Esas No: 2014/163
Karar No: 2015/415
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/163 Esas 2015/415 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanığın, petrol kaçakçılığı suçundan 1 yıl 8 ay hapis ve 500 lira adli para cezasıyla cezalandırılması kararına, sanık tarafından temyiz edildi. Ancak yerel mahkeme, temyiz isteminin süresinin geçtiğini belirterek reddetti. Bu karar da sanık tarafından temyiz edildi ve Yargıtay Dairesi tarafından reddedildi. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, yerel mahkemenin kanun yolu bildiriminde eksik olduğu gerekçesiyle sanığın temyiz süresinin geçmediğini belirterek itiraz etti. Ceza Genel Kurulu da bu itirazı kabul ederek, yerel mahkemenin temyiz isteminin reddi kararının kaldırılmasına ve dosyanın temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verdi.
Kanun Maddeleri:
- 5015 sayılı Kanunun Ek 5/1
- 5237 sayılı TCK\"nun 62, 52/2-4, 53/1 ve 51/1. maddeleri
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Asliye Ceza
Petrol kaçakçılığı suçundan sanığın 5015 sayılı Kanunun Ek 5/1, 5237 sayılı TCK"nun 62, 52/2-4, 53/1 ve 51/1. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis ve 500 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına, taksitlendirmeye, hak yoksunluğuna, hapis cezasının ertelenmesine ve müsadereye ilişkin, ... Asliye Ceza Mahkemesince verilen ... gün ve ... sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine yerel mahkemece ... gün ve ... sayı ile, süresinden sonra olduğundan bahisle temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
Temyiz isteminin reddi kararının da sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay ... Ceza Dairesince ... gün ve ... sayı ile;
"Temyiz talebinin reddine dair yerel mahkemenin ... gün ve 2009/235 Esas 2010/3354 Karar sayılı ek kararı, mahkûmiyete dair kararda huzurdaki sanığa tefhim, gıyapta olan müdahil vekili için tebliğ olarak anlaşılması gerektiği düşüncesiyle usul ve yasaya uygun bulunduğundan, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, redde dair hükmün onanmasına" oyçokluğuyla karar verilmiştir.
Daire Üyeleri ... ve ...; "Kararın tefhim bölümünde "tefhim tebliğ" den itibaren yedi gün içinde denilmek suretiyle sanığın kararın kendisine tebliğ edilmesini bekleyeceği gözetilerek, tefhimdeki bu yanılgıdan dolayı temyizin süresinde olduğu kabul edilerek dosyanın esastan incelenmesi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise ... gün ve ... sayı ile;
"Yerel mahkeme hükmünde; "sanığın yüzüne karşı, müdahil kurum vekilinin yokluğunda, tebliğ-tefhimden itibaren yedi gün içerisinde, Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere" karar verildiğinin belirtildiği ve gerekçeli kararın sanığa tebliğ edilmediği, yasa yolu açıklamasında hükmün yoklukta ve yüze karşı verilenler açısından başvuru süresinin ne zaman başlayacağının ayrı ayrı (tefhim veya tebliğ) belirtilmemesi nedeniyle sanığın yasa yoluna başvuru hususunda yanıltıldığı, CMK"nun 40. maddesi uyarınca bu hususun eski hale getirme nedeni sayıldığı anlaşıldığından, sanığın hükümden sonra öğrenme üzerine verdiği temyiz dilekçesinin süresi içinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Dairenin ret kararının onanmasına ilişkin kararının kaldırılması ve hükmün esasının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay ... Ceza Dairesince ... gün, ... sayı ve oyçokluğuyla, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken uyuşmazlık; sanığın yüzüne karşı tefhim olunan hükümde gösterilen kanun yolu bildiriminin yanılgıya yol açıp açmadığı ve buna bağlı olarak sanığın temyiz isteminin süresinde olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanığın hazır bulunduğu ... tarihli oturumda tefhim olunan hükmün kanun yolu bildiriminin; "...sanığın yüzüne karşı, müdahil kurum vekilinin yokluğunda, tefhim-tebliğden itibaren yedi gün içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere" şeklinde gösterildiği, gerekçeli kararın sanığa tebliğ edilmediği, sanığın, 06.07.2010 tarihinde hükmü temyiz ettiği anlaşılmaktadır.
1412 sayılı CMUK"nun, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan 310. maddesinde, yüze karşı verilen kararlarda temyiz isteminin hükmün tefhiminden itibaren bir hafta içerisinde hükmü veren mahkemeye verilecek dilekçe ya da zabıt kâtibine yapılacak beyanla olacağı, bu takdirde beyanının tutanağa geçirilip hâkime tasdik ettirileceği, yoklukta verilen kararlarda ise temyiz süresinin tebliğle başlayacağı belirtilmiştir.
5271 sayılı CMK"nun 34/2, 231/2 ve 232/6. maddelerinde ise, hüküm ve kararlarda başvurulacak kanun yolu, başvurunun yapılacağı merci, başvuru yöntemi ve süresinin hiçbir tereddüde mahal bırakmayacak biçimde açıkça belirtileceği hükümlerine yer verilmiş olup, bu hükme aykırılık, aynı kanunun 40. maddesi gereği eski hale getirme nedeni oluşturacaktır. Bu bildirimdeki temel amaç, süjelerin başvuru haklarını etkin biçimde kullanmalarının sağlanması ve bu eksiklik nedeniyle hak kayıplarına yol açılmamasıdır. Ancak burada dikkat edilecek veya eski hale getirme nedeni olabilecek husus, eksik ya da hatalı kanun yolu bildirimi nedeniyle hakkın kullanılmasının engellenip engellenmediğinin belirlenmesidir. Bildirimdeki eksikliğin yol açtığı hak kaybı bulunmamakta ise, bu durum eski hale getirme nedeni oluşturmayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Yerel mahkemece sanığın yüzüne karşı verilen hükümde kanun yolu bildirimi; "sanığın yüzüne karşı, müdahil kurum vekilinin yokluğunda, tefhim-tebliğden itibaren yedi gün içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere" şeklinde yapılmış olup, temyiz süresinin başlangıcının tebliğden mi, yoksa tefhimden itibaren mi başlayacağı konusunda tereddüde yol açılmıştır.
Bu nedenle, yerel mahkemece tefhim edilen kararda gösterilen kanun yolu bildiriminde olması gereken temyiz süresinin başlangıcının tereddüde yer vermeyecek şekilde yazılmaması CMK"nun 40. maddesi uyarınca eski hale getirme nedeni olup, sanığın kanuni süreden sonra verdiği dilekçesinin eski hale getirme talebi mahiyetinde bulunduğu kabul edilerek, yerel mahkemenin temyiz isteminin reddi kararının kaldırılıp, temyiz incelemesinin yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla, itirazın kabulüne, Özel Daire ret kararının onanması kararı ile yerel mahkemenin temyiz isteminin reddi kararının kaldırılmasına, temyiz incelemesinin yapılması için dosyanın Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay ... Ceza Dairesinin ... gün ve ... sayılı ret kararının onanması kararı ile ... Asliye Ceza Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı temyiz isteminin reddi kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, temyiz incelemesi yapılması amacıyla Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.11.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.