Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/3744 Esas 2011/4495 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/3744
Karar No: 2011/4495
Karar Tarihi: 11.05.2010

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/3744 Esas 2011/4495 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2010/3744 E.  ,  2011/4495 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1996-2008 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün davalılardan kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    K A R A R
    Davacı, davalıya ait işyerinde işçi olarak 1996-2008 tarihleri arasında sürekli çalıştığının tesbitini istemiştir.
    İstek, tanık beyanlarına dayanılarak yazılı şekilde hüküm altına alınmış ise de, bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.
    Gerçekten bu tür hizmet tespitine yönelik davaların Kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı dava tarihinde yürürlükte olan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesi(halen 5510 Sayılı Yasanın 86.maddesi) olan bu tür davalarda; öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlemeli, daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmadır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmanın konusu, niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli ve dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde çalışan işyerinde kayıtlı bordro tanıkları yada komşu ve yakın işyerlerinde çalışan kayıtlı tanıklar olması sağlanarak çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmelidir. Bu yön Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 ile 30.04.2008 gün 2008/21-343-347 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
    Somut olayda ise, açıklanan şekilde bir incelemenin yapılmadığı ortada olup işyerine ait defter ve belgelerin asılları dosyaya eklenmeden sadece davacı yanca ibraz edilen bir kısım fotokopi belgeler ile kayıtlı dahi olmayan tanık beyanları ile hüküm kurulmuştur.
    Mahkemece yapılacak iş; yukarıda açıklanan şekilde davanın niteliğine uygun olarak inceleme yapılmakla birlikte, öncelikle,işyerine ait karar ve gelir gider defter asıllarını dosyaya ekledikten sonra, işyeri ve işverene ait çalışma dönemini kapsayan davacı ile ilgili tüm kayıt ve belgeleri varsa ücret bordroları birlikte istenmeli, işyerinin Kurumda bulunan işyeri sicil dosyası eklenmeli ve çalışma dönemini kapsayacak şekilde işyerinden Sosyal Sigortalar Kurumu’na bildirilen dönem bordrolarının tümü de dosyaya eklenmeli daha sonra da yukarıda belirtildiği üzere işyerinde kayıtlı bordro tanıkları, bunların tesbit edilememesi halinde ise komşu ve yakın işyerlerinde aynı dönemlerde çalışan kayıtlı tanıklar dinlenmelidir. Davanın niteliği dikkate alınarak gerektiğinde resen yapılacak araştırma ve incelemeler ile çalışmanın niteliği ve süresi saptanmalı, gerektiğinde iş ve sosyal güvenlik hukuku konusunda uzman başka bir bilirkişiden varsa çalışma dönemleri ve bildirimsiz sürelere ait çalışma dönemlerini gösterir, yöntemince raporda alınarak sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
    Söz konusu fiili ve hukuki gerçekler ve özellikle 5510 Sayılı yasanın 86. maddesi hükümleri dikkate alınmadan eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara