Esas No: 2012/9869
Karar No: 2012/12156
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/9869 Esas 2012/12156 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 12.04.2012 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 06.11.2012 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ... vekili Avukat ... ... ile diğer taraftan Hazine vekili Avukat ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı gerçek kişi 14.09.2010 tarihli dilekçeyle, kadastroda ... Köyü, ... Taş Mevkiinde bulunan 111 ada 51 sayılı parselin tarla niteliğiyle Hazine adına tesbitinin kesinleştiği ve Hazine adına tapuya tescil edildiği, oysa bu taşınmazı haricen senetle kendilerinin satın aldığı, yararlarına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunun belirlendiği iddiasıyla parselin tesbitinin iptali ve adına tapuya tescilini istemiştir. Mahkemece çekişmeli parselin zilyetlikle edinilemeyecek yerlerden olduğunun belirlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; davacı gerçek kişi, vekaletlerini sundukları ve diğer avukat azil edildiği halde, duruşma günü ve keşiften haberdar edilmedikleri, mahkeme hâkiminin taşınmaz başına inmeyerek taşınmazın yakınında keşfini yaptığı, yazıcı çalışmadığı için aynı yerde yapılan başka bir keşfin tutanakları ile kendi taşınmazlarına ilişkin keşfin tutanaklarının karıştırıldığı, parselin zilyetlikle edinilecek yerlerden olduğu gibi yararlarına zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu, mahkemece usule uyulmadığı gibi bilirkişi raporları ile belirlenen durumu aykırı karar verildiği iddialarıyla temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, genel kadastroda Hazine adına tesbiti itirazsız kesinleşerek tapuya kayıt edilen parselin, tapu kaydının iptali ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak tapuya tescili isteminden kaynaklanmaktadır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu Kirazlı Yayla köyünde orman kadastrosu ve 3302 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2/B uygulaması 31.03.1998 tarihinde ilân edilerek 02.10.1998 tarihinde kesinleşmiştir.
... Köyü, Pırnallıtaş Mevki, 111 ada 51 parsel sayılı 57179,57 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 3402 sayılı Yasanın 7. madesine göre yapılan kadastroda, tarla niteliğiyle 282 tahrir numaralı vergi kaydı kapsamında zilyet edilen yerlerdense de, zilyedinin belirlenmediğinden söz edilerek Hazine adına 22.02.2007 tarihinde tesbit edilmiş, 01.05.2007 ilâ 30.05.2007 tarihleri arasında yapılan askı ilânı sonunda itirazsız kesinleşerek tapuya kayıt edilmiştir.
Mahkemece; toplanan deliller, özellikle keşif ve bilirkişi raporlarıyla çekişmeli parselin % 15 eğimli, üzerinde 40-45 yaşlarında meşe ağaçları bulunduğu, son yıllarda tarım alanı olarak kullanılmadığı, davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığının belirlendiği gerekçesiyle dava ret edilmişse de;
1998 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro tutanakları ve haritası ile en eski tarihli memleket haritası, amenajman planının uygulanmasına dayalı araştırma inceleme ve keşif sonucu düzenlenen orman bilirkişisi ve ziraat uzmanı bilirkişi raporlarında çekişmeli parselin orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı, eski tarihli memleket haritasında açık alan olarak nitelendiği, üstünde kapalılık oluşturmayacak sayıda 30-35 yaşında meşe ağacı bulunduğu, bu ağaçların tarıma engel olmadığı, son yıllarda tarımda kullanılmadığı batısından ve kısmen kuzeyinden orman kadastrosunda orman olarak sınırlandırılan alanlara diğer yönlerden ise, tarım alanlarına sınır olduğu, mera ya da devletin hüküm ve tasarrufu altındaki değer yerlerden olmadığı bildirilmiştir.
Keşif ve bilirkişi raporları ile belirlenen toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi özellikle komşu parsellerin bir kısmının kesinleşen hukukî durumlarına göre, çekişmeli parselin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu söylenemez. Diğer taraftan; çekişmeli parselin, kadastro tesbit tarihine en yakın zamanda düzenlenmiş memleket haritaları ve hava fotoğraflarında ne şekilde göründüğü ya da nitelendirildiği, saptanmamış, taşınmazın üzerinde bulunduğu söylenen meşe ağaçlarının sayısı ve parselin hangi bölümlerinde bulunduğu net olarak bildirilmemiştir.
Gerek 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu gerekse bu kanun yerine yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda, keşif ve bilirkişi delili takdiri delil olarak düzenlenmiştir. Hâkim, genel hukuk bilgisi ile çözemeyeceği, teknik konularda bilirkişi deliline başvurabilecektir. Hâkim, sunulan bilirkişi raporlarını ile bağlı olmayıp, bu raporları iddia ve savunma doğrultusunda serbestçe takdir ederek karar verecektir. Hâkim tarafından keşif ve bilirkişi raporlarının yeterli olmadığı belirlendiği takdirde yapılacak iş: tarafların istemi halinde bilirkişilerden ek raporlar almak ya da yeniden keşif yaparak bilirkişi raporları almaktır. Hâkim, yeterli olmadığını düşünerek keşif ve bilirkişi deliline başvurduğu konularda, bu delilleri yok sayarak, aynı konularda yaptığı kendi değerlendirmelerine dayalı olarak hüküm veremez.
O halde, mahkemece; tespit tutanaklarının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita ve kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu parsel ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip parselin niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar, ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu parselin 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli parselin konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, çekişmeli parsellerin üzerindeki meşe ağaçlarının sayısı net olarak hesap edilip bulunduğu yerler kroki üzerine işaretlettirilmeli, bu bölümler üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlikten söz edilip edilemeyeceği üzerinde durulmalı, öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, somut olayın özelliği gözönünde bulundurularak, ayrıca; parselin eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de
ayrıntılı rapor alınmalı, keşif sırasında parselin çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin dosya kapsamı ile bağdaşmayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunana avukatlık asgari ücret tarifesine göre taktir edilen 950,00.-TL avukatlık ücretinin davalı yönetimlerden alınarak, kendini avukat ile temsil ettiren davacı gerçek kişiye verilmesine 06.11.2012 günü oybirliği ile karar verildi.