Esas No: 2011/3836
Karar No: 2011/4767
Karar Tarihi: 18.05.2011
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2011/3836 Esas 2011/4767 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı,iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı, davalı işverenin işçisi olarak çalışırken 16.03.1996 tarihinde gerçekleşen iş kazası nedeniyle büyük oranda iş göremez duruma geldiğini ileri sürerek 50.000,00.- TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini istemiş, davalı yanca davanın reddi savunulmuştur.
Mahkemece 20.000,00.- TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
% 15 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan davacının, iş kazasında % 15 ve davalının ise % 85 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. B.K.’nun 47.maddesinde, bedensel bütünlüğün bozulması halinde, Hakimin, olayın özelliklerini göz önünde bulundurarak zarar görene adalete uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar vereceği öngörülmüştür. Bedensel bütünlük, eş değişle vücut bütünlüğü kavramının fiziksel bütünlük yanında ruhsal bütünlüğü ve sağlığı da kapsadığı tartışmasızdır. Olayın özelliklerinin neler olduğu 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nda açıklanmıştır. Bunlar her olayda değişebildiğinden Hakimin, kararında bu özellikleri, objektif ölçülere göre göstermesi gerekir.
Öte yandan manevi tazminatın tutarını belirleme görevi, Hakimin taktirine bırakılmış ise de, hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı ve duyulan üzüntüyü hafifletecek nitelikte olması gerekir. Hakimin bu konudaki taktir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, işçinin sürekli iş göremezlik oranı, yaşı ve olay tarihi gibi durumları göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yaratması yanında caydırıcı nitelikte de olması gerektiği söz götürmez.
Olayın oluş şekline, müterafık kusur oranlarına, husule gelen elem ve ızdırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna, paranın kaza tarihindeki alım gücüne, özellikle 26.06.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı içtihadı birleştirme kararının içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda gerçekleşme biçimine, hak ve nesafet kurallarına göre hükmedilen manevi tazminatın çok fahiş miktarda olduğu açıkça belli olmaktadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine ,aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacıya yükletilmesine ,18.05.2011 gününde oy birliği ile karar verildi.