Esas No: 2010/24
Karar No: 2010/4044
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2010/24 Esas 2010/4044 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı nafaka ve eşya iadesi davasına dair karar davalı ve davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Uyuşmazlık, eşler arasında boşanma davasından bağımsız olarak açılmış kişisel eşya, mehir senedinden kaynaklanan 350 gr altının iadesi, aylık 300,00 TL tedbir nafakası ve müşterek alınan eşyalara ilişkin olarak katkı payı istemine ilişkindir. Mahkemece, ziynet eşyalarına ilişkin istemin kısmen kabulü ile bilirkişi raporunda belirtilen ziynet eşyalarının aynen olmadığı takdirde 12.948,11 TL nin davalıdan alınmasına, eşya ve nafaka istemine yönelik talebin reddine, mehir senedi ile ilgili dava atiye terkedildiğinden bununla ilgili davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi üzerine hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalı vekilinin mehir senedinden kaynaklanan alacak isteği yönünden temyiz itirazlarına gelince; davacı vekili, 11.06.2007 tarihli dilekçe ile mehir senedinden kaynaklanan davasını atiye bıraktığını beyan etmiş, davalı vekili ise 22.10.2007 tarihli dilekçesi ile buna muvafakatları olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. HUMK.nun 185/1 maddesi hükmü gereğince, davalının rızası olmaksızın davacı davasını takipten sarfınazar edemez. Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacının mehir senedinden kaynaklanan isteği ile ilgili olarak esastan bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
3- Davacı vekilinin nafaka istemine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Davacı vekili, dava dilekçesinde, tarafların 22.06.2003 tarihinde evlendiklerini, düğün sırasında müvekkiline takılan takıların davalının ailesi tarafından alınıp bir daha geri verilmediğini, birkaç çeyiz eşyası ve giyeceklerini alarak evden ayrılmak zorunda kaldığını, davalının önce evin anahtarını deiştirdiğini daha sonra da evi değiştirdiğini, bir daha evine davet edilmediğini,davalı tarafından açılan boşanma davasının reddedilerek kesinleştiğini, mehir senedi ile 350 gr altın verilmesinin taahhüt edildiğini ileri sürerek davacının ayrı yaşamakta haklı olması nedeniyle aylık 300,00 TL nafakaya, ziynet eşyalarının aynen olmadığı takdirde bedelinin tahsiline, tarafların müşterek eşyalarından müvekkilinin de
yararlandırılmasına,mehir senedinde yazılı 350 gr altının aynen olmadığı takdirde bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiş,yargılama aşamasında mehir senedinden kaynaklanan davayı atiye bırakmıştır. Davalı vekili, davacının nakliye firması çağırarak evlenirken getirdiği eşyaları, düğünde takılan takıları ve ortak aldıkları iki kanepeden birini alarak 01.01.2004 tarihinde evi terkettiğini, müvekkili tarafından açılan boşanma davasında tedbir nafakasına hükmedildiğini, boşanma isteminin reddine ilişkin hüküm kısmının onandığını, mehir senedinin yok hükmünde olduğunu, tarafların her ikisininde devlet memuru olup evi kendi isteği ile terkeden davacının nafaka talep edemeyeceğini belireterek davanın reddini savunmuştur.
Türk Medeni Kanunu"nun 197. maddesine göre ; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır. Aynı Yasa"nın 186/son maddesi gereğince eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir. Hükmedilecek nafakanın miktarını tayinde bu husus dikkate alınmak zorundadır. Böylece "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir.
Somut olayda, davalı koca tarafından açılan boşanma davasının reddine karar verilmiş olup bu kararın kesinleştiği 18.06.2006 tarihine kadar aylık 200,00 TL nafakaya hükmedilmiştir. İşbu dava 21.12.2006 tarihinde açılmış olup davalı koca tarafından boşanma davası reddedildikten sonra davacı kadın eve davet edilmediği gibi, davalı tarafından verilen 08.06.2007 tarihli dilekçe ile evlilik birliğini yürütme ve beraber yaşama iradesi bulunmadığını beyan etmiştir. Bu durumda ayrı yaşamakta haklı olan davacının nafaka isteğinde bulunmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
SONUÇ:Yukarıda 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün nafaka ve mehir senedinden kaynaklanan alacak isteği yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı tarafın vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 7.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.