(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2011/17248 E. , 2012/5102 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ... köyü 104 ada 510 parsel sayılı 1345,66 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, bahçe niteliği ile belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ve ... adlarına tespit edilmiştir. Davacı ... Yönetimi, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, çekişmeli parselin tespitinin iptaline ve 1/2"şer hisse ile ... ve ... adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyizi üzerine Dairenin 01/11/2010 gün ve 2010/9862-13374 sayılı kararı ile “Kadastro davaları, tespit ya da komisyon kararı kim adına ise o kişi ya da kişilere husumet yöneltilerek açılır. Temyize konu davada tespit, ... ve ... adlarına yapıldığı halde, dava sadece ...’a karşı açılmış ve sonuçlandırılmış, ... davaya dahil edilmemiştir. ..."da davaya katılarak husumet yaygınlaştırılmalı ondan sonra işin esasına girilmelidir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; yörede 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesine göre yapılıp, dava tarihinde kesinleşmeyen orman kadastrosu bulunduğundan ve taşınmazın sınırında orman bulunduğundan, taşınmazın orman niteliğinin saptanması için usulüne uygun orman araştırması yapılması ve öncesinin belirlenmesi gerekir. Ayrıca; taşınmazın bulunduğu yer memleket haritası ve amenajman planında ... Yaylası olarak görüldüğü halde Hazinenin de 3402 sayılı Yasanın 26/D maddesi gereğince davaya katılması halinde yayla araştırması yapılması gerektiği düşünülmemiştir. Dava konusu taşınmaz dosyadaki fotoğraflarına ve ziraat bilirkişi raporuna göre kullanılmayan ve tarıma elverişli olmayan bir yer olduğu görülmektedir.
4342 sayılı Mera Yasasının 4/1. maddesi gereğince “Mera, yaylak ve kışlakların kullanma hakkı bir veya birden çok köy veya belediyeye aittir. Bu yerler devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.”
Mahkemece, eski tarihli ve 1980’li yıllara ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların öncesinin orman sayılan yerlerden olduğunun saptanması halinde; ormanlarda sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyeceğinden,
davanın kabulü gerekir. Dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği ve Hazinenin de davaya katılması halinde Hukuk Genel Kurulunun 31.10.2001 gün 2008/8-1836-13 ve 14. Hukuk Dairesinin 17.02.2004 gün 2003/8340-894 ve 09.03.2004 gün 2003/9190-1666 sayılı ve 20. Hukuk Dairesinin 11.02.2002 gün 2002/269-976 sayılı kararlarında belirtilen biçimde öncelikle yayla araştırması yapılmalı, komşu köylerden mahalli bilirkişi ve tanık dinlenilmeli, yayla olmadığının belirlenmesi halinde ise bu kez zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tespit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, murisler yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı yasanın 03.07.2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sora davanın reddine, çekişmeli taşınmazın tesbitdeki niteliğiyle ½ oranında davalı ..., ½ oranında dahili davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 04/04/2012 gününde oybirliği ile karar verildi.