Esas No: 2021/27415
Karar No: 2022/11476
Karar Tarihi: 21.06.2022
Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2021/27415 Esas 2022/11476 Karar Sayılı İlamı
7. Ceza Dairesi 2021/27415 E. , 2022/11476 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : 556 sayılı KHK'ya Muhalefet
HÜKÜM : İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak sanık hakkında hükümlülük, müsadere
Bölge Adliye mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
5271 sayılı CMK'nun 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler nazara alınıp aynı Yasanın 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri ile sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde belirttiği nedenler de gözetilerek yapılan değerlendirmede, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından gerçekleştirilen inceleme neticesinde vaki istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılarak sanığın sübut bulan eyleminden mahkumiyetine dair kurulan hükme yönelik yapılan incelemede;
Sanık hakkında kurulan hükümde 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A-1 maddesi uyarınca belirlenen 1 yıl 8 ay hapis cezasında TCK’nun 43/2-1. maddesi uyarınca 1/2 oranında artırım yapılarak 1 yıl 18 ay hapis cezasına hükmedilip, TCK'nun 62/1. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılarak 1 yıl 13 ay hapis cezasına hükmolunması gerekirken yazılı şekilde 2 yıl 1 ay hapis cezasına hükmolunması suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 5271 sayılı CMK'nun 303/1. maddesi uyarınca,
Hüküm fıkrasının üçüncü paragrafında yer alan “2 yıl 6 ay hapis” ibaresinin çıkartılıp yerine “1 yıl 18 ay hapis” ibaresinin yazılması ile dördüncü paragrafta yer alan “2 yıl 1 ay” ibaresinin çıkartılıp yerine “1 yıl 13 ay hapis” ibaresinin yazılması ve diğer kısımlarının aynen bırakılarak HUKUKA AYKIRILIĞIN DÜZELTİLMESİ SURETİYLE TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİNE, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Yasanın 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK'nun 304. maddesi uyarınca dosyanın ... Fikri ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin bilgi için ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesi'ne gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 21.06.2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(M)
KARŞI OY
Yerel Mahkemece sanığın beraatine dair verilen hükmün, o yer Cumhuriyet Savcısı ve katılan vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Bölge Adliye Mahkemesi, sanığın müsnet suçtan mahkûmiyetine karar vermiş, bu kararın sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen heyetimizin sayın çoğunluğu tarafından hukuka aykırılığın düzeltilmesi suretiyle temyiz isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Heyetimizin sayın çoğunluğu ile aramızdaki uyuşmazlık, sanığa isnat edilen marka hakkına tecavüz suçunun sübuta erip ermediğine ilişkin olup, sayın çoğunluğun temyiz isteminin esastan reddine dair düşüncesine katılamıyorum:
ŞÖYLEKİ; Katılanlardan ... C.V. firması vekilinin, ... ...’da bulunan ve depo olarak kullanılan yerde çok sayıda taklit markalı ürün bulunduğuna dair şikayeti üzerine, ... Sulh Ceza Hâkimliğinden alınan karara istinaden ilgili adrese kolluk görevlilerince gidildiği ve 07.09.2016 tarihli arama tutanağına göre, depo olarak kullanılan giriş kısmında farklı firmalar adına tescilli markaların taklidi olan toplam 8.132 adet tekstil ürününün ele geçirildiği, sanığın kollukta müdafii huzurunda alınan ifadesinde, bu ürünleri bir arkadaşının ...’da uygun fiyata satıldığını ve bunları pazarda satarak kar edebileceğini söylemesi üzerine satın aldığını ve ...’de kiraladığı depoya getirdiğini, satış yaptıkça parça parça depodan çekeceğini beyan ettiği, yapılan soruşturma sonucunda ... Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 05.10.2017 tarihli iddianame ile sanığın taklit ürünleri “ticari maksatla satın alıp bulundurmak ve depolamak suretiyle” marka hakkına tecavüz ettiği iddiası ile 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A-1. maddesi uyarınca cezalandırılmasına yönelik kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Sanığın gerek kolluk ifadesinde gerek Mahkemedeki savunmasında “ürünler depoda duruyordu. henüz hiç birini satmamıştım.” şeklindeki savunmaları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, deposunda yakalanan bu taklit ürünleri satma amacında olduğuna ilişkin irade açıklamasının varlığı sabittir.
Ancak burada üzerinde durulması gereken husus, sanığın eyleminin “satma veya satışa arz etme” olarak kabulünün mümkün olup olmadığıdır. Zira suç tarihinde yürürlükte olan ve somut olayda uygulanması gereken 5833 sayılı Kanun ile değişik 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A-1. maddesinde göre "Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal veya hizmet üreten, satışa arz eden veya satan kişi ... cezalandırılır." şeklindeki düzenleme ile seçimlik hareketler “satma, satışa arz etme veya üretme” olarak düzenlenmişken; suç tarihinden sonra 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 30/1. maddesine göre "Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal veya ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi ... cezalandırılır." hükmü getirilmiş, kanun koyucu 10.01.2017 tarihinden sonra işlenen suçlar yönünden seçimlik hareketleri genişleterek ithal veya ihraç etmek, ticari amaçla satın almak, bulundurmak, nakletmek veya depolamak eylemlerini de suç olarak saymıştır.
Somut olayda sanığın eylemi taklit markalı ürünleri ticari amaçla satın almak ve depolamaktan ibarettir.
556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hazırlık hareketlerini suç olarak düzenlememiştir. Evet, sanık taklit ürünleri satmak amacıyla satın almış, deposuna getirip koyarak suçun hazırlık hareketine iradesiyle başlamış ise de, satışa yönelik herhangi bir icrai harekete başlamamıştır. Bu nedenle sanığın sırf “satma kastı”na yönelik olarak iradesinin cezalandırılması mümkün değildir. Zira, bu kastına yönelik, (yani satışa arza yönelik) icrai hareket henüz başlamamıştır.
Tüm bu nedenlerle, sanığın taklit ürünleri “satacaktım” şeklindeki beyanlarından hareket ile mahkumiyeti gerektiğine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılmam mümkün değildir.