Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/16150 Esas 2012/11724 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/16150
Karar No: 2012/11724

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/16150 Esas 2012/11724 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi         2011/16150 E.  ,  2012/11724 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... ile davacılar ... ve dava arkadaşları tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Kadastro sırasında ... köyü ... mevkii 308 ada 5 parsel sayılı 4427,09 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, dava dışı aynı ada 6 ve 8 sayılı parseller ile bir bütün olarak ..."nün zilyetliğindeyken, 1971 yılında oğlu olan ..."ye sattığından söz edilerek ... adına tespit edilmiştir. Davacı ... Yönetimi taşınmazın kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde kalan orman alanı olduğu, tespitinin iptali ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescili, ... ve arkadaşları ise taşınmazın ortak muris ..."den intikal ettiği, ..."ye satılmasının söz konusu olmadığı, bu nedenle davalılar adına olan tespitin iptali ile ortak muris ..."nün tüm mirasçıları adına tescili istemiyle dava açmışlar, davalar birleştirilmiştir. Mahkemece diğer davaların reddine, Orman Yönetiminin davasının kabulüne, çekişmeli ... köyü 308 ada 5 sayılı parselin tespitinin iptaline ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... İle davacılar ... ve dava arkadaşları tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre, dava; kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1966 yılında yapılıp 11.10.1968 tarihinde ilân edilen ve 11.01.1969 tarihinde kesinleşen orman tahdidi, 1981 yılında yapılıp 13.05.1982 tarihinde ilân edilerek itirazsız yerlerde 13.05.1983, itirazlı yerlerde ise 30.07.1982 tarihinde ilan edilip, 30.07.1983 tarihinde kesinleşmiş, sınırlandırması yapılan ormanların aplikasyonu, orman kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun, 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması, 1991 yılında 3302 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması mevcuttur.
    Orman kadastro tutanak ve haritaları ile eski ve yeni tarihli harita ve hava fotoğraflarının uygulanmasına dayalı araştırma inceleme ve keşif sonucu düzenlenen orman bilirkişi, ziraat uzmanı bilirkişi ve jeolog bilirkişi raporlarında çekişmeli parselin bilirkişi krokisinde (A) ile gösterilen bölümünün kesinleşmiş orman kadastro sınırları içinde, (B) ile gösterilen bölümünün ise orman sınırları dışında bırakıldığı, parselin %33 eğimli olduğu, 9 adet teras ile bu eğimin giderildiği, taşlık yapıda yer yer ana kayanın ortaya çıktığı, toprağın yüzeysel ve sert yapıda tarımda kullanılmamış olduğu, rantabl tarım yapılacak yerlerden olmadığı, belirlenmiştir.
    1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 74. maddesi ve 1086 sayılı Kanunun yerine yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 26. maddesi gereğince, hâkim dava ile bağlı olup, ondan başkasına ve başka bir şeye karar veremez. Orman Yönetimi tarafından çekişmeli parselin kesinleşmiş orman kadastro sınırları içinde kaldığı, orman sınırlarının daraltılamayacağı tespitin iptali ve orman niteliğiyle Hazine adına tescili istemiyle dava açıldığı, parselin eylemli orman alanı olduğu, kesinleşmiş orman sınırları dışında kalsa
    bile, eylemli orman alanı olduğu ve 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 7 ve devamı maddeleri gereğince orman olarak sınırlandırılacak yerlerden olduğunu iddia etmediğine, Hazine"nin davası ve katılımı da bulunmadığına göre, mahkemece dava ile bağlı kalınarak, kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde kalan bölüme ilişkin davanın kabulüne, orman kadastrosu sınırları dışında kalan bölüm için Orman Yönetiminin davasının reddine karar verilmesi gerekirken, dava aşılarak, parselin tamamına ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Diğer taraftan, çekişmeli parsellerin bir bütün olarak ortak muris ... tarafından kullanılırken ondan mirasçılarına kaldığı yönünde taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Davacı ve davalı gerçek kişiler arasındaki uyuşmazlık, ... mirasının yöntemince paylaşılıp paylaşılmadığına ilişkindir. Yöntemine uygun bir paylaşımdan söz edebilmek için, tüm mirasçıların bir araya gelerek, terekeyi iradeleri ile pay etmeleri ve daha sonra bu paylaşıma uymaları gereklidir. Yerel mahkeme tarafından ... terekesini oluşturan mirası belirlenmemiş, ..."nün tüm mirasının yine mirasçılarının hepsinin eksiksiz katılımı ile paylaşılıp paylaşılmadığı, bu paylaşıma tüm mirasçıların uyup uymadığı, paylaşımın daha sonra bozulup bozulmadığı yönünde yeterli araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
    O halde, mahkemece davacı gerçek kişilerin iddialarına göre, ..."nün terekesini oluşturduğunu söyledikleri bu kişiden kaldığı, ya da bu kişiye aitken mirasçılarından birisi ya da bir kaçı tarafından üçüncü kişilere satılan taşınır ve taşınmazların tümü tespit edilmeli, tespit edilen parsellerin tespit tutanakları ile dayanağı olan tapu ve vergi kayıtları ile bu parsellerin komşularının tespit tutanakları ve var ise dayanağı olan tapu ve vergi kayıtları getirtilmeli, terekeye dahil olduğu belirlenen parsellerden halen dava konusu olanlar var ise, gerçek kişilerin iddiasına göre bu davaların birlikte görülmesinde yarar bulunduğundan, aralarında irtibat bulunan davalar birleştirilmeli, hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunan parsellere ilişkin dava dosyaları delil olarak getirtilip bu dosya içine konulmalı, ortak murisin tüm malları ve malların değerleri yöntemince saptanmalı, yöreyi ve ortak murisi tanıyan yeterince yaşlı yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının katılımı ile bu parsellerin başında yapılacak keşifte, ortak murisin ölümünden sonra mirasçılar arasında, tüm mirasçıların katılımı ve hür iradesi ile mirasın paylaşılıp paylaşılmadığı, yapılmış ise hangi mirasçının payına hangi taşınmaz ya da taşınmazlar ile taşınır malların düştüğü, sorularak, somut olaylara dayalı bilgi ve görgüleri sorulmalı, paylaşımda terekeden kime ne verildiği tereddüde yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile tespit tutanaklarında tutanak tanığı olarak gösterilenlerin beyanları çeliştiğinde bu çelişkiler yöntemince giderilmeli, uzman bilirkişilere uygulamayı gösteren rapor kroki düzenlettirilmeli ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar ... ve arkadaşları ile davalı ..."nün temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının temyiz eden gerçek kişilere iadesine 16.10.2012 günü oybirliği ile karar verildi.





    Hemen Ara