21. Hukuk Dairesi 2011/2724 E. , 2011/4302 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalı işveren nezdinde 1.4.2001-15.2.2002 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı, davalıya ait tekstil fabrikasında01.04.2001-15.02.2002 tarihleri arasında geçen ve SGK’na eksik bildirilen çalışmalarının tesbitini istemiştir.
Mahkemece, “dinlenen davacı tanıklarının uyuşmazlığa konu dönemlerde davalıya ait işyerinde kayıtlarının bulunmadığı ve bordro tanığı niteliğinde olmadıkları , davacı vekiline başkaca bordro tanığı veya komşu işyerinde çalışan veya komşu işyeri sahibi kişiler arasından tanık göstermesi yönünde mahkemece 16.6.2008 ve 21.7.2008 tarihli celselerde mehil verilmesine rağmen başkaca tanık dinlettirilmediği nazara alınarak kanıtlanamayan davanın reddine” karar verilmiş ise de, bu sonuca eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak varılmıştır.
Somut olayda; davacının davalıya ait işyerinde geçen 15.02.2002-30.03.2006 tarihleri arasındaki çalışmaları tam olarak bildirilmiştir. Davaya konu edilen dönemde bildirilen çalışması yoktur. Mahkemece, kararın gerekçesinde her ne kadar dinlenen davacı tanıklarının uyuşmazlığa konu dönemlerde davalıya ait işyerinde kayıtlarının bulunmadığı ve bordro tanığı niteliğinde olmadıkları belirtilmiş ise de, davacının ihtilaflı dönemdeki çalışmasını doğrulayan tanık ... , davalıya ait işyerinden SGK"na verilen 2002 yılının 2.dönem bordrosunda 75 günlük çalışmasının bulunduğu görülmektedir. Bordro tanığı ... davacının çalışmasını doğruladığı beyanında bu işyerinde 2001 yılının Temmuz ayından beri çalıştığını, davacının da kendisinden 2-3 ay önce çalışmaya başladığını bildiğini beyan etmiş; davalı işyerinin ihtilaflı döneme ait bordroları celbedilmiş, fakat mahkemece bu bordrolardan re"sen tanık seçilerek dinlenmemiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tesbit davasının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında, resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olur. Ne var ki bu tür kanıtlar salt bu nedene dayanarak istemin reddine neden olmaz; aksi durumun ispatı olanaklıdır. Somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordro tanıkları ve komşu işyerinin kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Mahkemenin bu tür davaların kişilerin sosyal güvenliğine ilişkin olması ve kamu düzenini ilgilendirdiğini göz önünde tutarak gerektiğinde; doğrudan soruşturmayı genişletmek suretiyle ve olabildiğince delilleri re"sen toplaması gerekmektedir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Davacının hizmet tespitine ilişkin istemi kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece resen inceleme yapılması gerektiği açıktır. Ayrıca yerel mahkemenin 16.6.2008 ve 21.7.2008 günlü ara kararlarında verilen mehlin kesin sürenin şartlarını taşımadığı da açıktır.
Yapılacak iş; bordro tanığı ... davacının çalışmasını doğrulayan anlatımları da dikkate alınarak, tespiti istenen çalışma dönemini kapsayan tarihlerde işyerinde çalıştığı bordrolar ile tespit edilen, bordrolarda kayıtlı işyeri çalışanlarını, gerektiğinde zabıta marifetiyle tespit edilecek işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde çalışma tarihinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının; çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, işyerindeki ve davalılara ait işyerlerinde gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yanlış değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 05.05.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.