Esas No: 2022/4113
Karar No: 2022/13566
Karar Tarihi: 06.10.2022
Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2022/4113 Esas 2022/13566 Karar Sayılı İlamı
7. Ceza Dairesi 2022/4113 E. , 2022/13566 K.Özet:
Mahkeme, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'na muhalefet suçundan yargılanan sanık hakkında verilen beraat hükmünü, suçun cezasının 1412 sayılı CMUK'nun öngördüğü kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle temyize konu edilemeyeceğine karar verdi. Ancak, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun yargılanmaya dahil edilmeden hüküm tesisi nedeniyle hükmü temyiz etme hakkı olduğuna hükmedildi. Ayrıca, sanığın abonelik sözleşmesi düzenlemesi nedeniyle mahkum edilmesi gerektiği, ancak yargılamanın usulüne uygun yapılmadığı ve Anayasa Mahkemesi kararları gereğince yeniden değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Kanunlar ise şöyle açıklandı: 1412 sayılı CMUK'nun 305/1-2. maddesi, yukarı sınırı onmilyar lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümlerinin kesin olduğunu ve temyize konu edilemeyeceğini belirtirken, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 63/10. maddesi, kişinin bilgisi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi tarafından abonelik tesisi veya işlemi veya elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt işlemini yapmak veya yaptırmak eyleminin elli günden yüz güne kadar adli para cezası gerektirdiğini belirtir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5809 sayılı Yasaya muhalefet
HÜKÜM : Sanık ... hakkında hükümlülük, sanık ... hakkında beraat
Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
1- Şikayetçi Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu vekilinin, sanık ... hakkında kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş olan ve CMK'nun 260/1. maddesi uyarınca hükmü temyize hakkı bulunduğu belirlenen suçtan zarar gören Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun temyiz hakkı bulunduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
5320 sayılı Yasanın 8. maddesi gereğince hüküm tarihi itibariyle uygulanması zorunlu olan 1412 sayılı CMUK'nun 305. maddesi uyarınca "Yukarı sınırı onmilyar lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri,” kesin olup, bu hükümler hakkında temyiz yasa yoluna başvurulamayacağı, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 63/10. maddesinde yer alan “Bu Kanunun 56'ncı maddesinin birinci fıkrası hükümlerine aykırı hareket edenler bin günden beş bin güne kadar; ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarına aykırı hareket ederek bu işi bizzat yapanlar elli günden yüz güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.” şeklindeki düzenleme ile 5237 sayılı TCK’nun 52/2. maddesindeki “En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.” hükmü birlikte dikkate alındığında, 5809 sayılı Kanunun 63/10. maddesinde düzenlenen, sanığa atılı suçun üst sınırı 100 gün adli para cezası olup, TCK'nun 52/2. maddesi gereğince bir gün karşılığı da en üst sınır olan 100,00 TL üzerinden adli para cezasına hükmedilmesi halinde dahi sonuç cezanın 10.000,00 TL adli para cezasını geçmeyeceği, dolayısıyla bu suçtan verilen beraat hükümlerinin 1412 sayılı CMUK'nun 305/1-2. maddesinde düzenlenen kesinlik sınırının altında kalacağı ve temyiz olanağının bulunmadığı cihetle, şikayetçi Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu vekilinin temyiz talebinin, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE,
2- Sanık ... müdafii ile şikayetçi Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu vekilinin, sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde ise;
Katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun davadan haberdar edilmeksizin ve yokluğunda yargılama yapılarak hüküm kurulması nedeniyle CMK'nun 260/1. maddesi uyarınca hükmü temyiz etme hakkı bulunduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
1- 5809 sayılı Kanuna muhalefet suçundan zarar gören ve davaya katılma hakkı bulunan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun yargılamadan haberdar edilmeksizin yokluğunda hüküm kurulmak suretiyle 5271 sayılı CMK'nun 233 ve 234. maddelerine aykırı davranılması,
2-Kişinin rızası dışında abonelik sözleşmesi düzenleyen veya bu özel belgeyi kullanan kişilerin, 19.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanun'dan önce TCK'nın 207/1. ve 2. maddelerinde unsurları yazılı "özel belgede sahtecilik" suçundan yargılanmaları gerektiği, açılan kamu davalarının bu sevk maddeleri üzerinden görülmeye devam ettiği sabit ise de; 5809 sayılı Kanunun 56. maddesine, 19.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanun'la eklenen 4. fıkra ile "kişinin bilgisi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi tarafından abonelik tesisi veya işlemi veya elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt işlemini yapmak veya yaptırmak" eylemi, özel kanunla düzenleme altına alınmış ve adı geçen Kanun'un 63/10. Maddesi gereği elli günden yüz güne kadar adli para cezası gerektiren bir suç olarak tanımlanmıştır.
