Esas No: 2014/10116
Karar No: 2014/19879
Karar Tarihi: 14.10.2014
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2014/10116 Esas 2014/19879 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Çan Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 18/02/2014
NUMARASI : 2013/37-2014/59
Davacı, meslek hastalığı sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni geciktirici nedenlere göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, sigortalının meslek hastalığından sürekli iş göremezliği nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonucunda, asıl davada 15.480,00 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi, birleşen davada 14.119,54 TL maddi tazminatın meslek hastalığının ortaya çıktığı tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; davalıya ait işyerinde çalışması nedeniyle meslek hastalığına yakalandığı ve % 14.1 oranında sürekli iş göremezliğinin tespit edildiği, 27.01.2009 tarihli bilirkişi kusur raporunda davalı işverenin % 93.5 oranında kusurlu olduğunun, olayda % 6.5 oranında kaçanılmazlığın etkisi bulunduğunun belirtildiği, 19.03.2011 tarihli bilirkişi hesap raporunda % 14.1 sürekli iş göremezlik oranına isabet eden zararın 39.256,91 TL olduğunun belirtildiği, 28.06.2011 tarihli hükümde bilirkişi raporunda tespit edilen bu miktardan 27.01.2009 tarihli kusur raporuna göre kusur tenzili yapıldıktan sonra bulunan miktardan davacıya bağlanan en son peşin sermaye değerinin tenzil edilmesi sonucu bakiye 18.339,69 TL maddi zararının bulunduğu belirtilerek talep gibi 15.480,00 TL maddi ve 35.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verildiği, iş bu kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 15.11.2012 tarihli ilamı ile aralarında tıp doktoru bilirkişinin de bulunduğu yeni bir bilirkişi heyetinden kusur raporu alınmak üzere sair temyiz itirazları incelenmeksizin bozulmasına karar verildiği, bozma ilamından sonra yapılan yargılamada alınan 08.07.2013 tarihli kusur raporunda davalı işverenin % 80 oranında kusurlu olduğunun, olayda % 10 oranında kaçınılmazlığın, % 10 oranında da bünyesel faktörlerin etkisi bulunduğunun belirtildiği, kusur raporundan sonra alınan 25.11.2013 tarihli hesap raporunda % 14.1 sürekli iş göremezlik ve % 86.5 kusur oranı üzerinden hesaplanan zarar miktarından davacıya bağlanan ilk peşin sermaye değerinin rücu edilebilecek kısmının tenzili sonucu 30.599,54 TL karşılanmamış zararı bulunduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır:
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Somut olayda, 19.03.2011 tarihli hesap raporunda tespit edilen ve davacının sürekli iş göremezlik oranına isabet eden 39.256,91 TL maddi zarar miktarına karşı davacı tarafın açık bir temyizi bulunmadığı ve bu miktarın davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğu dikkate alınarak, 39.256,91 TL maddi zarardan bozma ilamı doğrultusunda alınan 08.07.2013 tarihli kusur raporunda tespit edilen kusur oranına göre indirim yapılarak bulunacak miktardan Kurumca bağlanan gelirlerin indirilmesi sonucu maddi tazminat isteminin karara bağlanması gerekirken, yazılı şekilde 25.11.2013 tarihli hesap raporunun hükme esas alınarak sonuca gidilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 14.10.2014gününde oybirliğiyle karar verildi.