Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/5097 Esas 2021/2375 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/5097
Karar No: 2021/2375
Karar Tarihi: 20.12.2021

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/5097 Esas 2021/2375 Karar Sayılı İlamı

6. Hukuk Dairesi         2021/5097 E.  ,  2021/2375 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki asıl davada alacak, birleşen 2011/69 E. sayılı dosyada kayıt kabul, birleşen 2001/1646 E. sayılı dosyada itirazın iptali davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine, birleşen davanın karar verilmesine yer olmadığına yönelik verilen hüküm süresi içinde asıl-karşı ve birleşen davada davalı Müflis İnterroyal .... Yatırım ve İşletmeleri A.Ş. İflas idaresi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -

    Asıl, karşı ve birleşen davalar 06/11/1999 tarihli asıl ve 14/01/2000 tarihli ek sözleşmelerden kaynaklanmış olup, asıl dava bakiye işbedeli alacağının, KDV alacağının ve cezai şart alacağının tahsili istemlerine; karşı dava fazla ödenen işbedelinin iadesi istemine; birleşen 2011/69 esas sayılı dava asıl davada hükmedilen alacağın sıra cetveline kaydedilmesi talebinin iflas müdürlüğünce reddi üzerine alacağın sıra cetveline kayıt ve kabulü istemine; birleşen 2001/1646 esas sayılı dava cezai şart bedelinin tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Asıl davacı-karşı davalı, birleşen 2011/69 esas sayılı davada davacı, birleşen 2001/1646 esas sayılı davada davalı taraf yüklenici; asıl davalı-karşı davacı, birleşen 2011/69 esas sayılı davada davalı, birleşen 2001/1646 esas sayılı davada davacı taraf iş sahibidir.
    Asıl davada davacı yüklenici vekili, davalı şirket ile yaptıkları sözleşme ve ek sözleşme uyarınca davalıya ait taşınmazda bulunan otel binasının anahtar teslim tüm dekorasyon ve tadilat işlerinin üstlenildiğini, sözleşmeye uygun şekilde edimlerin ifa edildiğini, davalının 09.07.2000 tarihli yazısı ile işin bitirilmediğini ve geçici teslime hazır olmadığının bildirildiğini, davalı şirket adına dava dışı leasing şirketi tarafından bir kısım ödemeler yapıldığını, geriye 824.133,00 USD alacaklarının kaldığını, ayrıca alt taşeronlara ödenen KDV’nin maliyete eklenip eklenmeyeceği konusunda tarafların anlaşamaması üzerine bu hususun yargıya bırakıldığını, sözleşme gereği 50.000 USD cezai şart kararlaştırıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000 USD’nin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 14.04.2005 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 952.410 USD"ye yükseltmiştir.
    Asıl davada davalı iş sahibi vekili, davacının işi tamamlamadığını, KDV isteminin haksız ve mükerrer olduğunu, işin tesliminde direnime düşen davacının cezai şart isteyemeyeceğini savunarak asıl davanın reddini istemiş, karşı davasında ise davacı tarafından yapılan iş bedeli tutarına göre fazla ödeme yapıldığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000 USD’nin en yüksek reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen 2001/1646 esas sayılı dosyada davacı iş sahibi vekili, sözleşme gereği davalının gecikmesi sebebiyle 50.000 USD cezai şart ödemesi gerektiğini, başlatılan takibe haksız olarak itiraz ettiğini, borcunu ödediğine veya akdi yerine getirdiğine dair herhangi bir belge ibraz etmediğini, borçlunun itirazının iptaline, sözleşmeye göre 50.000 USD’nin takip tarihinden itibaren dövize uygulanan efektif satış kuru üzerinden en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine ve %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen 2011/69 esas sayılı dosyada davacı yüklenici vekili, davalı şirketin 16.07.2007 tarihinde iflasına karar verildiğini, hükmolunan alacağın sıra cetveline kaydedilmesi için talepte bulunduklarını, ancak taleplerinin reddedildiğini ileri sürerek 1.806.734,77 TL. alacağın kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, taşınmaz Interroyal adına kayıtlı iken finansal kiralama gereği 04.01.1998 tarihinde Tepe Finansal Kiralama A.Ş.