Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/6967 Esas 2022/8488 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/6967
Karar No: 2022/8488
Karar Tarihi: 26.10.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/6967 Esas 2022/8488 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2021/6967 E.  ,  2022/8488 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma sonrası yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Uygulama kadastrosu sırasında, ... ili ...., ilçesi ...., Köyü çalışma alanında ve tapuda davacıların murisi ... adına kayıtlı bulunan eski 165 ada 15 parsel sayılı 13.310,14 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada - parsel numarasıyla ve 12.060,08 metrekare yüzölçümlü olarak; ... ve arkadaşları adına kayıtlı bulunan eski 165 ada 14 parsel sayılı 14.362,23 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada - parsel numarasıyla ve 13.210,10 metrekare yüzölçümlü olarak; ...., ve arkadaşları adına kayıtlı bulunan eski 165 ada 17 parsel sayılı 19.957,94 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada - parsel numarasıyla ve 24.804,91 metrekare yüzölçümlü olarak ve ... adına tapuda kayıtlı bulunan eski 165 ada 16 parsel sayılı 12.484,69 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, aynı ada - parsel numarasıyla ve 8.146,44 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.
    Davacılar ..., ... ve ..., uygulama kadastrosu sırasında murisleri adına kayıtlı taşınmazın yüzölçümünün eksildiği ve eksikliğin davalılara ait taşınmazlardan kaynaklandığı iddiasına dayanarak tesbite itiraz davası açmışlardır.
    Mahkemece verilen, davanın reddine, çekişmeli 165 ada 14, 15, 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tesciline ilişkin önceki hüküm, davacı vekilinin temyiz itirazı üzerine Yargıtay (kapatılan) 16. Hukuk Darisi'nin 2016/6680 Esas ve 2016/5426 Karar sayılı ilamıyla; "somut olayda; mahallinde yapılan keşif sonucu alınan fen bilirkişi raporunda taraflara ait parseller arasındaki kırık noktalarının hangi nedenle oluşturulduğu, davacı tarafa ait 165 ada 15 parsel sayılı taşınmazdaki yüzölçümü eksilmesinin hangi nedenden kaynaklandığı ölçü çizelgesi, hesap cetveli, ölçü krokileri, ada raporu, orto foto ve uydu fotoğraflarından da yararlanılmak suretiyle bilimsel verilere dayalı olarak açıklanmadığı belirtilerek, yöntemine uygun şekilde araştırma ve inceleme yapılması gereğine ve ayrıca dava konusu olmadığı halde 14 parsel sayılı taşınmaz hakkında hüküm tesis edilmesinin isabetsizliğine" değinilerek bozulmuştur.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, keşif sonucunda alınan hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere, uygulama kadastrosu sonrasında oluşan kadastro paftasının zemin ile uyumlu olduğu ve dava konusu 165 ada 15 parsel ile 16 ve 17 arasında olan sınırların zemin durumuna göre sabit hatla değerlendirilmesi gerektiği ve 3402 sayılı Yasanın 22/a maddesi gereğince yapılan uygulama çalışmasının mevzuatına uygun olarak yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine, 165 ada 15, 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazların tesbit gibi tesciline, her ne kadar mahkemenin 2013/50 Esas, 2014/66 Karar sayılı ilamında 165 ada 14 parsel sayılı taşınmaz hakkında hüküm kurulmuşsa da söz konusu parselin mahkemede görülmekte olan iş bu davada dava konusu yapılmadığından hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece, her ne kadar yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamındaki tüm bilgi, belge ve aldırılan teknik bilirkişi raporları incelendiğinde davacılara ait 165 ada 15 parsel sayılı taşınmaz ile davalı ...ve arkadaşları adına kayıtlı bulunan 165 ada 17 parsel sayılı taşınmaz arasında 3402 sayılı 22/a maddesine istinaden 2012 yılında yapılan uygulama kadastrosu ile oluşturulan sınırın taşınmazlar arasında tesis kadastrosu tarihinde zeminde mevcut olmayan ve daha sonra dikildiği anlaşılan ağaçlar esas alınarak oluşturulduğu ve buna göre sınırın kırık noktalardan teşekkül ettiği, oysaki 1990 yılında yapılan tesis kadastrosu paftasında iki taşınmaz arasındaki sınırın düz çizgi olarak gösterildiği, uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet uyuşmazlığını çözmek olmadığı dikkate alınarak, taraflar arasındaki fiili kullanım sınırına göre değil, tesis kadastrosu paftasına değer verilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde bu iki taşınmaz arasındaki sınır yönünden davanın reddine hükmedilmesi hatalı olmuştur. Kabüle göre de; dava konusu olmayan 165 ada 14 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanak aslı dosya içinde yer aldığından, tutanak aslının olağan yollardan kesinleştirme işlemi yapılmak üzere ilgili kadastro müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, bu yönde hüküm tesis edilmemesi da usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacıların temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 26.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.










    Hemen Ara