Esas No: 2011/16418
Karar No: 2012/5487
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/16418 Esas 2012/5487 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacılar, tapuda kayıtlı olmayan bir taşınmazın kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği yoluyla edindiklerini iddia ederek, tescilini istemişlerdir. Ancak mahkeme, taşınmazın taşlık ve kayalık olduğunu ve zilyetlikle kazanılamayacak bir yer olduğuna karar vermiş ve davanın reddine hükmetmiştir. Dosyadaki fotoğrafların da aynı sonucu desteklediği belirtilerek hüküm onanmıştır. Ancak bu karara karşı çıkan azınlık görüşüne göre, taşınmazın niteliği ve zilyetlikle kazanılacak yer olup olmadığı konusunda yeterli inceleme ve araştırma yapılmadığından hükmün bozulması gerekmektedir.
Kanun Maddeleri: Medeni Yasa'nın 713. maddesi, 715/2. maddesi; 3402 sayılı Yasa'nın 16/c maddesi; 1086 sayılı Hukuk Usulü Mahkemeleri Kanunu'nun 275 ve devamı maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266 ve devamı maddeleri.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... beldesi, ... mahallesi ... mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek, Medeni Yasanın 713. maddesi gereğince adlarına tescili iddiasıyla dava açmışlardır. Mahkemece, dava konusu taşınmazların taşlık ve kayalık olup tescil ve sınırlandırılmaya tabi bulunmadıklarından davanın REDDİNE karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca açılan tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 16.08.1966 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Yörede 1976 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 1744 sayılı Yasa ile değişik 2. madde uygulaması ile 23.01.1989 tarihinde ilan edilerek kesinleşen 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman tahdidi dışında kalan yerlerden olduğu anlaşılmış ise de, dava konusu taşınmazın keşif sırasında çekilen fotoğraflarının incelenmesinden üzerinde köklü kayalıklar ve maki türleri bulunduğu, genel görünüm itibarıyla taşlık ve kayalık olup zilyetlikle kazanılamayacak yer görünümünde olduğu, hükme dayanak yapılan jeolog ve ziraat bilirkişi tarafından düzenlenen raporlarda çekişmeli taşınmazın öncesinin keletelik arazi olduğu, keşifteki bulgu ve incelemelere göre genel görünümünün taşlık ve kayalık olduğu, toprağın kayalıklar arasında cepler halinde bulunduğu ve yeni açıldığı, taşınmazın üzerinde belirgin bir imar ve ihya çalışmasının yapılmadığı ve doğal hali ile bulunduğu, içindeki taşlık ve kayalık alanların temizlenmediği, dar kelete alanlarından açığa çıkan kaya parçalarının bir kısmının kenarlara atılması ve üzerinde bulunan delice ve harnup ağaçlarının aşılandığı açıklanmıştır. Bu tür yerlerde 3402 sayılı Yasanın 17. maddesi anlamında imar ve ihyanın tamamlandığı, zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemez. Temyize konu taşınmazın, dava tarihine kadar 20 yıl süreyle ekonomik amacına uygun olarak nizasız fasılasız malik sıfatıyla kullanılmadığı ve taşlık, kayalık ve makilik bölümlerinin taşınmazın büyük bölümü içinde dağınık halde bulunduğu M.Y."nın 715/2. ve 3402 sayılı Yasanın 16/C maddeleri gereğince devletin hüküm ve tasarrufu altında kayalık
olup, tescil ve sınırlandırmaya ve hiç bir şekilde özel mülkiyete konu olamayacak taşınmaz hakkında imar ihyasının dahi tamamlanmadığı anlaşıldığından, bu resimler karşısında bilirkişilerin beyanlarına değer verilemeyeceğinden yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı H.Y.U.Y.nın 438. maddesi gereğince ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının istek halinde iadesine 09/04/2012 günü oyçokluğu ile karar verildi.
Dava, Medeni Yasa"nın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz taşınmazın imar - ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak açılan tescil davası niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede genel arazi kadaatrosu 1966 yılında yapılmış, taşınmaz ve çevresi taşlık, kayalık, çalılık olarak tespit dışı bırakılmıştır. Orman kadastrosu, 1977 yılında kesinleşmiştir. Dava tarihi ile orman ve arazi kadastrosunun yapıldığı tarihler arasında 20 yıldan fazla süre geçtiği için koşulları varsa taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinilmesi mümkündür.
