Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/7405 Esas 2022/8016 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/7405
Karar No: 2022/8016
Karar Tarihi: 13.10.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/7405 Esas 2022/8016 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi, bir uygulama kadastrosuna itiraz davası görevini yerine getirdi. Davacı Ergen'in başka hissedarlarla birlikte sahip olduğu taşınmazlar, yanlış ölçüm ve sınırlandırma işleminden dolayı uygulama kadastrosunda yanlış tespit edildi. Deniz kıyı çizgisinin değişmesi sonucu, taşınmazların fiili kullanım durumuna göre tespit edilmesi talep edildi. Mahkeme, aktif dava ehliyeti yönünden, işin esasına girilmeden dava reddedildi. Davanın niteliğinin uygulama kadastrosuna itiraz olması nedeniyle, her bir paydaşın diğer paydaşları temsilen dava açabileceği belirtildi. Mahkeme kararı, davacı vekilinin temyiz itirazları kabul edilerek, dava yargılaması tarafların paydaş oranlarına göre yeniden yapılması gerektiği sonucuna varıldı. Kanun maddeleri olarak, Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi ve TMK'nin 693/3. maddesi belirtildi.
8. Hukuk Dairesi         2021/7405 E.  ,  2022/8016 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : Uygulama Kadastrosuna İtiraz
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : Trabzon Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasında Trabzon Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı ... Ergen vekili, müvekkili olan davacının hissedar olduğu Trabzon ili Yomra ilçesi Namık Kemal Mahallesi eski 51 ada 13, 8 ve 3 parsel sayılı taşınmazların, uygulama kadastrosu sonucu yeni 1092 ada 1, 6 ve 11 parsel olarak tespit edildiğini, ne var ki, taşınmazların tesis kadastrosunda yapılan hatalı ölçüm ve sınırlandırma işleminin yenileme kadastrosu çalışmalarında da düzeltilmediğini belirterek, deniz kıyı çizgisinin doğal nedenlerle değişmesi sonucu hatalı ölçülen ve sınırlandırılan taşınmazların uygulama kadastrosu çalışması kapsamında fiili kullanım durumuna göre tespitin karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
    Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın aktif dava ehliyeti yönünden usulden reddine, dava konusu Trabzon ili Yomra ilçesi Namık Kemal Mahallesinde bulunan 1092 ada 1 (Eski 51 ada 13 parsel), 1092 ada 6 (Eski 51 ada 8 parsel) ve 1092 ada 11 (eski 51 ada 3 parsel) sayılı taşınmazların yenileme gibi tespit ve tesciline karar verilmiş, davacı ve davalı Hazine vekili tarafından hükme karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, uygulama kadastrosu sonucunda, tapuda davacı ve müşterekleri adına kayıtlı bulunan eski 51 ada 13 parsel, 51 ada 8 parsel ve 51 ada 3 parsel sayılı taşınmazların davacı ve müşterekleri adına, sırasıyla 1092 ada 1 parsel, 1092 ada 6 parsel ve 1092 ada 11 parsel numaralarıyla tespit edildiği anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazlarda davacı haricinde başkaca hissedarların bulunduğunun tapu kayıtları ile sabit olduğu, diğer paydaşların davaya katılımlarının sağlanması suretiyle taraf teşkilinin tamamlanması için davacı vekiline verilen kesin süre içerisinde kesin sürenin gereğinin yerine getirilmediği, her ne kadar tereke temsilci atanması için Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açılmış ise de dava konusu taşınmazın ... ...’ın terekesinden çıkmış bulunması itibariyle tereke temsilci atanması suretiyle davaya devam edilmesinin de mümkün bulunmadığı, bu itibarla dosyada taraf teşkilinin usulüne uygun tamamlanamadığı gerekçesiyle davanın aktif dava ehliyeti yönünden usulden reddine karar verilmiş ise de, bu karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Şöyle ki; dava, Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesine dayalı olarak yapılan uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olup, bu tür davaların amacı tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin, sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesidir. Taşınmazların mülkiyetinin kim ya da kimlere ait olduğu hususunda bir değerlendirme ya da yargılama yapılmadığı gibi bu tür davalarda istenilen talep bölünemez nitelikte olup, davacının payı oranında işlemin doğruluğunun denetlenmesini istemesi de davanın niteliği gereği mümkün değildir. Yapılacak yargılama neticesinde verilecek karar taşınmazın tamamı hakkında olacaktır. Bu nedenle TMK’nin 693/3. maddesi uyarınca her bir paydaşın diğer paydaşları temsilen dava açabileceğinin kabulü gerekir.
    Hal böyle olunca; Mahkemece, davanın niteliği itibariyle davacının aktif dava ehliyetinin mevcut olduğu gözetilerek, işin esasına girilerek, uygulama kadastrosuna itiraz davalarına ilişkin Yargıtay' ın yerleşik ilke ve esaslarına uygun şekilde araştırma ve inceleme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle karar verilmesi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 373/1 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının HMK'nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı Hazine vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının bozma nedenine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 13.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara