Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/4336 Esas 2022/5015 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/4336
Karar No: 2022/5015
Karar Tarihi: 23.06.2022

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/4336 Esas 2022/5015 Karar Sayılı İlamı

12. Ceza Dairesi         2020/4336 E.  ,  2022/5015 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
    Suç : Taksirle öldürme
    Hüküm : TCK’nın 85/2, 62/1, 53/6. maddeleri uyarınca mahkumiyet


    Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Dosya kapsamında, kaza yeri resmi, krokisi, kaza tespit tutanağı ve bilirkişi raporunun bulunmadığı, sanığın ifadesine göre; idaresindeki otomobil ile saat 14:30 sıralarında, Ordu caddesi üzerinde, arkadaşına ait işyeri önüne aracını, iki araç arasına girecek şekilde geri geri park etmek istediği sırada, aracın arkasında bulunan ve yaya kaldırımdan 11 yaşındaki kızı ile birlikte yolun karşısına geçmek isteyen, anne ve çocuğa çarptığı, aracın park sensörünün ikazı üzerine araçtan indiğinde yerde yatan kadını gördüğü, yaralıları alıp hastaneye götürdüğü, annenin olaydan 6 gün sonra hastanede öldüğü, çocuğun ise basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralandığı olayda; polis memurlarının araç üzerinde yaptığı incelemede bir hasar olmadığının tespit edildiği, mahkemece sanığın kusuru tespit edilmeden hüküm tesis edildiği anlaşılmakla;
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin sanığın kusuru bulunmadığına ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    1-Dosya kapsamında olay günün sanığın yaralıları hastaneye götürmesi nedeni ile kaza tespit tutanağı tutulmadığı, tarafların kusur oranlarının açık bir şekilde belirlenmesini sağlamak amacıyla keşif yapılarak bilirkişi raporu aldırıldıktan sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde kusura ilişkin bir açıklama yapılmadan hüküm tesisi,
    Kabule göre de;
    2-Taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK'nın 61/1. ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekmekte olup, dava konusu olayda sanık bir kişinin ölümü ile bir kişinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralanmasına neden olmakla birlikte maddede öngörülen cezanın alt sınırı nazara alınmak suretiyle, cezada orantılılık ilkesi ile adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, alt sınırdan çok fazla uzaklaşılarak teşdidin derecesinde yanılgıya düşülmek suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini;


    3- CMK'nın ''Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar'' başlıklı 230. maddesinin 1-d bendinde; cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanakların gerekçede gösterilmesi gerektiği düzenlemesine yer verilmiş; yine Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.09.2018 tarihli ve 2015/4-1163 Esas-2018/382 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; hüküm bölümünde CMK'nın 230. ve 232. maddeleri uyarınca cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezası veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına ya da bu hususlara ilişkin taleplerin kabul veya reddine ait dayanakların açıkça gösterilmesi zorunluluğu bulunmakta olup; dosya içeriğine göre adli sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında, sanık müdafii tarafından son celse olan 24/11/2015 tarihli oturumda lehe hükümler talebinde bulunulmasına rağmen tayin edilen hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesinin düzenlendiği 5237 sayılı TCK'nın 50/4. maddesi delaletiyle 50. maddesi hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususu karar yerinde tartışılmadan hüküm kurulması suretiyle CMK'nın 230/1-d maddesine aykırı davranılması,
    Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 23.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Hemen Ara