Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2011/2492 Esas 2011/4941 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/2492
Karar No: 2011/4941
Karar Tarihi: 30.05.2011

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2011/2492 Esas 2011/4941 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemiş. Mahkeme, davacı lehine 20.518,08-TL maddi tazminat ile 20.000,00-TL manevi tazminata hükmetmiş. Davacının %40, işverenin ise %60 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş. Manevi tazminatın sınırının, zarara uğrayanda manevi huzuru sağlayacak kadar olması gerektiği ve takdir olunan miktarın objektif ölçütlere göre belirlenmesi gerektiği vurgulanmış. Bu konuda etkili olan nedenlerin de belirtilmesi gerektiği ifade edilmiş. İş kazasının ağırlığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu gibi özelliklerin hakim tarafından dikkate alınması gerektiği belirtildi. Bu ilkeler göz önünde bulundurulduğunda, davacı yararına hükmedilen manevi tazminatın fazla olduğu hükmedilmiş ve daha uygun bir miktar belirlenmesi gerektiği kararlaştırılmış. Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi, hakimin özel halleri göz önünde bulundurarak manevi zarar adıyla tazminata hükmedebileceğini belirtmektedir. Mahkeme kararında ayrıca Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 435/2. maddesiyle ilgili açıklama yapılmıştır.
21. Hukuk Dairesi         2011/2492 E.  ,  2011/4941 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi ve davacı vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 435/2. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    K A R A R
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere,verilen kararın bozma kararına uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
    2-Dava, sürekli işgöremezliğe uğrayan davacının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece bozma kararına uyularak 20.518,08-TL maddi tazminat ile 20.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
    Davacının 27.5.2001 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu %19,2 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı olayda davacının %40, davalı işverenin %60 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
    Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalıya verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları,tarafların sosyal ve ekonomik durumları,paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu,olayın ağırlığı,davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.
    Bu ilkeler ve özellikle olay tarihi ve kusur durumu gözetildiğinde davacı yararına hükmedilen 20.000,00-TL manevi tazminatın fazla olduğu açıktır.
    O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve daha uygun bir miktara hükmedilmek üzere karar bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine ,aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacıya yükletilmesine 30.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara