Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/3150 Esas 2011/4364 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/3150
Karar No: 2011/4364

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/3150 Esas 2011/4364 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2010/3150 E.  ,  2011/4364 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacılar, ... iline bağlı muhtelif Gönüllü Köy Korucusu olarak görev yaptıklarını, hukuki durumlarının, mali ve sosyal haklarının hangi yasaya tabi olacağının ileride açılacak davalara esas teşkil etmek üzere hizmet sürelerinin tesbitine karar verilmesini istemişlerdir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    K A R A R
    Davacılar ... ve 19 arkadaşı tarafından tek dava dilekçesi ile açılan davada ... İline bağlı muhtelif “Gönüllü Köy Korucusu” olarak görev yaptıklarını davacıların hukuki durumlarının mali ve sosyal haklarının hangi yasaya tabi olacağının ilerde açılacak davalara esas teşkil etmek üzere hizmet sürelerinin tespitine karar verilmesini istemişlerdir.
    Mahkemece davanın kısmen kabulü ile; hizmet tesbiti yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacıların ... İli Merkez Jandarma Komutanlığı sorumluluk sahasında bulunan köylerde geçici köy korucuları gibi görev yaptıklarının bu nedenle çalışma hukuku ile ilgili statülerinin Geçici Köy Korucuları gibi değerlendirilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
    Tespit davaları bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır.
    Tespit davalarına ilişkin özel yasa hükümleri bulunmakla birlikte, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda tespit davasını düzenleyen genel bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarıyla sanki genel bir düzenleme varmış gibi uygulama bulmuştur.
    Tespit davasının işlevi, eda davasında da olan bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitidir. Eda davasında bundan başka ikinci bir eda bölümü vardır ki, bu bölüm tespit davalarında yoktur. Eda davası aynı konudaki tespit davasını da içeren daha geniş kapsamlı bir davadır. Tespit davasında yalnız tespit kararı verilir. Bu kararın içinde eda emri bulunmadığı için tespit kararıyla ilamlı icra yoluna gidilemez.
    Tespit davalarında diğer genel dava şartlarından başka iki ek şartın daha bulunması gerekir.
    1-Tespit davasının konusu yalnız hukuki ilişkiler olabilir.
    Hukuki ilişkiden kast edilen, bir kişi ile diğer bir kişi veya mal arasında somut bir olaydan doğan hukuki ilişkidir (borç ilişkileri, zilyetlik, ayni haklar vb).
    2-Davacının bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının hemen tespit edilmesinde hukuki yararı bulunmalıdır.
    Bu hukuki yararın bulunması üç şartın birlikte varlığına bağlıdır.
    a)Davacının bir hakkı veya hukuki durumu mevcut bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı,
    b)Bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı,
    c)Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, icraya konulamayan tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırılmaya elverişli olmalıdır.
    Eda davası açılması mümkün olan hallerde, davacının tespit davası açmakta kural olarak hukuki yararı yoktur. Çünkü eda davası sonunda verilen hüküm ile aynı zamanda dava konusu hukuki ilişkinin var olup olmadığı da tespit edilir. Eda davası açmak mümkün ise tespit davası açılamaz kuralının geçerli olabilmesi için, eda davası sonunda verilecek hükmün tespite ilişkin bölümü ile tespit davası sonunda alınacak tespit hükmü arasında, meydana getirdikleri kesin hüküm (Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu md. 237) etkisi bakımından hiçbir fark bulunmaması gerekir. Yani tespit davası ile istenen hukuki korunma, eda davası ile tamamen elde edilebilecekse, o zaman, davacının ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yarar yoktur (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.10.2003 gün ve E:2003/7-651, K:2003/613 sayılı kararı).
    Somut olayda, her bir davacı için eda davası niteliğinde olan ayrı “hizmet tespiti “davası açılması gerekirken ve açılan hizmet tespiti davasında davacıların Sosyal Güvenlik anlamında hukuki statülerinin bir ön sorun olarak incelenip halledilmesi mümkün iken davacılar arasında zorunlu yada ihtiyari dava arkadaşlığı olmamasına rağmen 20 davacı için tek dava dilekçesiyle hukuki statülerinin tespiti için tespit davası açılması doğru değildir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın davacıların hukuki statülerinin geçici köy korucuları gibi değerlendirilmesi isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi yerine, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 5.5.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara