Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2017/1901 Esas 2020/270 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/1901
Karar No: 2020/270
Karar Tarihi: 03.02.2020

Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2017/1901 Esas 2020/270 Karar Sayılı İlamı

1. Ceza Dairesi         2017/1901 E.  ,  2020/270 K.

    "İçtihat Metni"

    (KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİ)

    Yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle bir kişiyi öldürme suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 85/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Şırnak Ağır Ceza Mahkemesinin 12/03/2013 tarihli ve 2012/270 esas, 2013/109 sayılı kararı ile ilgili olarak;
    Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığının 16/11/2012 tarihli 2012/102 sayılı iddianamesinde ve dosyada mevcut tanık ifadelerinde belirtildiği şekilde, 04/11/2011 tarihinde sanığın maktule yumrukla vurduğu, maktulü iteklediği maktulün kafasını sıraya çarparak yere düştüğü, 11/10/2011 tarihinde evinde ölü olarak bulunduğu, Adli Tıp Kurumunda yapılan otopsi sonucunda düzenlenen 1. İhtisas Dairesinin 13/06/2012 tarihli raporunda maktulün ölümünün künt kafa travmasına bağlı gelişen meningoensefalit ve komplikasyonları sonucu meydana gelmiş olduğu, 04/11/2011 tarihinde maruz kaldığı yaralanma ile ölüm arasında illiyet bağı bulunduğu belirtilmekle, olayda sanığın kasten yaralama suçunu işlediği ve yaralanma sonucu ölüm olayı meydana geldiği sabit olduğundan, sanığın neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan Türk Ceza Kanunu"nun 87/4. maddesine göre cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken, anılan Mahkemece sanığın fiilinin taksirle ölüme sebebiyet vermek şeklinde değerlendirilerek Türk Ceza Kanunu"nun 85/1. maddesine göre cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 21.04.2017 gün ve 94660652-105-73-13317-2016-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2017/3358 esas ve 2017/6570 karar sayılı görevsizlik kararı ile birlikte Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    04.10.2011 tarihinde sanığın maktule yumrukla vurduğu, maktulü iteklediği maktulün kafasını sıraya çarparak yere düştüğü, 11.10.2011 tarihinde evinde ölü olarak bulunduğu, Adli Tıp Kurumunda yapılan otopsi sonucunda düzenlenen 1. İhtisas Dairesinin 13.06.2012 tarihli raporunda maktulün ölümünün künt kafa travmasına bağlı gelişen meningoensefalit ve komplikasyonları sonucu meydana gelmiş olduğu, 04.10.2011 tarihinde maruz kaldığı yaralanma ile ölüm arasında illiyet bağının bulunduğu,
    Sanığın, maktule yönelik eylemi ile ilgili olarak Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığının 26.10.2011 tarihli ve 2011/1088 esas sayılı iddianamesiyle TCK"nin 86/2, 86/3-e. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi ile Şırnak Sulh Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı ve yapılan yargılama sonucu Şırnak Sulh Ceza Mahkemesinin 17.01.2012 tarihli ve 2011/236 esas, 2012/28 karar sayılı kararı ile sanığın TCK"nin 86/2, 86/3-e, 62, 52/2. maddeleri uyarınca 3000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve CMK"nin 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, verilen bu kararın itiraz olmaksızın 07.02.2012 tarihinde kesinleştiği,
    Aynı olayla ilgili olarak Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığının 16.11.2012 tarihli ve 2012/762 esas sayılı iddianamesiyle kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme suçundan eylemine uyan TCK"nin 82/1-g maddesi uyarınca cezalandırılması istemi ile Şırnak Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda sanığın eyleminin taksirle öldürme suçunu oluşturduğu kabul edilerek eylemine uyan TCK"nin 22/4. maddesi delaletiyle aynı Kanunun 85/1, 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve CMK"nin 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve verilen bu kararın 09.04.2013 tarihinde itiraz olmaksızın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
    CMK"nin 223. maddesinin 7. fıkrasına göre; aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir.
    TCK"nin 87. maddenin 4. fıkrasına göre, gerçekleştirilen kasten yaralama eylemi TCK’nin 86. maddesinin 1. veya 3. fıkraları kapsamında bulunur ve bunun sonucunda da ölüm meydana gelirse, en azından taksirle hareket etmiş olmak şartıyla faile belirtilen cezaların verileceği öngörülmektedir.
