendiğinde; dava konusu taşınmazın 6292 sayılı Kanun kapsamında bedelsiz olarak iade şartlarını taşıyıp taşımadığı, idareye başvurup başvurmadığı hususlarının saptanması ve sonrasında dayanak tapunun 7/1-a ve b bentlerinde belirtilen nitelikleri taşıyıp taşımadığı, tapu kaydı belirtilen nitelikleri taşısa bile, taşınmazın bedelsiz iade edilebilecek nitelikte olup olmadığı, taşınmazın yerine rayiç bedelin ödenmesi ya da rayiç bedele uygun taşınmaz verilip verilmeyeceği yönünden ayrıca bir belirleme yapılması şeklindeki faaliyetlerin birer idari işlem olduğunun kabulü gerekmektedir. Davacı ve müdahil davacı, tapu iptali ve tescil isteminde bulunsa da maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 s.lı HMK mad.33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava; davacı ve müdahil davacının bayii lehine henüz sicile yansıtılmamış olan mülkiyet hakkının doğmuş olması nedeniyle, tapu iptali ile tescil niteliğinde olmayıp zaten mevcut olan ve tapu sicilinde kayıtlı olan dayanak tapu kaydı uyarınca bedelsiz iadeye ilişkin idari işlemlerin icrasına yöneliktir. Dolayısıyla işin esasının da idare hukuku ilkelerine göre incelemeye uygun olduğu; davanın kökeninde, çözüme kavuşturulmamış mülkiyet, kadastro vs. gibi hukuki ilişkinin bulunmadığı görülmektedir.
Bu durumda, açılan davanın, 2577 sayılı Kanun'un 2. birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde belirtildiği üzere; “İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları” ve “ İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” kapsamında, idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesinin 25.02.2019 tarihli ve Esas 2018/820, Karar 2019/117 ile 28.05.2020 tarihli ve Esas 2020/56, Karar 2020/309 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Hal böyle olunca; davacının ve müdahil davacının davasının yargı yolu dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle, temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi'nin 07.10.2020 tarihli ve 2020/109 Esas, 2020/554 Karar sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi hükmünün 6100 sayılı HMK'nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,14.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.