Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2014/4192 Esas 2014/19666 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/4192
Karar No: 2014/19666
Karar Tarihi: 13.10.2014

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2014/4192 Esas 2014/19666 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2014/4192 E.  ,  2014/19666 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Kocaeli 3. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 22/01/2014
    NUMARASI : 2012/100-2014/12

    Davacı-karşı davalı yetim aylığının kesilmesine ilişkin kurum işleminin iptali ile ödenmeyen aylıkların tahsiline,
    Davalı-karşı davacı yersiz ödenen aylıkların tahsili için yapılan takibe itirazın iptali ile takibin devamına %40 inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, davacı-karşı davalının isteminin kabulüne, davalı-karşı davacının isteminin reddine karar vermiştir.
    Hükmün davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.


    K A R A R

    Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali istemli olup; karşı dava ise karşı davacı/davalı SGK"nun başlattığı icra takibine davacı/karşı davalının itirazının iptali ile takibin devamı, takibe konu alacağın üzerinden %40 oranında icra-inkar tazminatına hükmolunması istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın (iptal)kabulüne; karşı davanın(itirazın iptali davası) reddine karar verilmiştir.
    Somut olayda; davacının eski eşinden 27/06/2011 kesinleşme tarihli ilam ile anlaşmalı olarak boşandığı anlaşılmış olup, dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının boşandıktan sonra, davalı kuruma başvurarak, 1981 yılında ölen babasından dolayı ölüm aylığı almaya başladığı, davalı kurum tarafından yapılan soruşturma sonucunda düzenlenen 06/10/2011 tarihli kontrol memuru raporunda; davacının boşandığı eşinin adres kayıt sistemindeki "Y.Mah. P. Sok. K. Sitesi.. Blok no.. İ./K." adresinde yapılan çevre araştırmasında davacının karşı komşusu ve apartman yöneticisinin eşi olduğunu beyan eden kişinin, davacının eşinden boşandığını bilmediğini, eşi A.. U.. ile birlikte yaşadığını bildirmiş olup, yazılı beyandan imtina ettiği belirtilmiş; çevreden davacı ve eski eşinin birlikte yaşadığı bilgisine ulaşılmış, mahalle muhtarlığı kayıtlarında bulunan aile beyan fişinde davacının kayıtlı olduğu adreste eski eşinin de isminin yer aldığı tespit edilmiştir. Mahkemesince yaptırılan kolluk araştırmalarında; eski eşin "Y.Mah. P. Sok. K.Sites.. Blok no:. İ./K." adresinde 16 yıldan beri iki oğlu ile birlikte yaşadığı; davacının yeğeni İbrahim"in yanında "S. Mah. E.Sok. No:. D./K. " adresinde oturduğu, geçimini yeğenin sağladığı belirtilmiştir. Adres kayıtlarına göre; davacının boşandığı eşinin 03/03/2007 TÜİK sayımından bu yana "Y. Mah. P. Sok. K. Sitesi ..Blok no:.. D./K. adresinde; davacının ise 02/08/2011 tarihinden bu yana "S. Mah. E. Sok. No:. D./K. adresinde kayıtlı olduğu belirlenmiştir, mahkemesince dinlenen davacı tanıkları eylemli birlikte yaşamın olduğunu bildirmiş olup; davacının oğlu Sercan, davacının, arasıra babaları ile yaşadıkları eve gelerek ev işleri yaptığını, babası eve gelmeden evden ayrıldığı beyan etmiştir. Kontrol memuru M.. B.. ise alınan beyanında, belirtilen raporu kendisinin düzenlendiğini, çevre araştırması ve apartman yöneticisinin eşi olduğunu beyan eden davacının komşusunun beyanına göre rapor düzenlendiğini ifade etmiş olup, kontrol memuru tarafından beyanına başvurulduğu anlaşılan ve 2011 yılındaki apartman yöneticisinin eşi olduğu belirtilen kişinin kimlik bilgilerinin tespiti ile mahkemesince re"sen dinlenmediği anlaşılmıştır.
    Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96"ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasa"ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi"ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
    5510 sayılı Kanunun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrası, daha önceki sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen (eylemli olarak) birlikte yaşama olgusu, gelir/aylık kesme nedeni olarak düzenlendiği gibi, eylemli olarak birlikte yaşama, aynı zamanda gelir/aylık bağlama engeli olarak da benimsenmiştir. Burada, eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun/durumunun tanımlanması, hukuki sınır ve çerçevesinin çizilip ortaya konulması önem arz etmektedir. Taraflar arasında hangi hukuki sebep ve maddi vakıaya dayanmış olursa olsun, sona ermiş evlilik birliğinin hak ve yükümlülüklerinin sürdürüldüğü beraberlikler veya kesinleşmiş yargı kararına bağlı olarak gerçekleşmiş boşanmanın var olan/olası sonuçlarını ortadan kaldırıcı/giderici nitelikteki birliktelikler madde kapsamında değerlendirilmeli, ortak çocuk/çocuklar yönünden, boşanma kararına bağlanan veya bağlanmayan kişisel ilişkilerin yürütülmesini sağlamaya yönelik olarak, eşlerin belirli aralıklarda ve günlerde zorunlu şekilde bir araya gelmeleri durumunda ise kanun koyucunun bu türden ilişkinin varlığının gelir/aylık bağlanmaması veya kesilmesi nedeni olarak öngörmediği kabul edilmeli, boşanılan eşle kurulan/yürütülen ilişkinin, eylemli olarak birlikte yaşama kavramı kapsamında yer alıp almadığı dikkatlice irdelenerek saptama yapılmalıdır.
