Esas No: 2012/3677
Karar No: 2012/5933
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/3677 Esas 2012/5933 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 16.05.2011 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi ... ve arkadaşları vekili Avukat ... Yamaç tarafından istenilmekle, tayin olunan 17.04.2012 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ... ve arkadaşları vekili Avukat ... geldi, diğer taraftan, Hazine vekili Avukat ..., Orman Yönetimi vekili Avukat ... geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü 224 ada 5 parsel sayılı 409,15 m2 yüzölçmündeki taşınmaz, tarla niteliğiyle atalarından intikalen ..."ın zilyetliğindeyken, 1986 yılında ..."a sattığı ve halen onun zilyetliğinde olduğu, ancak Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/128 esasına kayıtlı dosyada, dava konusu edildiğinden söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir.
1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/128 Esasına kayıtlı dava dosyasında; ... tarafından davalı sıfatıyla Hazine, köy tüzel kişiliği ve Hazine aleyhine 27.12.2009 havale tarihli dilekçede sınırları tarif edilen ... mevkiinde bulanan tahminen 500 m2 yüzölçümündeki taşınmazı daha önce malik sıfatıyla 20 yıldan fazla süredir zilyet eden ..."dan satın aldığı, yararına zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu, taşınmazın Medeni Yasanın 713. maddesi hükümlerine göre tapuya tescili istemiyle dava açmış, ... ve arkadaşları tarafından davalı Hazine ve köy tüzel kişiliği ile ... taraf gösterilerek, tescil davasına konu taşınmazın Temmuz 1969 gün ve 63, 64 ve Şubat 1962 tarih 4 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığından, tapu maliki mirasçıları adına tescili istemiyle açtıkları davalar birleştirilmiş, ... Turizm Tic. Yat.A.Ş taşınmazın 27/160 payının Ocak 1996 tarih ve 1 sıra numaralı tapu kaydı ile kendisine ait olduğu, payı oranında adına tescili iddiasıyla davaya katılmıştır. Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 19.03.2008 gün ve 2008/154-140 sayılı, ...’nin davasının açılmamış sayılmasına, diğer davalarda, 3402 sayılı Yasanın 27. maddesi gereğince görevsizliğe ilişkin kararının kesinleşmesiyle kadastro mahkemesine gönderilmiştir. Mahkemece davaların REDDİNE, çekişmeli Hisarönü köyü 224 ada 5 sayılı parselin ham toprak niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline taşınmazı 2. derece doğal sit alanı içinde kaldığının beyanlar hanesine yazılmasına karar verilmiş, hüküm davacı ... ile ..., ...ve arkadaşları (duruşmalı) vekili Avukat ... Yamaç, ... ve arkadaşları vekili Avukat ... , Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya ve dosya kapsamına göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1967 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2. madde uygulaması ve 1988 ilâ 1990 yıllarında yapılıp 08.07.1991 tarihinde ilan edilerek dava tarihinde kesinleşmemiş olan aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 2896 ve 3302 sayılı yasalar ile değişik 2/B uygulaması vardır.
Bir kısım davacılar vekili Avukat ... tarafından dosyaya eklenmek üzere sunulan belgeler arasında yer alan, Marmaris Sulh Hukuk Mahkemesinin 20.10.2010 gün ve 2010/1028-926 sayılı veraset ilamından, davacılardan ..."nin, 14.10.2010 tarihinde öldüğü, mirasçı olarak geride eşi 1941 doğumlu... ile çocukları ... ve ..."ın kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, ..."nin adı geçen mirasçıları davadan ve duruşma gününden haberdar edilmeden tahkikat sona erdirilerek karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.11.2011 gün ve 2011/11-554 -2011/684 sayılı kararında da değinildiği gibi, ... öldüğü tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nın 73. maddesinde Kanunun gösterdiği istisnalar dışında hakimin tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremeyeceğini öngörmüştür. Buna göre mahkemece davacı ..."nin ölümüyle mirasçıları davadan ve duruşma gününde haberdar edilip, kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün değildir. Aksi halde iddia ve savunma hakkı kısıtlanmış sayılır.
Öte yandan H.M.K. 114/1-d hükmü uyarınca, yargılama süresince tarafların, dava ehliyetine sahip bulunmaları dava şartıdır. Ölümle, taraf ve dava ehliyeti sonar ermektedir. 1086 sayılı Hukuk Yargılama Usul Yasasının 41. maddesi ve 6100 sayılı yeni HMK"nın 55. maddesi gereğince, taraflardan birinin ölümü halinde diğer tarafın istemiyle hakim davanın takibi için bir kayyım tayin edebilir. Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece re’sen nazara alınması gereken bir olgudur ve temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın mahkemece re"sen gözetilmesi gereklidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen “Adil yargılanma hakkı”nın en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hukukî dinlenilme hakkı, sadece belli bir yargılama için ya da yargılamanın belli bir aşaması için geçerli olan bir ilke olmayıp, tüm yargılamalar için ve yargılamanın her aşamasında uyulması gereken bir ilkedir. Bu çerçevede gerek çekişmeli ve çekişmesiz yargı işlerinde gerekse bu yargılamalarla bağlantılı geçici hukukî korumalarda, icra takiplerinde, tahkim yargılamasında, hatta hukukî uyuşmazlıklarla ilgili yargılama dışında ortaya çıkan çözüm yollarında, her bir yargılama, çözüm yolu ve uyuşmazlığın niteliğiyle bağlantılı şekilde hukukî dinlenilme hakkına uygun davranılmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilerek, davacılardan ..."nin öldüğünün, adı geçenin tüm mirasçılarına yöntemince tebliğe edilerek, dava hakkında bilgilendirilmeleri ve davacı sıfatıyla davayı takip edebilmelerine olanak tanınması, bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması gerekirken, bu hususa riayet edilmeksizin yargılamaya devam edilip, tahkikat sona erdirilerek, esas hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ..., ... ve arkadaşları (duruşmalı) vekili Avukat ... ..., ... ve arkadaşları vekili Avukat ... , Orman Yönetimi ve ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harçlarının yatıranlara iadesine, bozma nedenine göre Yargıtay"da yapılan duruşma nedeniyle taraflar yararına ve aleyhine avukatlık ücretine hükmedilmesine yer olmadığına 17/04/2012 günü oybirliği ile karar verildi.