Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/4600 Esas 2022/8022 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4600
Karar No: 2022/8022
Karar Tarihi: 13.10.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/4600 Esas 2022/8022 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2021/4600 E.  ,  2022/8022 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada, Mahkemece verilen 02.03.2020 tarihli ek karara yönelik olarak davacı ... mirasçısı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Beyşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.05.1984 tarihli ve 1982/331 Esas,1984/231 Karar sayılı kararı ile, davacı Hazine tarafından davalı ... aleyhine açılan Beyşehir ilçesi Hamidiye Mahallesi 274 ada 48 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kadastro tespitine itiraz davasının reddine karar verilmiştir.
    Talep eden (müteveffa ... mirasçısı) ... vekili, Beyşehir Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu 05.02.2020 tarihli dilekçesiyle; 274 ada 48 parsel sayılı taşınmaza ilişkin 14.09.1982 tarihinde vekil edeninin murisi ... aleyhine kadastro tespitine itiraz davası açıldığını ve davanın 21.05.1984 tarihli kararla reddine karar verildiğini, vekil edeni ...'ın tapuya intikal işlemi için gittiğinde dava konusu taşınmaza ilgili dosyada şerh konulduğunu öğrendiğini, dosyanın Mahkemece bulunamadığını, kesinleşme şerhinin de olmadığını belirterek; aradan geçen süre de göz önüne alınarak kararın kesinleştirilmesini ve Tapu Müdürlüğüne bilgi verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece 02.03.2020 tarihli ek kararla "anılan dava dosyasının tüm araştırmalara rağmen bulunamadığı, elde (karar kartonunda) yalnızca gerekçeli kararın bulunduğu ve bu kararda da kesinleşme şerhinin olmadığı" gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir. Bu kararda talebin reddine ilişkin hüküm bakımından istinaf kanun yoluna başvurulabileceği ifade edilmiştir.
    Talep edenin istinaf başvurusunda bulunması üzerine Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, karara ilişkin kanun yolunun temyiz olduğundan bahisle dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiş; bunun üzerine dosya temyiz incelemesinin yapılması içim Dairemize gönderilmiştir.
    Eldeki davada ilk olarak Mahkemece verilen ek kararın istinaf ve/veya temyizi kabil nitelikte olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 341. maddesinde ilk derece mahkemelerinin hangi kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabileceği, 361. ve 362. maddelerinde ise temyiz edilebilen ve temyiz edilemeyen kararlara ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Öte yandan 1086 sayılı (mülga) Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 426., 427. ve 428. maddelerinde de benzer şekilde düzenlemeler bulunmaktadır.
    Anılan kanun hükümlerinde, mahkeme kararlarının kesinleştirilmesiyle ilgili işlemlerin yapılması talepleriyle ilgili kararlar bakımından istinaf ve/veya temyiz kanun yoluna başvurulmasına imkan tanıyan bir ibare bulunmamaktadır. Bu bağlamda bu tür bir talebin reddine dair kararın bir uyuşmazlığa ilişkin nihai bir karar olmadığı gibi yargısal bir belirleme de içermediği vurgulanmalıdır. Dolayısıyla söz konusu mahkeme kararının temyiz (veya istinaf) edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle talep eden ...'ın temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
    Bununla birlikte mahkemelerce verilen kararlara ilişkin kesinleştirme işlemlerinin yerine getirilmesi yargı mercilerinin görevleri arasında bulunmaktadır. Bu çerçevede mülga 1086 sayılı HUMK'nın 433/3 maddesinde "Kararın kesinleştiği ilâmın altına veya arkasına yazılıp, tarih ve mahkeme mührü konmak ve mahkeme başkanı veya hâkimi tarafından imzalanmak suretiyle belirtilir.
    " hükmüne yer verilmiştir. Yine aynı Kanun'un 443/5 maddesinde "Hükmün kesinleştiği; ilamın altına veya arkasına yazılıp tarih ve mahkeme mührü konmak ve mahkeme başkanı veya hakimi tarafından imzalanmak suretiyle belirtilir." denilmiştir.
    Benzer şekilde 6100 sayılı HMK'nın 302/4 maddesinde "Hükmün kesinleştiği, ilamın altına veya arkasına yazılıp, tarih ve mahkeme mührü konmak ve başkan veya hâkim tarafından imzalanmak suretiyle belirtilir."; 302/5 maddesinde ise "Kanun yollarından geçmek suretiyle kesinleşen kararların kesinleşme kaydı ile kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimler de ilk derece mahkemesince yapılır." şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir.
    Ayrıca Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in (Yönetmelik) 169/3-c maddesinde kesinleştirme işlemlerini yapmak mahkeme yazı işleri müdürünün görevleri arasında sayılmıştır. Yönetmeliğin 216/6 maddesinde de "Hükmün kesinleştiği, ilâmın altına veya arkasına yazılıp, tarih ve mahkeme mührü konmak ve başkan ya da hâkim tarafından imzalanmak suretiyle belirtilir." hükmüne yer verilmiştir.
    Anılan kanun ve yönetmelik hükümleri karşısında yargı mercilerinin mahkeme kararlarının kesinleştirilmesiyle ilgili iş ve işlemleri yerine getirme ödevlerinin olduğu konusunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Bu bağlamda her ne kadar Mahkemece talebe konu dava dosyasının bulunamadığı, buna ilişkin tutanak düzenlendiği, karar kartonunda sadece gerekçeli kararın bulunduğu gerekçesi ile dosyanın kesinleştirilmesi ve tedbir şerhinin kaldırılması talebinin reddine karar verilmiş ise de bu hususlar kararların kesinleştirilmesi ve sonrasında buna bağlı diğer iş ve işlemlerin yerine getirilmesi yükümlülüğünü ortadan kaldıran bir niteliğe sahip değildir.
    Talebe konu dava dosyasının bulunulmaması durumunda Mahkemece; anılan dava dosyasının bulunabileceği mahkemeler arşivi tapu arşivi ile dosya eklerinin bulunabileceği diğer yerlerden sıkıca ve titizlikle araştırılması, ayrıca kesinleşmeye ilişkin olarak bir kaydın mevcut olup olmadığı hususunda mahkemelere ait esas, karar, duruşma ve temyiz defteri üzerinde inceleme yapılması; tüm bunlara rağmen dosyanın bulunulamaması veya kesinleşme durumunun tespit edilememesi halinde ise dosyanın ihyasına ilişkin süreçlerin işletilmesi gerekmektedir. Bu anlamda bir dava dosyasının yangın, yer sarsıntısı, seylap veya heyelan sebebi ile ziyaa uğraması halinde nasıl yenileneceği hususlarını düzenleyen 4473 sayılı Kanun'daki hükümlerinin kıyas yoluyla uygulanması mümkündür.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, talep eden vekilinin temyiz inceleme istemine ilişkin dilekçesinin REDDİNE, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 13.10.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.



    Hemen Ara