    Anılan 56"ncı maddede, oldukça yalın olarak “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen” ibareleri yer almakta olup, kanun koyucu tarafından örneğin; “sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan”, “hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan”, “gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan” veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir. Maddede boşanma amacına/saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden, gerek Kurumca, gerekse yargı organlarınca uygulama yapılırken; eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin/samimiliğinin araştırılıp ortaya konulması söz konusu olmamalı, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma/irdeleme ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulaması yapılmamalı, özellikle, kesinleşmiş yargı organının verdiği karara dayanan “boşanma” hukuki durum ve sonucunun eşlerin gerçek iradelerine dayanıp dayanmadığının araştırılmasının bir başka organın yetki ve görevi içerisinde yer almadığı, kaldı ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda “anlaşmalı boşanma” adı altında hukuki bir düzenlemenin de bulunduğu dikkate alınmalıdır. Şu durumda sonuç olarak vurgulanmalıdır ki, boşanma tarihi itibarıyla gerçek/samimi boşanma iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin/aylığın kesilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
    Gelirin/aylığın kesilme tarihi ile Kurumun geri alım (istirdat) hakkının kapsamına ilişkin olarak; eylemli birlikte yaşama olgusunun gerçekleşme/başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibarıyla gelir/aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemeler yasal dayanaktan yoksun/yersiz kabul edilmeli, ancak, söz konusu madde 01.10.2008 günü yürürlüğe girdiğinden, eylemli birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü öncesine gidilmemeli, başka bir anlatımla 01.10.2008 tarihi Öncesine ilişkin borç tahakkuku söz konusu olmamalı, böylelikle açıklığa kavuşturulacak yersiz ödeme dönemine ilişkin olarak 5510 sayılı Kanunun 96"ncı maddesine göre uygulama yapılmalıdır. İnceleme konusu 56"ncı maddede, “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle” ibareleri yer aldığından, birden fazla evlilik ve doğal olarak birden fazla boşanmanın gerçekleşmiş olması durumunda, boşanılan herhangi bir eşle eylemli olarak birlikte yaşama durumunda madde hükmünün uygulanacağı gözetilmelidir.
    Sonuç olarak; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu nedenle Anayasa"nın 20"nci maddesi ile 5510 sayılı Kanun, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 4857 sayılı İş Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, kontrol memuru tarafından beyanına başvurulduğu anlaşılan ve eski eşin kayıtlı olduğu Y. Mah. P. Sok. K. sitesi ..blok no:. D./K. adresinde 2011 yılındaki apartman yöneticisinin eşi olduğu belirtilen kişinin kimlik bilgileri tespit edilerek, tanık sıfatı ile re"sen beyanına başvurulmalı, adı geçen apartmanda, apartman genel kurul toplantılarına davacının katılıp katılmadığı, aidat makbuzlarının davacı adına düzenlenip düzenlenmediği, düzenlenen makbuzlarının davacıya teslim edilip edilmediği hususları apartman yönetiminden sorularak, ilgili evraklar istenmeli; yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden davacı ve boşandığı eşinin geçmişe yönelik adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, sabit telefon, cep telefonu, doğalgaz, internet, kablolu TV vb. aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, geçmişe yönelik seçmen bilgi kayıtlarının tamamı(Seçsis-seçmen bilgileri geri izleme eknanından temin edilen) getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanan eşler 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler, adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı, yine davacı ve eski eşinin kredi kartı ve banka hesapları varsa, hesap açılış tarihi ve yerleşim yeri olarak beyan edilen adresler sorulmalı, boşanan eşlerin, geçmişten bugüne kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, anılan mahalle/köy muhtar ve azalarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
    Somut olayda; belirtilen şekilde araştırma yapılmadan karar verildiği görülmüştür.Yapılacak iş, davacı ile boşandığı eşinin birlikte yaşayıp yaşamadığının tespiti için, yukarıdaki açıklamalar kapsamında ayrıntılı araştırma yaparak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne; karşı davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davalı(karşı davacı) Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara