Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/627 Esas 2015/416 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2013/627
Karar No: 2015/416

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/627 Esas 2015/416 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2013/627 E.  ,  2015/416 K.
"İçtihat Metni"

Mahkemesi : ... Ağır Ceza
İşkence suçundan sanıklar ..., ..., ... ve ..."ın beraatlerine ilişkin, ... Ağır Ceza Mahkemesince verilen ... gün ve ... sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay ... Ceza Dairesince ... gün ve ... sayı ile;
“Gasp, konut dokunulmazlığını ihlal ve cinsel saldırı suçlarının şüphelisi olarak karakola getirtilen katılan aşamalarda; çağrılması üzerine 29.11.2006 günü saat 13.30 sıralarında karakola geldiğini, sanık polis memurlarınca resmi işlemler yapılmadan nezarethaneye indirildiğini, suçu kabullenmesinin istendiğini, kabul etmeyince sanıklar tarafından üzerine tazyikli su sıkılıp tekme atılarak, jopla vurularak dövüldüğünü, sanık ..."in ise kılıfı içinde olmayıp belinde taşıdığı ve o esnada yere düşen silahını alıp kabzası ile vurarak çenesini kırdığını beyan etmiştir.
Soruşturma kapsamında resmi işlemlere esas olmak üzere 29.11.2006 tarih ve saat 15.15"de düzenlenmiş nezarethane giriş raporunda; katılanda "sol kaş üstünde, burun üzerinde kızarıklık, çenede hassasiyet, 3. molar dişte kırık, göğüs ön taraf sternum ile göbek üzerinde, sırtta, sol alt göğüs hizasında, bel kısmında solda kızarıklık saptandığı" belirtilmiş; ayrıca çenedeki ağrı nedeniyle diş hekimine gönderilmiş, yapılan muayenede alt çene sol tarafta çene kemiğinde krepitasyon olduğu belirlenerek sol alt çene 3. molar dişi çekilmiştir.
30.11.2006 ve 12.12.2006 tarihli raporlarda da, katılanda görülen arazlar tekrarlanmış 14.05.2007 tarihli raporda ise, orta derecede hayati fonksiyonları etkileyen kırık bulunduğu açıklanmıştır.
Alınan doktor raporundan sonra saat 16.10 itibariyle sanıklar ... ve ... tarafından düzenlenen tutanakta, katılanın adli muayenesi yapıldığı esnada görevli doktora sol alt çenesindeki dişlerin 3-4 günden beri ağrıdığını ve kendisinin sosyal güvencesi olmadığından dolayı da doktora gidemediğini beyan ettiği yazılmıştır.
Çene kırığının oluşma zamanına ilişkin tutanaktaki bu ifade doktor raporunda yer almamış, aynı tutanakta imzası bulunan diş hekimi 04.10.2007 tarihli savcılık ifadesinde aynen "...katılan bana dişlerinin 3-4 günden beri ağrıdığı yönünde bir şikayette bulunmadı ...söz konusu tutanağı polis memurları yazdılar, prosedürün bu yönde olduğunu söylediler, ...tutanağı imzalarken olay pek kafama yatmadı, ancak polis memurları prosedürün bu yönde olduğu yönünde ısrarcı olunca...tutanak altına imza koydum demiştir.
Sanıklar savunmalarında suçlamayı kabul etmemiş ve katılanın kendilerine "çenesindeki ve dişindeki kırığın emniyete gelmeden 2-3 gün önce ... tarafından çenesine yumruk atılması sonucu oluştuğunu" söylediğini ifade etmişlerdir.
Tanık olarak dinlenen ... ise, katılan ile aralarında bir kavga ve darp olayının olmadığını, hiçbir şekilde katılanla karşılaşmadığını beyan etmiştir.
Katılanın tutuklandığı gün şikayette bulunmayıp anlatımlarında ileri sürdüğü çeşitli nedenlerle olaydan sonra 14.12.2006 tarihinde şikayette bulunmasının olayın gerçekleşmediği anlamına gelmeyeceği, alınan doktor raporları, raporlarda yer alan bulguların oluşma zamanına ilişkin tutanağın ve savunmaların tanık beyanlarıyla doğrulanması ve tüm dosya kapsamı gözetildiğinde atılı suçlardan sanıkların mahkûmiyetleri yerine yazılı gerekçeyle beraatlerine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise ... gün ve ... sayı ile;
"...Katılanın, 29.11.2006 günü başka bir soruşturma dosyasında şüpheli olarak saat 13.30 sıralarında karakola geldiğinde sanık polis memurlarınca resmi işlemleri yapılmadan nezarethaneye indirildiğini, sanıklar tarafından suçu kabullenmesinin istendiğini, kabul etmeyince üzerine tazyikli su sıkılıp tekme atılarak ve jopla vurularak dövüldüğünü, sanık ..."in ise kılıfı içinde olmayıp belinde taşıdığı ve o esnada yere düşen silahını alıp kabzası ile vurmak suretiyle çenesini kırdığını beyan ettiği, ancak katılanın olayın gerçekleştiğini iddia ettiği 29.11.2006 tarihinden sonra 14.12.2006 tarihinde sanıklar hakkında şikayette bulunduğu, bu süre zarfında tutuklandığı gün de dahil herhangi bir şikayette bulunmadığı, katılanın iddia ettiği şekilde uğradığı muameleler ve yaralanması da göz önüne alındığında, katılanın ileri sürdüğü çeşitli nedenlerin mahkememizce makul görülmediği, katılan beyanlarında; sanıklar tarafından gasp, konut dokunulmazlığının ihlali ve cinsel saldırı suçlarının şüphelisi olarak yürütülen soruşturma dosyasında atılı suçu kabullenmesinin istendiğini, kabul etmeyince de üzerine tazyikli su sıkılıp tekme atılarak ve jopla vurularak dövüldüğünü, sanık ..."in ise kılıfı içinde olmayıp belinde taşıdığı ve o esnada yere düşen silahını alıp kabzasıyla vurarak çenesini kırdığını iddia etmiş ise de, sanıkların çeşitli aşamalarda üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmedikleri ve sanıklar tarafından katılana işkence yapıldığına, işkence suçunun unsuru olan insan onuruyla bağdaşmayan, bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştirdiklerine dair somut delillerin bulunmadığı, her ne kadar dinlenen tanıklardan çene kırığının oluşma zamanına ilişkin tutanakta imzası bulunan diş hekimi 04.10.2007 tarihli savcılık ifadesinde aynen "katılan bana dişlerinin 3-4 günden beri ağrıdığı yönünde bir şikayette bulunmadı. Söz konusu tutanağı polis memurları yazdılar. Prosedürün bu yönde olduğunu söylediler. Tutanağı imzalarken olay pek kafama yatmadı. Ancak polis memurları prosedürün bu yönde olduğu yönünde ısrarcı olunca tutanak altına imza koydum" demişse de, katılanın çenesinin kırıldığına ilişkin şikayet beyanları gözetildiğinde ve tutuklamaya ilişkin katılanı müdafii olarak temsil eden ve mahkememizce tanık olarak dinlenen Av. ..."ın; katılan ile ifade öncesinde yalnız olarak görüştüğünü, fiziki durumunda herhangi bir anormallik olmadığını, özgür iradesi ile ifade verdiğini, kendisine herhangi bir işkence yapıldığı konusunda herhangi bir beyanının olmadığını, karakolda dövüldüğünü söylemediğini beyan etmesi, ayrıca katılanın bildirmiş olduğu tanıklar, katılanla aynı inşaatta çalıştıklarını ve çalıştıkları sırada polisler tarafından telefonla çağrıldığını, karakola gitmek üzere işten ayrıldığını söylediklerinden, olaya ilişkin herhangi bir görgülerinin olmadığının anlaşılması, tanık olarak dinlenen katılanın muayenesini yapan doktorların, hiçbir şekilde katılanın polisler tarafından dövüldüğüne dair beyanına şahit olmamaları, katılanın şikayetçi olduğu tarihe kadar çeşitli aşamalarda iddia edilen olaydan bahsetmemesi ve herhangi bir şikayetinin bulunmaması, kendisini soruşturma aşamasında müdafii olarak temsil eden Av. ..."