Esas No: 2011/2152
Karar No: 2011/4263
Karar Tarihi: 03.05.2011
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2011/2152 Esas 2011/4263 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ile davalılardan ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava 01.01.2005 tarihinde meydana gelen trafik iş kazası sonucu yardıma muhtaç % 80 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davalılardan ... Temizlik İnş. Taah. Tur. Teks. Gıd. San. Ve Tic. Ltd. Şti’ne yönelik davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacının maddi tazminat isteminin dava dilekçesindeki miktarla sınırlı olarak kabulü, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulü ile davalıdan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı ve davalılardan belediye vekilince temyiz edilmiştir.
Davacının; davalı Belediyenin çöp toplama ve temizlik işlerini yürüten ... ’a ait işyerinde çöp toplama işçisi olarak çalışmakta ve olay günü çöp kamyonu ile çöp toplama işini yapmakta iken, üçüncü kişi davalı ...’in sevk ve idaresindeki ... plakalı otomobilinin direksiyon hâkimiyetini kaybederek çöp toplamakta olan kamyonun sol arka basamak kısmına çarpması ile bu sırada çöp konteynerini boşaltmakta olan davacının yaralandığı, yargılama sırasında düzenlenen ve bir birini doğrulayan üç ayrı kusur bilirkişi raporuna göre söz konusu olay nedeniyle üçüncü kişi ...’in % 100 oranında kusurlu bulunduğu, yerel mahkemece bu kusur bilirkişi raporlarına itibar edilmeyerek, davalı belediyenin de asıl işveren olarak %10 oranında kusurlu olduğu kabul edilmek suretiyle hüküm kurulduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Davalı Belediyenin asıl işveren olduğuna ilişkin değerlendirme isabetlidir. Uyuşmazlık, kusur dağılımına ilişkin olarak bilirkişi incelemesi yapıldığı halde, hakimin kendiliğinden kusur dağılımına gidip gidemeyeceği ve zararın üçüncü kişinin tam kusurlu eylemi sonucu ortaya çıktığı durumlarda asıl işveren ...’nın kusuru bulunmasa bile bu zarardan sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.
HUMK"nın 275. maddesi uyarınca mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Mahkemece anılan yasa hükmü doğrultusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve ikisi üçer kişilik bilirkişi heyetince düzenlenen üç ayrı bilirkişi raporunda; teknik birtakım açıklamalarda bulunulduktan sonra kazanın üçüncü kişinin tam kusurlu eylemi sonucu meydana geldiğine ilişkin görüş bildirilmiştir. Davacı vekilince son iki rapora belediyenin asıl işveren olarak kusurunun olmasa bile sorumlu olacağından bahisle itiraz edilmiş ise de mahkemece dava konusu olayda davalı belediyenin de %10 oranında kusurlu bulunduğu kanaatine varıldığı açıklanarak yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Bilirkişinin rey ve mütalaası hakimi bağlamaz ise de, kural olarak: mahkemece bilirkişi raporlarına yapılan itirazları değerlendirecek şekilde konusunda uzman yeni bir bilirkişiden ayrıntılı ve Yargıtay denetimine ilişkin rapor alınıp, tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek gerekirken, teknik ve mesleki incelemeyi gerektiren konularda mahkemenin kendisini bilirkişi yerine koyarak sonuca gitmesi isabetsizdir
Üçüncü kişinin tam kusurlu bulunduğu durumlarda işverenin kusur bulunmasa bile sorumlu tutulmasının mümkün bulunup bulunmadığına gelince: 27.3.1957 Gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı üzere istihdam edenin sorumluluğu için kendisinin veya çalıştırdığı kişinin kusuru koşul değildir. Buradaki sorumluluk “özen ve gözetim ödevinin” objektif olarak yerine getirilmemesinden kaynaklanan “kusura” dayanmayan bir sorumluluktur. Zararın hizmet sırasında çalıştırılanın eylemi sonucunda meydana gelmesi yeterlidir. Ne var ki istihdam edenin sorumluluğu için, istihdam edenle istihdam olunan arasında çalıştırma ve bağımlılık ilişkisinin bulunması, zararın hizmetin ifası sırasında ve hizmetle ilgili olarak oluşması, eylemin hukuka aykırı olması ve eylem ile zarar arasında uygun nedensellik bağının bulunması gerekir. Başka bir anlatımla kazanın işverenin işi görülürken gerçekleşmiş olması sorumluluk için yeterli olmayıp, eylemle zarar arasındaki uygun neden-sonuç bağının işçinin ya da üçüncü kişinin tam kusuru ile kesilmemiş olması da zorunludur.
Somut olayda, davalı ...’in % 100 kusurlu eylemi ile kazanın meydana geldiğinin anlaşılmasına göre, işveren bakımından nedensellik bağının kesildiği giderek yukarıda sözü edilen İçtihadı Birleştirme Kararına dayanılarak asıl işveren durumundaki davalı belediyenin sorumluluğuna gidilemeyeceği, aynı nedenlerle risk nazariyesi gereği sorumlu tutulmasının da mümkün bulunmadığı açıktır.
Davacı temyizine gelince: davacı 27.11.2008 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat istemini artırdığı halde, hüküm kurulurken maddi tazminatın ıslahen artırılan bölümü ile ilgili olarak olumlu yada olumsuz bir karar verilmemesi isabetsiz olduğu gibi hüküm altına alınan tazminatların davalılardan müştereken müteselsilen tahsili yerine davalıdan müştereken müteselsilen tahsili denilmek suretiyle infazda tereddüt yaratır biçimde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle kusur dağılımının bilirkişi aracığıyla belirlendiği halde, hakimin kendisini bilirkişi yerine koyarak, davalı Belediyeye kusur verilmek suretiyle, davalılardan ...’na yönelik maddi ve manevi tazminat istemlerinin husumet yokluğu nedeniyle reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı ile davalılardan ...’nın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı ...’nın sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 03.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.