    Kasten yaralama sonucu mağdurun ölmesine ilişkin TCK"nin 87/4. maddesinin uygulanması için;
    a- Failin yaralama kastı ile hareket etmesi,
    b- Mağdurun TCK’nin 86. maddesinin birinci veya üçüncü fıkrasında düzenlenen şekilde yaralanmış olması,
    c- Failin eylemi ile arasında illiyet bağı bulunacak şekilde mağdurun ölmesi,
    d- Failin meydana gelen ölüm sonucuna ilişkin en az taksir derecesinde bir kusurunun bulunması,
    Şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
    Buna göre, fail mağduru yaralamak amacıyla hareket etmeli, mağdurun yaralanacağını bilmeli ve bu sonucu istemelidir. Bununla birlikte fail mağdurun yaralanmasını değil de, ölmesini istemiş ve ölüm meydana gelmiş ise bu durumda kasten öldürmeden sorumlu tutulacaktır.
    Madde metnine göre faile verilecek ceza belirlenirken kasten yaralama suçunun düzenlendiği TCK"nin 86. maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarına yollama yapılmıştır. O halde, mağdurun basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek dereceden daha ağır şekilde yaralanması gerekmektedir. Anılan maddenin 2. fıkrasında karşılığını bulan basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde meydana gelen yaralamalarda 87. maddenin 4. fıkrası uygulanamayacaktır.
    Üçüncü şart olarak mağdurun ölmesi ve failin eylemi ile mağdurun ölümü arasında uygun nedensellik bağının bulunması gerekir.
    Son olarak, failin meydana gelen bu ölüm sonucundan, en az taksir derecesinde bir kusurunun bulunması gerekir.
    Taksirli suçlarda gerçekleştirilen haksızlıklarda da fail iradi davranmakta, ancak öngörülebilir olan neticeyi öngöremeyerek meydana gelmesine neden olmaktadır. Öngörülemeyen bu neticenin meydana gelmesine failin objektif özen yükümlülüğüne aykırı davranışı sebep olmakta, dolayısıyla taksirli suçun haksızlık unsurunu, dikkat ve özen yükümlüğünün ihlali oluşturmaktadır.
    5237 sayılı Kanunun getirdiği sistemde, taksirli haksızlıktan dolayı sorumluluk için fail kendi yetenekleri, algılama gücü, tecrübeleri, bilgi düzeyi ve içinde bulunduğu şartlar altında, objektif olarak var olan dikkat ve özen yükümlüğünü öngörebilecek ve yerine getirebilecek halde olmalıdır. Bütün bu yeteneklere sahip olmasına rağmen bu yükümlülüğe aykırı davranan kişi, suç tanımında belirlenen neticenin gerçekleşmesine neden olması durumunda, taksirli suçtan dolayı kusurlu sayılarak sorumlu tutulacaktır.
    Uygulamada ve Ceza Genel Kurulunun birçok kararında belirtildiği üzere taksirin unsurları;
    1- Fiilin taksirle işlenebilen bir suç olması,
    2- Hareketin iradi olması,
    3- Neticenin iradi olmaması,
    4- Hareketle netice arasında nedensellik bağının bulunması,
    5- Neticenin öngörülebilir olmasına rağmen öngörülememiş olması, şeklinde kabul edilmektedir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Sanık hakkında maktüle yönelik eylemi nedeniyle Şırnak Sulh Ceza Mahkemesine açılan ve CMK"nin 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmakla, sanık hakkında verilen ve kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar kaldırılmaksızın aynı eylem nedeniyle açılan kamu davasının CMK"nin 223. maddesinin 7. fıkrası uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin yargılamaya devamla taksirle ölüme neden olma suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Sanığın eylemi sonucu, maktülde meydana gelen yaralanmanın TCK"nin 86/1 yada 86/2. maddesi kapsamında kalıp kalmadığı yönünde rapor aldırılması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi, raporun 86/2. maddesi kapsamında kalması durumunda sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK"nin 22. maddesi delaletiyle aynı Kanunun 85. maddesinde düzenlenen taksirle ölüme neden olma suçunu, raporun 86/1. maddesi kapsamında kalması durumunda ise aynı Kanunun 23. maddesi delaletiyle 87/4. maddesinde düzenlenen kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunu oluşturacağı gözetilmeksizin eksik inceleme sonucu kurulan hüküm Yasaya aykırı olup, bu nedenlerle kanun yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
    Sonuç ve Karar;
    Kanun yararına bozma talebine dayanılarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden, Şırnak Ağır Ceza Mahkemesinin 12.03.2013 tarihli ve 2012/270 esas, 2013/109 sayılı Kararının 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.02.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.









    Hemen Ara