ın, katılanın dövüldüğüne dair herhangi bir beyanına ve katılanda yeni meydana getirilmiş ve dışarıdan gelebilecek bir darbeye şahit olmaması, katılanın şikayetinde belirttiği şekilde sanık tarafından çenesinin kırılması neticesinde duyacağı acı ve elemin kendisine herhangi bir şikayette bulunmamış veya bulunmaması gözetilse bile kendisinde oluşturacağı dış etkenler nedeniyle yürütülen soruşturma aşamalarında çıkartıldığı Cumhuriyet savcısı, sorgu hakimi ve kendisini temsil eden müdafiisi tarafından bu kısa sürede gerçekleştiği iddia edilen olayın açıkça görülebilecek nitelikte olması karşısında; dinlenen tanık beyanları ve toplanan deliller çerçevesinde katılanın maruz kaldığını iddia ettiği eylemleri doğrulayacak somut delile ulaşılamamıştır. Bu sebeple katılanın sanık olduğu ve yargılanmakta olduğu dikkate alındığında, cinsel saldırı ve gasp suçlamalarındaki ifadelerini inkar ederek kendisini suçlamadan kurtarmaya çalıştığı anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, katılanda meydana gelen ve doktor raporu ile de sabit olan çene kırığı dahil olmak üzere yaralanmaların, sanıklar tarafından sistematik bir şekilde, insan onuruyla bağdaşmayan, bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştirdiklerine ve kişiyi suçunu itiraf ettirmek istenilen şeyleri söylemesini sağlamak amacıyla işkence niteliğinde veya kasten yaralama niteliğinde yapıldığına dair mahkûmiyetlerine yeter, şüpheden uzak kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediği" gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.09.2013 gün ve 44005 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sübuta ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca yerel mahkeme direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığının öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İncelenen dosyada; sanıkların beraatlerine ilişkin verilen ilk hüküm Özel Dairece, katılanın tutuklandığı gün şikayette bulunmayıp anlatımlarında ileri sürdüğü çeşitli nedenlerle olaydan sonra 14.12.2006 tarihinde şikayette bulunmasının olayın gerçekleşmediği anlamına gelmeyeceği, alınan doktor raporları, raporlarda yer alan bulguların oluşma zamanına ilişkin tutanağın ve savunmaların tanık beyanlarıyla doğrulanması ve tüm dosya kapsamına göre sanıkların mahkûmiyetleri yerine yazılı gerekçeyle beraatlerine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmuş, bozmadan sonra yerel mahkemece önceki kararda yer almayan "...Katılanın, 29.11.2006 günü başka bir soruşturma dosyasında şüpheli olarak saat 13.30 sıralarında karakola geldiğinde sanık polis memurlarınca resmi işlemleri yapılmadan nezarethaneye indirildiğini, sanıklar tarafından suçu kabullenmesinin istendiğini, kabul etmeyince üzerine tazyikli su sıkılıp tekme atılarak ve jopla vurularak dövüldüğünü, sanık ..."in ise kılıfı içinde olmayıp belinde taşıdığı ve o esnada yere düşen silahını alıp kabzası ile vurmak suretiyle çenesini kırdığını beyan ettiği, ancak katılanın olayın gerçekleştiğini iddia ettiği 29.11.2006 tarihinden sonra 14.12.2006 tarihinde sanıklar hakkında şikayette bulunduğu, bu süre zarfında tutuklandığı gün de dahil herhangi bir şikayette bulunmadığı, katılanın iddia ettiği şekilde uğradığı muameleler ve yaralanması da göz önüne alındığında, katılanın ileri sürdüğü çeşitli nedenlerin mahkememizce makul görülmediği, katılanın beyanlarında; sanıklar tarafından gasp, konut dokunulmazlığının ihlali ve cinsel saldırı suçlarının şüphelisi olarak yürütülen soruşturma dosyasında atılı suçu kabullenmesinin istendiğini, kabul etmeyince de üzerine tazyikli su sıkılıp tekme atılarak ve jopla vurularak dövüldüğünü, sanık ..."in ise kılıfı içinde olmayıp belinde taşıdığı ve o esnada yere düşen silahını alıp kabzasıyla vurarak çenesini kırdığını iddia etmiş ise de, sanıkların çeşitli aşamalarda üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmedikleri