Esas No: 2011/12637
Karar No: 2012/1447
Karar Tarihi: 08.02.2012
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/12637 Esas 2012/1447 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 2008/3059-7435 sayılı bozma kararında; “Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın dört tarafında 108 ada 1 sayılı orman parseli bulunmakta, davalının tutunduğu tapu kaydı ise sınırları itibariyle her tarafa uygulanabilecek kayıtlardan olup, tapu kaydının dava konusu taşınmazı kapsadığından söz edilemez. Kaldı ki; davaya konu taşınmazın kadastro tespiti senetsiz ve belgesizden yapılmış olup, yerel mahkemece de davalı kişi yararına zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Davalı kişi, taşınmazın tapu kaydı kapsamı içinde kaldığı iddiası ile kadastro tespitine itiraz etmemiş, gerekçeli karara karşı da temyiz isteminde bulunmamıştır. Bu durumda; çekişmeli taşınmaz, 6831 sayılı Yasanın 17/2 maddesi uyarınca orman içi açıklık niteliğinde olup, zilyetlik yoluyla kazanılmasına yasal olanak bulunmamaktadır. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar özel mülke dönüşüp, tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Hukuk Genel Kurulunun 10.12.1997 gün 1997/20 – 808 E., 1997/1039 K.; 13.10.1999 gün 1999/8-689E, 1999/822 K; 10.11.2004 gün 2004/7-531-E, 2004/582 sayılı kararları da bu yöndedir. Diğer taraftan, tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş, kalan fıkraları da 03.03.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırılmıştır. Ayrıca; bu tür yerler yasa gereği orman sayıldığı için, orman içi açıklık ve boşlukların zilyetlik yolu ile kazanılmasına yasal olanak yoktur. Dolayısıyla bu yollarla ormandan toprak kazanımından söz edilemez. 6831 sayılı Yasanın 17/2 maddesi uyarınca taşınmazın dört tarafının ormanla çevrili olması ve mülkiyet belgesinin bulunmaması halinde orman bütünlüğünün bozulduğu, orman içi açıklığın oluştuğu kabul edilmektedir. Hal böyle iken, çekişmeli taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra davanın kabulü ile dava konusu 108 ada 148 sayılı parselin orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu iddiasına dayalı tahdide itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1998 yılında orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamaları birlikte yapılmış, sonuçları 06/09/1999 tarihinde ilan edilerek kesinleşmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 08/02/2012 gününde oybirliği ile karar verildi.