Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/8314 Esas 2012/11117 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/8314
Karar No: 2012/11117

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/8314 Esas 2012/11117 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi         2012/8314 E.  ,  2012/11117 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 08/10/2010 gün ve 2010/11835 - 13318 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı ... tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Kadastro sırasında ... köyü, ... mevkii 126 ada 1 parsel sayılı 784,39 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, arsa niteliğiyle, öncesinde ...... atalarından intikal ile zilyetliğindeyken 15 yıl önce azmi isimli birine satığı onun da 2-3 yıl zilyet ettikten sonra bu yeri yabancı uyruklu birine sattığı, parselin kime ait olduğunun bilinemediği, taşınmazın üzerine ev yapılmışsa da, bu evin dahi kime ait olduğunun bilinemediği, yabancıların köyde taşınmaz edinmesinin yasal olmadığı, taşınmazın Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/454 esaslı dosyasında dava konusu edildiğinden söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir. Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 2003/454 esasına kayıtlı dava dosyasında, ... tarafından açılan tescil davası, ... ve arkadaşlarının tapuya dayalı davaları ile birleştirildikten sonra görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemenin davaların reddiyle çekişmeli ... Köyü 126 ada 1 sayılı parselin orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline ilişkin 12.04.2010 gün ve 2009/1526-310 sayılı kararı, davacı ..."ün temyiz üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 08.10.2010 gün ve 2010/11835-13318 sayılı kararı ile “keşif ve bilirkişi raporlarıyla çekişmeli parselin öncesi ve eylemli turumu itibariyle orman sayılan yerlerden olduğu, hiç tarım alanı olarak kullanılmadığı belirlenip, devlet ormanları kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyeceği gibi, devlet ormanlarını izinsiz açmak yada kullanmanın suç teşkil ettiği, 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi gereğince, her hangi bir nedenle orman kadastrosu sınırları dışında bırakılmış ormanların sınırlandırılmasına olanak verildiği gözetilerek, parselin orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesinin doğru olduğu” gerekçesiyle onanmış, bu kez davalı ... daire kararın düzeltilmesini istemiştir.
    Mahkemece toplanan deliller, özellikle keşif ve bilirkişi raporlarıyla çekişmeli parselin yüksek eğimil makilik ve orman içi açıklığı niteliğinde olduğu, davacı ... yararına zilyetlikle edinme koşullarının oluşmadığının belirlendiği gerekçesiyle davanın reddine ve parselin orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmişse de;
    Kesinleşmiş orman kadastro tutanakları ve haritası ile en eski tarihli memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğrafları ile 1996 yılında düzenlenen memleket haritasının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen orman uzmanı bilirkişi raporuyla çekişmeli parsellerin kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı, uygulanan eski tarihli harita ve fotoğraflarda orman olarak nitelendirilmediği, bir bütün olarak tarım alanı niteliğiyle kullanıldığı gibi, aynı adadaki diğer bir kısım parsellerin gerçek kişiler adına tesbitinin kesinleştiği anlaşılmaktadır.
    Keşif ve bilirkişi raporları ile belirlenen toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi özellikle komşu parselerin bir kısmının kesinleşen hukuki durumlarına göre, çekişmeli parselin orman içi açıklığı olduğu ya da eylemli orman alanı olduğu söylenemeyeceği gibi, parselin yüzölçümü tesbit sırasında belirlenmediği, miktar hanesi açık bırakıldığı halde, parselin tescile esas yüzölçümü belirlenmemiştir.
    Gerek, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, gerekse; bu kanun yerine yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda, keşif ve bilirkişi delili, taktiri delil olarak düzenlenmiştir. Hâkim genel hukuk bilgisi ile çözemeyeceği, teknik konularda bilirkişi deliline başvurabilecektir. Hâkim sunulan bilirkişi raporlarını ile bağlı olmayıp, bu raporları iddia ve savunma doğrultusunda serbestçe takir ederek, karar verecektir. Hâkim tarafından keşif ve bilirkişi raporlarını yeterli olmadığı belirlendiği taktirde yapılacak iş, tarafların istemi halinde bilirkişilerden ek raporlar almak ya da, yeniden keşif yaparak bilirkişi raporları almaktır. Hâkim yeterli olmadığını düşünerek keşif ve bilirkişi deliline başvurduğu konularda, bu delilleri yok sayarak, aynı konularda yaptığı kendi değerlendirmelerine dayalı olarak hüküm veremez.
    O halde; mahkemece, en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile tespit tutanaklarının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu parsel ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip parselin niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu parselin 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli parselin konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu ve gerçek yüzölçmünü gösterir rapor alınmalı, çekişmeli parselin öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, somut olayın özelliği göz önünde bulundurularak ayrıca; parselin eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınmalı, keşif sırasında parselin çeşitli yönlerinden hâli hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava
    dosyası içine konulmalı, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının davacı ve davalı gerçek kişiler ile ortak murisler yönünden araştırılmalı, aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tespit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu sicil ve kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak, gerektiğinde tespit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu parselin sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin dosya kapsamı ile bağdaşmayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, bu kararın onanmasına ilişkin daire kararıda doğru değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ..."ün karar düzeltme isteminin kabulü ile dairenin 08.10.2010 gün ve 2009/1526-310 sayılı onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkemenin 12.04.2010 gün ve 2009/1526-310 sayılı kararının belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, peşin alın harcın temyiz eden gerçek kişiye iadesine 02.10.2012 günü oybirliği ile karar verildi. karar verildi.









    Hemen Ara