6518 sayılı Kanun ile birlikte, yargılamaya konu "özel belgede sahtecilik" suçunun kapsamı, özel Kanun'un yürürlüğe girmesiyle daraltılmış ve suçun özel bir işleniş şekli olan "kişinin rızası dışında abonelik sözleşmesi (işlemi) yapma" eylemi tanımlanmıştır.
5237 sayılı TCK'nın "zaman bakımından uygulama" başlıklı 7/2. maddesi; "...Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur..." hükmünü amirdir.
Sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının "...kişinin bilgisi ve rızası dışında abonelik tesisi veya işlemi yapmak, yaptırmak veya bunun için gerçeğe aykırı bir belge düzenlemek, usulüne uygun düzenlenen evrakta değişiklik yapmak veya gerçek dışı hazırlanan bir evrakı kullanmak..." olduğu, suçun sübutu bakımından, sanığın adı geçen sözleşmeyi mutlaka kendi el yazısıyla düzenleyip imzalaması şartı aranmadığı, adı geçen evrakta değişiklik yapmak veya gerçek dışı hazırlanan evrakı kullanmak fiillerinden her hangi birini gerçekleştirmesi, abonelik sözleşmesi hazırlamak dışında herhangi bir abonelik tesisi veya işlemi yapması veya yaptırması halinde de suçun maddi unsurlarının oluştuğu kabul edilebilecektir.
Yapılan açıklamalar ışığında; katılanın bilgi ve rızası dışında adına abonelik sözleşmesi düzenlenmesi nedeniyle sanığın 5809 sayılı Kanunun 56/4. maddesi delaletiyle aynı Kanunun 63/10. maddesi uyarınca cezalandırılması gerekirken, ek savunma hakkı tanınmak suretiyle yazılı şekilde TCK’nun 207/1. maddesi uyarınca hüküm tesisi,
3-Anayasa Mahkemesi'nin 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile yeniden düzenlenen ve 5271 sayılı CMK’nun 251/1. maddesinde hüküm altına alınan basit yargılama usulüne ilişkin aynı Kanunun geçici 5/1-d bendinde yer alan “...kovuşturma evresine geçilmiş...” ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmesi, aynı şekilde 16.03.2021 tarihli, 31425 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 14.01.2021 tarih ve 2020/81 E., 2021/4 K. sayılı kararı ile yargılama aşamasında olup, henüz kesinleşmiş hükümle sonuçlanmamış dosyalar yönünden, ceza miktarı üzerinde fail lehine etki doğuracağı, bu nedenle belirli bir tarih itibariyle hükme bağlanmış olan dosyalarda basit yargılama usulünün uygulanmamasının Anayasa'nın 38. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle 7188 sayılı Yasanın 31. maddesiyle eklenen Geçici 5. maddenin (d) bendinde yer alan "...hükme bağlanmış..." ibaresinin iptal edildiği de dikkate alınmak suretiyle, TCK'nun 7. ve CMK’nun 251. maddeleri uyarınca sanığın eyleminin “basit yargılama usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafii ve şikayetçi Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca, isteme uygun olarak BOZULMASINA, 06.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.