Esas No: 2022/4982
Karar No: 2022/6350
Karar Tarihi: 12.09.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/4982 Esas 2022/6350 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/4982 E. , 2022/6350 K."İçtihat Metni"
ERZİNCAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak (vekaletin kötüye kullanılmasından kaynaklanan) davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ... ile evlenip yuva kurmak için ... İli, ... İlçesi 45394 ada, 4 parselde kayıtlı bulunan 10 nolu meskeni satın aldığını ve bu evde yaklaşık 3-5,5 yıl davalı ... ile birlikte yaşadığını, ...’ın kendisini kandırıp noterden tarafına ait taşınmazın satışı konusunda vekalet aldığını, uzun yıllar yurt dışında yaşaması nedeni ile vekaletin içeriğini anlayamadığını, 2013 yılı Şubat ayında ayrıldıklarını ve Nisan ayında ...'ya geldiğinde evin boşaltılmış ve kilidinin değiştirilmiş olduğunu gördüğünü, bu şekilde evinin satılmış olduğunu tespit ettiğini, bunun üzerine ... ... Tapu Sicil Müdürlüğü ile yapılan yazışmalar sonunda, taşınmazın davalı ... tarafından Özel Harekat Dairesi Başkanlığı’nda polis memuru olarak görev yapmakta olan diğer davalı arkadaşı ...’e satıldığını ve ...’in de sonradan taşınmazı 3.bir şahsa sattığını tespit ettiklerini, davalı ...’in davalı ... ile birlikte hareket ettiğini ve hileli işleme ortak olduğunu, söz konusu 2010 yılında ...’e satışı yapılan evde ...’ın 2013 yılına kadar oturduğunu, bunun da iki davalının birlikte hareket ederek kendisini kandırdıklarını gösterdiğini beyan ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davaya konu 10 nolu mesken niteliğindeki taşınmazın değerinin tespiti ile bulunacak değerin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 19/02/2018 havale tarihli ıslah dilekçesiyle taleplerini 115.000,00 TL’ye yükselttiklerini beyan ederek, 115.000,00 TL’nin 18/12/2014 dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... davanın reddini dilemiş, diğer davalı ... ise usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.
İlk derece mahkemesince, davalıların beyanlarının kendi arasında çelişkili olduğu, satış bedelinin taraflar arasında teslim edildiğine ilişkin makbuz, senet vs gibi bir belge bulunmadığı, davalı ...'ın satıştan 1 ay sonra satış bedelini davacıya elden teslim ettiğini beyan ettiği ancak davacının satış bedelini aldığına ilişkin kabulünün olmadığı, davalının iddiasının aksine davacının ülkeye girişinin satıştan yaklaşık 1 sene sonra 21.04.2011 tarihinde olduğu, davalılar arasında daha önceye dayanan arkadaşlık ilişkisinin bulunduğu, davalı ...'in lojmanda oturduğu ve taşınmazın kendisi tarafından hiç kullanılmadığı, davalı ...'a kiralandığı ve daha sonrasında 3.kişiye satıldığı değerlendirildiğinde davalıların savunmalarına itibar edilmediği ve davalıların işbirliği içinde hareket ettiği gerekçesiyle davanın kabulü ile, 115.000,00 TL'nin dava tarihi olan 18/12/2014 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş, karara karşı davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, davalıların polis memuru olarak görev yapmakta olup uzun süre boyunca devam eden iş arkadaşlığı bulunduğu konusunda bir ihtilaf bulunmadığı, davalı ...'ın vekaletnameyi aldıktan itibaren henüz 18 gün sonra taşınmazı iş arkadaşına sattığı, davalı ...'ın vekil olarak görevini sadakatle ve özenle yapması ve bu amaçla taşınmazı davacı vekilin menfaatine uygun bir şekilde yüksek bir bedelle satması gerekirken bu yönde bir işlem yapmadığının açıkça anlaşıldığı, diğer davalı ...'in ise bu taşınmazı vekil olan arkadaşından satın almış olup yapacağı en basit bir araştırmayla dahi bu taşınmazı vekaleten satan arkadaşının kötü niyetli olduğunu bilebilecek durumda olduğu gerekçeleriyle, davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, vekaletin kötüye kullanılmasından kaynaklanan alacak davasıdır. Davacının, ... Noterliği'nin 29/04/2010 tarih ve 11590 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde vekaletnamesi ile maliki olduğu ... İli ... İlçesi ... Mahallesinde kain, 45394 ada 4 parselde bulunan betonarme apartman ve arsası nitelikli binanın 3.katında bulunan 10 nolu mesken niteliğindeki bağımsız bölümün üzerine ipotek tesisi ve bağımsız bölümün satışı konusunda davalı ...'ı vekil tayin ettiği, vekilin söz konusu taşınmazı 17/05/2010 tarihinde diğer davalı ...'e satıp devrettiği anlaşılmıştır. Davacı, vekil ...'ın vekalet görevini kötüye kullanarak taşınmazı diğer davalı ...'e sattığını beyan ederek taşınmazın değerinin tespit edilerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece,hükme esas alınan 03/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın satış tarihi olan 17/05/2010 tarihindeki değerinin arsa payı dahil 70.000,00 TL, dava tarihi 18/12/2014 tarihindeki değerinin ise 115.000,00 TL olduğu tespit edilmiş, davacı ıslah dilekçesiyle taşınmazın dava tarihindeki değerinin tahsilini talep etmiştir.
Vekâlet sözleşmesinin en önemli unsurları arasında, vekilin talimata uygun hareket etme borcu, özen borcu ve hesap verme borcu gelmektedir. Vekalet sözleşmesinde vekilin hesap verme borcu vekalet sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte doğup, işin vekil tarafından yürütülmesi sırasında ve sona ermesinde de devam etmektedir. TBK'nın 508. maddesi hükmü gereğince vekil, talep üzerine yaptığı işin hesabını vermeye ve müvekkili nam ve hesabına edindiği her şeyi iade etmeye, iade edinceye kadar da almış olduğu şeyleri saklamaya zorunludur.
Bu ilke ve kurallar altında somut olaya bakıldığında, bedelin vekilin uhdesine girdiği, taşınmazın satış tarihi olan 17/05/2010 tarihindeki değerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile taşınmazın dava tarihindeki bedelinin tahsiline karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 12/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.