Keşif; hakimin, uyuşmazlık konusu hakkında, bizzat duyu organları yardımıyla inceleme yapması ve bilgi sahibi olmasıdır.
Mahkemece, çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verilir (1086 sayılı Hukuk Usulü Mahkemeleri Kanunu, Madde 275 v.d., 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Madde 266 v.d).
Somut olayda; mahkemece, 06/02/2009 tarihinde keşif yapılmış; dinlenen yerek bilirkişi ve tanık, taşınmazın, davalılara anneleri Fatma"dan kaldığını, Fatma"nın 1960 yılında öldüğünü, arpa ve buğday ekmek suretiyle kullandıklarını; bilirkişi orman mühendisi, orman sınırları dışında, %8 eğimli, orman sayılmayan yerlerden olduğunu, ziraat mühendisi ve jeolog bilirkişiler, krokide gösterilen bölümlerin 25 - 30 yıl önce imar ve ihya yapılmış tarım arazisi olduğunu, diğer bölümlerin taşlık ve kayalık olduğunu bildirmişler, taşınmazın fotoğrafları çekilerek dosyaya konulmuştur.
Mahkemece, karar veren hakim keşiflerde hazır bulunmadığı halde, bilirkişi raporlarının aksine, dosyadaki fotoğraflara göre, taşınmazın zilyetlikle kazanılamayacak taşlık ve kayalık yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, 20. Hukuk Dairesince de oyçokluğu ile fotoğrafları esas alınarak karar onanmıştır.
Oysa, temyiz incelemesi aynı gün yapılan Dairemizin 2011/16174 - 2012/5492 (Silifke 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/593 esas - 2009/387 karar), 2011/16177 - 2012/5490 (Silifke 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/168 - 2011/358) sayılı dosyalarında aynı nitelikteki bilirkişi raporları yeterli görülmemiş, bilirkişiler de ek rapor alınması için dosya yerel mahkemeye geri çevrilmiş, 2011/16425 - 2012/5476 (Silifke 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/274 - 2011/178), 2011/16428 - 2012/5475 ( Silifke 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/250 - 2011/179), 2011/16420 - 2012/5477 (Silifke 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/255 - 2011/180) sayılı dosyalarında aynı nitelikteki bilirkişi raporlarına dayanılarak davanın reddine; Dairemizin 09/04/2012 gün ve 2011/16173 - 2012/5493 (Silifke 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/782 - 2012/285), 06/0372012 gün ve 2011/15216 - 2012/4529
(Silifke 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/354 - 2010/353 ) vs. dosyalarında aynı nitelikteki bilirkişi raporlarına dayanılarak davanın kabulüne dair verilen kararlar bilirkişi raporlarının yetersiz olduğu belirtilerek bozulmuştur.
Fotoğraflar çekişmeli taşınmazların niteliği yönünden fikir verebilirse de kesin delil olamaz. Taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı, imar ve ihya işleminin tamamlanıp tamamlanmadığı, kültü arazisi olup olmadığı ve toprak yapısının incelenmesi teknik bilgiyi gerektiren konulardır. Hakim, bilirkişi raporları ile bağlı değil ise de, bu durumda bilirkişilerden açıklayıcı ek rapor almalı veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırmalıdır. Kaldı ki; keşfi, karar veren hakim yapmamış, dosyadaki fotoğraflara dayanarak bilirkişi raporlarının aksi kanaata varmış ve karar vermiştir. Bilirkişi raporlarındaki inceleme ve araştırma yeterli görülmediği takdirde, yeniden usulüne uygun araştırma ve inceleme yapılmalıdır. Nitekim, Dairemizin yukarıda belirtilen dosyalarında aynı nitelikteki bilirkişi raporları yeterli görülmemiş, bir kısım dosyalar ek rapor için yerel mahkemeye iade edilmiş, bir kısmında da bozma kararı verilmiştir.
Bu nedenlerle; benzer dosyalarda belirtildiği gibi, taşınmazın niteliği ve zilyetlikle kazanılacak yer olup olmadığı konusunda yeterli inceleme ve araştırma yapılmadığından hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekirken, dosyadaki fotoğraflar nazara alınarak onanması yönündeki sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.