Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2022/2575 Esas 2022/12409 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/2575
Karar No: 2022/12409
Karar Tarihi: 22.09.2022

Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2022/2575 Esas 2022/12409 Karar Sayılı İlamı

7. Ceza Dairesi         2022/2575 E.  ,  2022/12409 K.

    "İçtihat Metni"



    5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’na aykırılık suçundan sanıklar ... ve ...'ın, anılan Kanun'un 63/10 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 52/2. maddeleri gereğince 1.000,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmalarına dair ANKARA 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/12/2016 tarihli ve 2014/702 esas, 2016/689 sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığından verilen 10/09/2021 tarihli kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27/01/2022 tarihli ve KYB. 2021/110759 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
    Mezkür ihbarnamede;
    1-Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 03/03/2016 tarihli ve 2014/21037 esas, 2016/1833 karar sayılı ilâmında yer alan, "...Sanığın, katılanın kimlik bilgilerini kullanarak hat çıkartan kişinin ... Tatlılıoğlu olup olmadığı konusunda gerekli araştırma yapmayarak abonelik sözleşmesi yaptığından bahisle özel belgede sahtecilik suçuna iştirak ettiği gerekçesi ile hakkında açılan kamu davasında, aşamalardaki savunmalarında suçlamayı red etmesi, Samsun Kriminal Polis Laboratuvarının 16.07.2012 tarihli raporunda sözleşme altındaki imzaların katılana ait olmadığının tespit edilmesine rağmen; sözleşme ile ekindeki nüfus cüzdan fotokopisi üzerindeki yazı ve rakamlar ile sözleşmedeki katılana atfen bulunan imzaların sanığın eli ürünü olduğu hususunda bir araştırma yapılmadan kararın verilmiş olması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; suça konu sözleşme ile ekindeki belge üzerindeki yazı ve rakamlar ile sözleşmedeki katılana atfen bulunan imzaların sanığın eli ürünü olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması..." şeklindeki açıklamalar karşısında,
    Dosya kapsamına göre, adı geçen sanıkların müştekinin bilgisi dışında nüfus cüzdanı fotokopisi ve kimlik bilgilerini kullanıp müşteki adına imza atarak sahte cep telefonu aboneliği sözleşmesi düzenlediğinden bahisle mahkumiyetlerine karar verilmişse de, söz konusu.... nolu hatlara ilişkin abonelik sözleşmelerinin incelenmesinde Özşeker isimli işyerine ait kaşe ve bir imza bulunduğu, bununla birlikte soruşturma esnasında ilgili Gsm şirketinden gelen yazı cevabına göre, abonelik sözleşmesini düzenlediği bildirilen sanıkların ifadelerine başvurulduğu, ancak sanıkların suça konu abonelik sözleşmelerini kendilerinin düzenlemediğini, imza ve yazı örneğinin kendilerine ait olmadığını, söz konusu sözleşmelerin alt bayi tarafından düzenlendiğini belirterek üzerine atılı suçlamaları reddetmeleri karşısında, söz konusu alt bayi araştırılmadan, hatlara ilişkin abonelik sözleşmeleri aslı ile sanıklar ve ilgili alt bayide çalıştığı bildirilen kişilerin imza ve yazı örnekleri temin edilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, yargılama aşamasında da sanıklar aleyhine bir delil elde edilemeden, gerekçeli kararda atılı suçu adı geçen sanıkların işlemiş olduğuna dair hiçbir delil ve gerekçeye yer verilmeden, yalnızca sanıkların eylemlerinin sabit olduğundan bahisle mahkumiyet kararı verilmesinde,
    2-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 43/1. maddesinin "...bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır..." şeklinde olduğu, aynı Kanun'un "önödeme" başlıklı 75. maddesinde ise adli para cezası maktu ise bu miktarın, değilse aşağı sınırının, soruşturma giderleri ile birlikte, yapılacak tebliğ üzerine on gün içinde ödenmesi halinde ilgili hakkında kamu davasının açılmayacağının düzenlendiği cihetle, soruşturma aşamasında, sanıklar ... ve ...'e, her abonelik sözleşmesi ayrı bir eylem kabul edilmek suretiyle hesaplanarak tebliğ edilen önödeme miktarı hatalı olduğundan, sanıklara yeniden usulüne uygun önödeme teklifinde bulunulmadan karar verilmesinde, isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
    Suçtan doğrudan doğruya zarar gören ve yargılamaya katılma hakkı bulunan kurum olan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu dava ve duruşmadan haberdar edilmeden yargılama sonlandırıldığı gibi, adı geçe kuruma gerekçeli kararın tebliği de yapılmadığı ve bu nedenle kanun yararına bozma istemine konu karar ile ilgili usuli işlemlerin tamamlanmadığı anlaşıldığından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE, 22.09.20222 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.










    Hemen Ara