Esas No: 2012/8361
Karar No: 2012/11067
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/8361 Esas 2012/11067 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, dava konusu ... köyü, 172 ada 30 nolu 2388,58 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, bahçe niteliği ile; 172 ada 39 nolu 8920,71 m2, 172 ada 41 nolu 596,31 m2, 172 ada 60 nolu 1987,78 m2 ve 172 ada 52 nolu 6118,46 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, tarla niteliği ile ..., ..., ... adına; 172 ada 33 nolu 3059,58 m2 yüzölçümlü taşınmaz, tarla niteliği ile ..., ..., ..., ..., ... adına, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak tespit edilmiştir. Davacı Hazine, çekişmeli parsellerin Hazineye ait olduğunu iddia ederek, kadastro tespitinin iptali ile taşınmazların Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, çekişmeli 172 ada 52 nolu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu, diğer çekişmeli taşınmazlar yönünden, davalılar yararına kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarını oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile 172 ada 52 nolu taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, orman niteliği ile Hazine adına tesciline, 172 ada 30, 39, 41, 60 ve 33 nolu taşınmazların tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından, 172 ada 30, 39, 41, 60 ve 33 nolu parsellere yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi hükümlerine göre yapılmıştır.
Her ne kadar mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; temyize konu 172 ada 30, 39, 41, 60 ve 33 nolu taşınmazlar yönünden usulunce orman araştırması yapılmamış, keşifte zilyetlik koşulları yönünden tanık dinlenmemiştir.
O halde mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su işleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, temyize konu taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. Ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile
iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Zilyetlik maddî bir olgu olup, bunun tanık dahil her türlü delille kanıtlanması gerekir. Salt yerel bilirkişi anlatımı hükme dayanak alınamaz. Mahkemece, taraflardan tanıkları sorulup, H.M.K’nın 259 ve 261. maddeleri gereğince taşınmaz başında dinlenip; taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme, araştırma ve uygulamaya dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 02.10.2012 günü karar verildi.