ve sanıklar tarafından katılana işkence yapıldığına, işkence suçunun unsuru olan insan onuruyla bağdaşmayan, bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştirdiklerine dair somut delillerin bulunmadığı, her ne kadar dinlenen tanıklardan çene kırığının oluşma zamanına ilişkin tutanakta imzası bulunan diş hekimi 04.10.2007 tarihli savcılık ifadesinde aynen "katılan bana dişlerinin 3-4 günden beri ağrıdığı yönünde bir şikayette bulunmadı. Söz konusu tutanağı polis memurları yazdılar. Prosedürün bu yönde olduğunu söylediler. Tutanağı imzalarken olay pek kafama yatmadı. Ancak polis memurları prosedürün bu yönde olduğu yönünde ısrarcı olunca tutanak altına imza koydum" demişse de, katılanın çenesinin kırıldığına ilişkin şikayet beyanları gözetildiğinde ve tutuklamaya ilişkin katılanı müdafii olarak temsil eden ve mahkememizce tanık olarak dinlenen Av. ..."ın; katılan ile ifade öncesinde yalnız olarak görüştüğünü, fiziki durumunda herhangi bir anormallik olmadığını, özgür iradesi ile ifade verdiğini, kendisine herhangi bir işkence yapıldığı konusunda herhangi bir beyanının olmadığını, karakolda dövüldüğünü söylemediğini beyan etmesi, ayrıca katılanın bildirmiş olduğu tanıklar, katılanla aynı inşaatta çalıştıklarını ve çalıştıkları sırada polisler tarafından telefonla çağrıldığını, karakola gitmek üzere işten ayrıldığını söylediklerinden, olaya ilişkin herhangi bir görgülerinin olmadığının anlaşılması, tanık olarak dinlenen katılanın muayenesini yapan doktorların, hiçbir şekilde katılanın polisler tarafından dövüldüğüne dair beyanına şahit olmamaları, katılanın şikayetçi olduğu tarihe kadar çeşitli aşamalarda iddia edilen olaydan bahsetmemesi ve herhangi bir şikayetinin bulunmaması, kendisini soruşturma aşamasında müdafii olarak temsil eden Av. ..."ın, katılanın dövüldüğüne dair herhangi bir beyanına ve katılanda yeni meydana getirilmiş ve dışarıdan gelebilecek bir darbeye şahit olmaması, katılanın şikayetinde belirttiği şekilde sanık tarafından çenesinin kırılması neticesinde duyacağı acı ve elemin kendisine herhangi bir şikayette bulunmamış veya bulunmaması gözetilse bile kendisinde oluşturacağı dış etkenler nedeniyle yürütülen soruşturma aşamalarında çıkartıldığı Cumhuriyet savcısı, sorgu hakimi ve kendisini temsil eden müdafiisi tarafından bu kısa sürede gerçekleştiği iddia edilen olayın açıkça görülebilecek nitelikte olması karşısında; dinlenen tanık beyanları ve toplanan deliller çerçevesinde katılanın maruz kaldığını iddia ettiği eylemleri doğrulayacak somut delile ulaşılamamıştır. Bu sebeple katılanın sanık olduğu ve yargılanmakta olduğu dikkate alındığında, cinsel saldırı ve gasp suçlamalarındaki ifadelerini inkar ederek kendisini suçlamadan kurtarmaya çalıştığı anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, katılanda meydana gelen ve doktor raporu ile de sabit olan çene kırığı dahil olmak üzere yaralanmaların, sanıklar tarafından sistematik bir şekilde, insan onuruyla bağdaşmayan, bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştirdiklerine ve kişiyi suçunu itiraf ettirmek istenilen şeyleri söylemesini sağlamak amacıyla işkence niteliğinde veya kasten yaralama niteliğinde yapıldığına dair mahkûmiyetlerine yeter, şüpheden uzak kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediği" şeklindeki yeni ve değişik gerekçeyle direnme kararı verilmiştir.
İlk hükümde yer almayan bu yeni ve değişik gerekçe Özel Dairece denetlenmemiş olup, Özel Daire denetiminden geçmemiş olan bir konunun ilk kez Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesine kanuni imkan bulunmamaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
... Ağır Ceza Mahkemesince verilen ... gün ve ... sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.11.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

Hemen Ara