Esas No: 2021/10693
Karar No: 2022/6970
Karar Tarihi: 14.09.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/10693 Esas 2022/6970 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/10693 E. , 2022/6970 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ: Kemalpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında Kemalpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... İli ... İlçesi Aşağı Mahalle çalışma alanında bulunan 266 ada 35 ve 571 ada 4 parsel sayılı sırasıyla 2.648,00 ve 12.267,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar ayrı ayrı tapu kaydı nedeni ile ... adına tespit edildikten sonra 26.10.1989 tarihli komisyon kararları ile tespite esas tapu kayıtlarının kök kaydının 2510 sayılı İskan Kanunu uyarınca oluşturulduğu ve tedavül neticesinde kayden tespit maliki adına tescil edildiği, diğer taraftan çekişmeli taşınmazların orman sınırları dışına çıkarılan alanda kaldığı ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 45. maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğinden 2/b alanında kalan taşınmazın İskan Kanunu çerçevesinde verilen tapu kaydına istinaden maliki adına tespit ve tescillerinin mümkün olmadığı belirtilerek ve taşınmazların 1.11.1951 tarihinde iskanen tahsis edilen yerler olup, tedavülen 1970 yılından beri ...’ın kullanımında bulunduğu ve üzerindeki kiraz ve zeytin ağaçlarının da bu kişiye ait olduğu beyanlar hanesinde gösterilmek sureti ile Hazine adına tescillerine karar verilmiş, 266 ada 35 parsel sayılı taşınmazın tespiti, komisyon kararına karşı dava açılmadığından 11.01.1990 tarihinde; 571 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tespiti ise hükmen 23.03.1992 tarihinde kesinleşmiştir.
Bilahare; 02.04.2010 tarihinde 266 ada 35 parsel sayılı taşınmaz; 266 ada 35 ve 48 parsellere ifraz edilerek, 266 ada 35 parsel sayılı 2.080,81 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı şerhi verilerek, 266 ada 48 parsel sayılı 567,19 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise “orman” vasfı ile Hazine adına tescil edilmiş; yine 571 ada 4 parsel sayılı taşınmazda; 571 ada 4 ve 8 parsellere ifraz edilerek, 571 ada 8 parsel sayılı 12.213,60 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı şerhi verilerek Hazine adına tescil edilmiştir.
Davacı ..., çekişmeli 266 ada 35, 48 ve 571 ada 8 parsel sayılı taşınmazları 26.11.1970 tarihinde iskan maliklerinden kayden satın aldığını, buna karşın 1989 yılında yapılan orman kadastrosu sırasında taşınmazların bir kısmının orman tahdit hattı içerisinde bırakıldığını, bir kısmının ise geçerli bir sebep bulunmaksızın beyanlar hanesine 2/b şerhi konulduğunu ve haksız şekilde müsadere edildiğini, buna karşın taşınmazların evveliyatının orman olmayıp bu nedenle de sözü edilen kanun maddelerinin uygulanma olanağı bulunmadığını, kaldı ki sözü edilen tarihteki tahdit haritasının da hatalı olduğunu, taşınmazların özel mülkiyete konu yerler olup, mülkiyeti 2510 sayılı Kanun uyarınca mübadillere verildikten sonra kayden satış sureti ile kendilerine geçtiğini, 1989 yılına kadar da zilyetliklerinde bulunduğunu, taşınmazların 6292 sayılı Kanun’un 7/1 – a maddesi uyarınca bedelsiz iadesi için yapmış oldukları başvurunun da reddedildiğini, buna karşın sözü edilen kanunun yürürlük tarihinden itibaren belirlenen süre içerisinden başvuruda bulunduklarını ve iade hakkı kazandıklarını ileri sürerek taşınmazların tapu kaydının iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine karar verilmiş; hükmün davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince istinaf başvurusu esastan reddedilmiş ve bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun'un "2/A veya 2/B belirtmelerinin terkini ve iade edilecek taşınmazlar " başlıklı 7. maddesinde; " (1) İlgililer tarafından idareye başvurulması ve idarece bu başvuru üzerine veya resen yapılan inceleme ve araştırma sonucunda doğruluğu tespit edilmesi hâlinde;
a) Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır. Ancak bu kararlardan infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlar ise, ilgilileri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde idareye başvurulması hâlinde, bedelsiz olarak önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına iade edilir.
b) Özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan ancak daha sonra Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtları geçerli kabul edilir, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda Hazine adına tescil edilenler ise, bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde ilgilileri tarafından idareye başvurulması hâlinde önceki maliklerine veya kanuni ya da akdî haleflerine bedelsiz olarak iade edilir. Ancak, bu kişilerden taşınmazlarına karşılık daha önce yer verilenlere veya bedeli ödenenlere iade işlemi yapılmaz.
c) Bu fıkra kapsamında kalan taşınmazların kullanıcılarının kayıt maliklerinden farklı kişiler olmaları ve kayıt maliklerinin bu fıkradan yararlanmak istemeleri hâlinde, kullanıcılar bu Kanun da belirtilen şartları taşısalar dahi doğrudan satış hakkından yararlanamazlar.
(2) Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan orman sınırı dışına çıkartılacak yerlerde bulunan ve Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulması gereken taşınmazların tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulmaz ve bunlar hakkında dava açılmaz.
