Esas No: 2009/11010
Karar No: 2010/3578
Karar Tarihi: 30.03.2010
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/11010 Esas 2010/3578 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair karar davalı ve davacılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Uyuşmazlık önalım nedeniyle önalıma konu payın iptali ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece taşınmazın taraflarca haricen ve rızaen taksim edildiği gerekçesiyle istem reddedilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması T.M.K.nun 2.maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir
Olayımıza gelince; dava konusu taşınmaz 215 m2 büyüklüğünde tarla vasfıyla tapuya kayıtlı bulunsa da taşınmazın üzerinde 7 katlı toplam 14 daireden ibaret bina bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı taşınmazın 5/60 payını satın almış davacılar da satın alınan bu paya karşı önalıma dayalı tapu iptal ve tescil istemli bu davayı açmıştır. Davacılar ve alıcı davalıyla birlikte taşınmazda 19 adet paydaş bulunduğu tapu kayıtlarının incelenmesinden anlaşılmaktadır. Mahkemece taraf tanıkları dinlenmeksizin mahallinde yapılan keşif neticesi alınan bilirkişi raporuna dayanılarak satışa konu yerin daire olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan binanın hangi bağımsız bölümün hangi paydaş tarafından kullanıldığı, davacıların kullandığı bağımsız bölümlerin neresi olduğu saptanmadığı gibi davalının satın aldığı yerin hangi bağımsız bölüme tekabül ettiği de belirlenmemiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir. Mahkemece taşınmaz
başında yeniden keşif yapılarak taraf tanıkları da dinlenmek suretiyle paydaşlar arasında taşınmazın eylemli olarak bölünüp bölünmediği davacının ve paydaşların taşınmazda kullandığı belirli bir yer bulunup bulunmadığı, davalının satın aldığı yerin taşınmaz üzerinde belirli olup olmadığı herhangi bir bağımsız bölüme tekabül edip etmediği saptanarak hasıl olacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 30.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.