Esas No: 2012/8163
Karar No: 2012/10604
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/8163 Esas 2012/10604 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 28/10/2010 gün ve 2010/11843 - 13314 sayılı ilamıyla düzeltilerek onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı Hazine ve davacı ... tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... Köyü, ... Mevkii, 190 ada 39 sayılı parsel, Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 2001/1149 Esasına kayıtlı dava dosyasında, ... tarafından açılan ve ... ve arkadaşlarının tapuya dayalı davaları ile birleştirilen tescil davasına konu edildiğinden söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir. Mahkemenin, davaların reddiyle çekişmeli Hisarönü Köyü, 190 ada 39 sayılı parselin tesbitteki niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline ilişkin 12.04.2010 gün ve 2009/1482 - 2010/307 sayılı kararı, davacı ... ve Orman Yönetiminin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 28.10.2010 gün ve 2010/11843-13314 sayılı kararı ile [Keşif ve bilirkişi raporlarıyla çekişmeli parselin öncesi ve eylemli durumu itibariyle orman sayılan yerlerden olduğu, hiç tarım alanı olarak kullanılmadığı belirlenip, devlet ormanları kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyeceği gibi, devlet ormanlarını izinsiz açmak ya da kullanmanın suç teşkil ettiği, 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi gereğince, herhangi bir nedenle orman kadastrosu sınırları dışında bırakılmış ormanların sınırlandırılmasına olanak verildiği gözetilerek, gerçek kişinin davasının reddi yolunda hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmadığı, ancak, orman sayılan yerlerden olduğu anlaşılan taşınmazın tarla olarak Hazine adına tesciline karar verilmesi doğru değil ve Orman Yönetiminin temyizi bu nedenle yerinde ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm fıkrasında yer alan "Çekişmeli Hisarönü Köyü, 190 ada 39 sayılı parselin tesbitteki niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline” cümlesinin hükümden çıkartılarak bunun yerine “Çekişmeli Hisarönü Köyü, 190 ada 39 sayılı parselin tesbiteki niteliğinin iptal edilerek orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilerek onanmış,] bu kez, davalı Hazine ve davacı ... daire kararının düzeltilmesini istemiştir.
1) Mahkemenin, davacı gerçek kişinin davasının reddine ve parselin Hazine adına tapuya tesciline ilişkin kararının, temyiz eden davacı ve davalı Hazine aleyhine sonuç doğuracak biçimde düzeltilerek onanması doğru olmayıp, davacı gerçek kişi ile davalı Hazinenin karar düzeltme istemi bu nedenle doğrudur.
2) Diğer taraftan, çekişmeli parselin kadastro tesbiti, parselin dava dışı 190 ada 30 ilâ 41 sayılı parsellerin bir bütün olarak Halil İbrahim"in atalarından intikalen zilyetliğindeyken intikal ve taksim ile ..."a geçtiği ve halen onun zilyetliğinde olduğu, ancak tescil davasına konu edildiğinden, malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir.
Mahkemece toplanan deliller, özellikle keşif ve bilirkişi raporlarıyla çekişmeli parselin üzerinde büyük çam ağaçları bulunduğu ve bu ağaçların taşınmazı gölgelediği, sadece sahiplenmek suretiyle sürdürülen zilyetliğin ekonomik amaca uygun bir zilyetlik şekli olmadığı, davacı yararına zilyetlikle edinme koşullarının oluşmadığının belirlendiği gerekçesiyle davanın reddine ve parselin tesbitteki niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmiş ise de;
Kesinleşmiş orman kadastro tutanakları ve haritası ile en eski tarihli memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğrafları ile 1996 yılında düzenlenen memleket haritasının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen orman uzmanı bilirkişi raporuyla çekişmeli parsellerin kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı, uygulanan eski tarihli harita ve fotoğraflarda orman olarak nitelendirilmediği, bir bütün olarak tarım alanı niteliğiyle kullanıldığı gibi, aynı adadaki diğer bir kısım parsellerin gerçek kişiler adına tesbitinin kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Keşif ve bilirkişi raporları ile belirlenen toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi özellikle komşu parselerin bir kısmının kesinleşen hukukî durumlarına göre, çekişmeli parsellerin orman içi açıklığı olduğu ya da eylemli orman alanı olduğu, parsel üzerinde bulunduğu söylenen 10 adet çam ağacının çekişmeli parselin tamamını gölgelediği ve parselin tamamının niteliğini belirleyecek yoğunlukta olduğu söylenemez.
Gerek 1086 sayılı Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu gerekse bu kanun yerine yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda, keşif ve bilirkişi delili takdiri delil olarak düzenlenmiştir. Hâkim, genel hukuk bilgisi ile çözemeyeceği teknik konularda bilirkişi deliline başvurabilecektir. Hâkim, sunulan bilirkişi raporları ile bağlı olmayıp, bu raporları iddia ve savunma doğrultusunda serbestçe takdir ederek karar verecektir. Hâkim tarafından keşif ve bilirkişi raporlarının yeterli olmadığı belirlendiği taktirde, yapılacak iş: tarafların istemi halinde, bilirkişilerden ek raporlar almak ya da yeniden keşif yaparak bilirkişi raporları almaktır. Hâkim yeterli olmadığını düşünerek keşif ve bilirkişi deliline başvurduğu konularda, bu delilleri yok sayarak, aynı konularda yaptığı kendi değerlendirmelerine dayalı olarak hüküm veremez.
O halde, mahkemece; en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile tespit tutanaklarının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita - kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu parsel ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip parselin niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemiş ise, dava konusu parselin 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli parselin konumu, hava fotoğrafları le orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak
taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, çekişmeli parselin doğusundaki çam ağaçlarının bulunduğu yerler krokide gösterilmeli; kapalılık oluşturup oluşturmadığı, bu bölümler üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığı araştırılmalı; çekişmeli parselin öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmış ise hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı; yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu, komşu parsel kayıtları ve kesinleşen mahkeme kararları ile yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli; somut olayın özelliği gözönünde bulundurularak ayrıca; parselin eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınmalı, keşif sırasında parselin çeşitli yönlerinden hâli hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının davacı ve davalı gerçek kişiler ile ortak murisler yönünden araştırılmalı, aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tespit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak, gerektiğinde tespit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu parselin sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin dosya kapsamı ile bağdaşmayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğu gibi, bu kararın düzeltilerek onanmasına ilişkin daire kararı da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ..."ın ve Hazinenin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin 28.10.2010 gün ve 2010/11843-13314 sayılı düzeltilerek onama kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin 12.04.2010 gün ve 2009/1482-2010/307 sayılı kararının belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde gerçek kişiye iadesine 25.09.2012 günü oy birliği ile karar verildi.