(3) Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan tapuda Hazine adına tescilli olan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre içerisinde idareye başvurmayan ilgililerin hakları bu süre sonunda sona erer, bu kişiler idareden başkaca talepte bulunamazlar, hak ve tazminat talep edemezler ve dava açamazlar. Bu taşınmazlardan Hazine adına tescilli olanlar idarece satış dâhil genel hükümlere göre değerlendirilir.
(4) Bu maddeye göre ilgililerine iade edilmesi gereken taşınmazlardan orman olduğu iddiasıyla Orman Genel Müdürlüğünce açılan davalar sonucunda orman niteliğiyle Hazine adına tescil edilen, fiilen orman niteliğinde olan veya bu nedenle dava açılması gereken, ağaçlandırılmak üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen, kamu hizmetlerine ayrılan veya bu amaçla kullanılan, özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gereken veya Maliye Bakanlığınca belirlenen taşınmazlar ilgililerine iade edilmez. Bu taşınmazların yerine, idarece belirlenen ve ilgililerince itiraz ve dava konusu edilmeksizin kabul edilen rayiç bedelleri ödenebilir veya rayiç bedellerine uygun taşınmazlar verilebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Yukarıda izah edilen 6292 sayılı Kanun'un 7. maddesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde, idareye geniş takdir yetkisinin tanındığı görülmektedir. Zira, idarece iade başvurusu yerinde görülerek taşınmaz iade edilebileceği gibi onun yerine rayiç bedelini ödeyebileceği veya rayiç bedeline uygun başka taşınmaz verebileceği hatta idarenin Kanun da belirtilen gerekçelerle taşınmazı iade etmeyebileceği anlaşılmaktadır.
Bu noktada kısaca idari eylem ve idari işlemi tanımlamak gerekirse; idari eylem, kamu idare ve kurumlarının kamu görevine ilişkin, idare hukuku kural ve gereklerine göre yaptığı olumlu veya olumsuz davranış ve fiillerden ibarettir. İdari işlem ise, idari kanunlara dayanılarak yapılan muamelelerdir. İdarenin eylem ve işlemleri, onun kamu hukuku alanındaki kamu gücünü (kamu otoritesini) kullanarak, idare hukuku kural ve gerekleri uyarınca yaptığı faaliyetlerin, hukuki ve maddi hayattaki görünümleridir.
Somut olayda davacı ..., dava dilekçesinde, çekişmeli taşınmazların evveliyatında tapuda adına kayıtlı bulunduğunu ileri sürerek taşınmazın bedelsiz iadeye ilişkin 6292 sayılı Kanun’un 7. maddesi kapsamında Hazine adına olan tapu kayıtlarının iptalini ve adına tapuya tescilini talep etmektedir. Dolayısıyla, eldeki davanın hukuki dayanağı ve sebebi 6292 sayılı Kanun’un 7. maddesindeki bedelsiz iade müessesesidir. Nitekim davacı, dava dilekçesinde idarenin iade taleplerini yerine getirmediğini de dile getirmektedir.
Konuya ilişkin olarak yukarıda değinilen kanun hükümleri ve davacının eldeki davadaki talebi ile bunun dayanağı birlikte irdelendiğinde; dava konusu taşınmazların 6292 sayılı Kanun kapsamında bedelsiz olarak iade şartlarını taşıyıp taşımadığı, idareye başvurulup başvurulmadığı hususlarının saptanması ve sonrasında dayanak tapu kayıtlarının 7/1-a ve b bentlerinde belirtilen nitelikleri taşıyıp taşımadığı, tapu kayıtları belirtilen nitelikleri taşısa bile, taşınmazların bedelsiz iade edilebilecek nitelikte olup olmadığı, taşınmazların yerine rayiç bedelin ödenmesi ya da rayiç bedele uygun taşınmaz verilip verilmeyeceği yönünden ayrıca bir belirleme yapılması şeklindeki faaliyetlerin birer idari işlem olduğunun kabulü gerekmektedir. Davacı, tapu iptali ve tescil isteminde bulunsa da maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 s.lı HMK mad.33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava; davacı lehine henüz sicile yansıtılmamış olan mülkiyet hakkının doğmuş olması nedeniyle, tapu iptali ile tescil niteliğinde olmayıp zaten mevcut olan ve tapu sicilinde kayıtlı olan dayanak tapu kayıtları uyarınca bedelsiz iadeye ilişkin idari işlemlerin icrasına yöneliktir. Dolayısıyla işin esasının da idare hukuku ilkelerine göre incelemeye uygun olduğu; davanın kökeninde, çözüme kavuşturulmamış mülkiyet, kadastro vs. gibi hukuki ilişkinin bulunmadığı görülmektedir.
Bu durumda, açılan davanın, 2577 sayılı Kanun'un 2. birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde belirtildiği üzere; “İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları” ve “ İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” kapsamında, idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesinin 25.02.2019 tarihli ve 2018/820 Esas, 2019/117 Karar ile 28.05.2020 tarihli ve 2020/56 Esas, 2020/309 Karar sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Hal böyle olunca; davacının davasının yargı yolu dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle, davacının temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 26.09.2019 tarihli ve 2019/326 Esas, 2019/916 Karar sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi hükmünün 6100 sayılı HMK'nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 14.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.