Esas No: 2021/12227
Karar No: 2022/12070
Karar Tarihi: 19.09.2022
Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2021/12227 Esas 2022/12070 Karar Sayılı İlamı
7. Ceza Dairesi 2021/12227 E. , 2022/12070 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5846 sayılı Yasaya aykırılık
HÜKÜM : Hükümlülük, müsadere
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. maddesinin “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, yokluğunda verilen kararın tebliği için sanıklardan ...'nın adresine doğrudan “MERNİS adresi” ibaresi ile çıkarılan tebliğ işleminin usule aykırı olduğu; 2009/364 Esas sayılı dosyada 04/11/2009 tarihli duruşmada sanık ...'in müdafii atanmasını talep ettiği, müdafii huzurunda savunmasını yaptığı ve anılan dosyanın 2007/272 Esas sayılı dosya ile birleştirilmesine karar verildiği, aynı gün 2007/272 Esas sayılı dosyada yapılan duruşmada ise sanığın müdafii talep etmediği ve sanık müdafiinin dosyaların birleştirilmesinden sonra yapılan duruşmaları takip etmediği, sanığın da müdafii talebi olmadığı dikkate alındığında baro tarafından 2009/364 Esas sayılı dosyada atanan müdafiinin görevi sona erdiğinden kendisine yapılan tebligatın geçersiz olduğu anlaşılmakla sanığın ve vekaletnamesini sunan müdafiinin eski hale getirme talebinin kabulü ile öğrenme üzerine temyiz istemi yasal süresinde kabul edilerek yapılan incelemede;
Suç tarihleri itibarıyla sanıklara isnat edilen suçların gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre davanın 5237 sayılı TCK'nun 66/1-e ve 67. maddelerinde öngörülen 8 yıllık olağan, 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresine tabi bulunması, suç tarihleri olan 11/07/2006, 02/09/2006, 29/11/2006, 18/01/2007, 26/01/2007, 05/03/2007, 11/08/2007, 17/07/2008, 08/10/2008, 05/11/2008, 11/12/2008, 07/04/2009, 21/10/2009, 01/12/2009 tarihlerinden inceleme tarihine kadar 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş bulunduğunu anlaşılmakla sanıklar müdafiileri ile
sanık ...’nın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, anılan maddeler uyarınca sanıklar hakkındaki davaların zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK'nun 223/8. maddesine göre ayrı ayrı DÜŞÜRÜLMESİNE, 19/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.