Esas No: 2012/3471
Karar No: 2012/11035
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/3471 Esas 2012/11035 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin, 01.07.2010 tarih ve 2010/6510 E., 2010/9416 K. sayılı bozma kararında özetle; " Kadastro sırasında ... köyü 105 ada 520 nolu 1302,28 m2 yüzölçümlü taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ve davalı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığını iddia ederek, Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine ve çekişmeli parselin tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı yöntemince araştırılmadığından, usulunce orman araştırması yapılması" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdidinin dışında olduğu ve orman sayılan yerlerden olmadığı, 20 yıla yakın bir süredir kullanılmamış olmasının zilyetliğin terki sayılamayacağı, davalının murisi Akı Halil"in tapu kaydı kapsamında kaldığı, davalı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine ve 105 ada 520 nolu taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde, 1946 yılında yapılarak kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 1999 yılında yapılarak kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır.
Her ne kadar mahkemece, çekişmeli 105 ada 520 nolu taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı, davalı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu, çekişmeli taşınmazın tutunulan tapu kaydı kapsamında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükmü yeterli değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmaza uygulanan tapu kaydının, yol sınırı dışındaki sınırlarının taşınmaza olan mesafesi ve başka taşınmazlara da uygulanabilir nitelikte olması nedeniyle taşınmaza uymadığı kabul edilmelidir. Mahkemece yapılan birinci keşifte dinlenen yerel bilirkişiler, taşınmazın davalı tarafından uzun süredir aralıksız kullandığını söylemişlerdir. İkinci keşifte dinlenen yerel bilirkişiler, taşınmazın 2 - 3 yıl önce bir kaç kez davalı tarafından sürülüp ekildiğini, ondan önce yaklaşık 20 yıl kullanmadığını bildirmişler, beyanlar arasındaki çelişki giderilmemiş, tanık dinlenmemiştir.
O halde mahkemece, tespit tarihinden 20 yıl öncesine ait memleket haritası ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman
mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaza ve çevre araziye de uygulanmak suretiyle, öncelikle memleket haritasında taşınmazın öncesinin ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli, zilyetlik maddi bir olgu olup, bunun tanık dahil her türlü delille kanıtlanması gerekeceğinden salt yerel bilirkişi anlatımı hükme dayanak alınmayarak, mahkemece, taraflardan tanıkları sorulup, H.Y.U.Y.’nın 259 ve 261. maddeleri gereğince taşınmaz başında dinlenip; taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, zilyetliğin terk edilip edilmediği, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı saptanarak, tesbit tarihine kadar gerçek kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davalı yanında, (murisler) yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı yasanın 03.07.2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Eksik inceleme, araştırma ve uygulamaya dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 02/10/2012 günü oybirliği ile karar verildi.