‘ne satıldığı, Interroyal tarafından yapımı istenen 8. katın belediyeden izin almadan yapıldığı, binanın projeye aykırı yapıldığı, mimari projenin de onaysız olduğu, sözleşme ile işin bitim tarihi olarak belirlenen 31.12.1999 tarihinin ek sözleşme ile 15.05.2000 tarihine ertelendiği, yüklenici kusuru nedeniyle teslimin gecikmesi halinde bir defaya mahsus 50.000 USD ceza ödeneceği, işverenin erken teslim halinde teslim almaktan imtina etmesi halinde cezanın kendisine de uygulanacağının kabul edildiği, bilirkişi raporu ve ek raporuna göre ödenen toplam hakedişin 5.492,525 USD, yapılan ödemelerin ise 4.545.00 USD ve TEPE‘nin alacağının 947.525 USD olduğu, yapılan işlerden 3. bodrum kat dışında kusurlu bir işin olmadığı, otelin bazı eksiklikler giderilerek ruhsatının alındığı ve 09.04.2001 tarihinde 3 yıldızlı olarak işletmeye açıldığı, halen faaliyette olan ve teslim alınan otel için iş sahibi tarafından yapılan hakediş ödemeleri olan 4.545.000 USD düşülerek, bakiye 947.525 USD’nin dava tarihinden itibaren yabancı para faizi ile birlikte yükleniciye ödenmesi gerektiği, karşı davacı/işsahibinin yaptığı fazladan bir ödeme bulunmadığı anlaşıldığından karşı davanın reddi gerektiği, birleşen 2001/1646 esas sayılı davada, itirazın iptali ve inkar tazminatı talep edilmiş ise de, sözleşmedeki cezai şarta göre “yüklenici kusuru nedeniyle geçici kabule sunum 15.05.2000 tarihini geçerse gecikme nedeniyle ayrıca bir defaya mahsus 50.000 USD ceza işverene ödenecektir” hükmü mevcut olup, gecikmenin yüklenicinin kusurundan kaynaklandığı ispat edilemediği ve işveren yararına ceza ödemesi yapılmasının gerekmediği, takibe itirazın haklı olduğu sonucuna varıldığından birleşen 2001/1646 esas sayılı davanın reddi gerektiği, ikinci bozma gereğince Beyoğlu Belediyesine yazı yazılarak yapılan araştırmada yapının imara aykırılıklarının giderilmesi için herhangi bir başvurunun bulunmadığı, yapının yıkılarak projesine uygun hale getirilmesi kararı alındığı, tarafların 8. katın imara aykırılıklarının giderilmesi için müracaatta bulunacaklarına ilişkin bir beyanda bulunmadığı, davalı iş sahibinin taşınmaz ile ilgili yapı kullanma belgesi aldığı ancak yapı kayıt belgesi ile yapının imara uygun hale gelmeyeceği, birleşen 2011/69 esas sayılı davada dava konusu kayıt kabul talebiyle ilgili olarak asıl davada karar verildiğinden birleşen 2011/69 esas sayılı davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Kararı, asıl-karşı ve birleşen davalar bakımından iflas idaresi vekili temyiz etmiştir.
    1-Asıl dava, alacak davası olarak açılmışken davalının iflasına karar verilmesi sebebiyle kanun gereği kayıt kabul istemine dönüşmüştür. Yabancı para alacaklarının iflas masasına kayıt şekli konusunda İcra ve İflas Kanunu"nda açık bir hüküm yoktur. Sadece İcra ve İflas Kanunu"nun 198. maddesinin 1. fıkrasında, konusu para olmayan alacakların, ona eşit bir kıymete para alacağına çevrileceği öngörülmüştür. Öğretide, konusu yabancı para olan alacakların da anılan yasa hükümlerine göre iflasın açıldığı andaki döviz kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilerek iflas masasına yazdırılacağı kabul edilmiştir (Kuru: B. İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2013, 2. Baskı, Ankara, sf.1244). İcra İflas Kanunu"nun 195. maddesinde iflasın açılması ile müflisin borçlarının muaccel olacağı ve iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ve takip masraflarının ana paraya ilave edilerek masaya kaydedileceği öngörülmüştür. Bu hükmün amacı, iflas tarihinde masanın aktif ve pasiflerinin eşit şekilde ve aynı zamanda belirlenerek müflisin tüm alacaklılarına eşit ödeme yapılmasıdır. Bunu sağlamak için de yabancı para alacakların aynı paraya (Türk Parasına) çevrilmesi gerekir. Çeviri zamanı ise, yabancı para alacakları ve konusu para olmayan alacaklar için iflas kararının verildiği tarih olmalıdır. Diğer taraftan yabancı para alacağının aynen kaydı, alacaklılar arasında eşitliği ön planda tutan İflas Hukukunun bu prensibini de zedelemiş olacaktır. Zira, iflasta imtiyazlı alacaklar İİK"nın 206. maddesinde ilk beş sırada sayılmış olup, yabancı paranın masaya aynen kaydedilmesi halinde, yabancı para alacakları lehine kanunda öngörülmeyen bir imtiyaz yaratılmış olur. Bu durumda ise, aynı sırada bulunan ülke parası alacaklısı ile yabancı para alacaklısı arasında eşitsizlik meydana gelecektir. Bu sonuç ise, her sıradaki alacaklıların eşit hakka sahip olduğunu belirten İİK"nın 207. maddesine aykırılık teşkil eder.
    İİK"nın 195/1. maddesinin "Borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur." hükmü uyarınca iflas tarihine kadar doğan iflas alacağı ve fer"ileri ile takip masrafları konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp, belirlenen tutarın kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerekir. İİK"nın 195. maddesine göre iflas masasına yazılacak alacakların iflas tarihi itibariyle hesaplanıp, belirlenmesi gerekir. İflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacaklar muaccel hale gelir ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masrafları da asıl alacağa eklenerek masaya yazılır. İİK"nın 196/3. maddesi uyarınca asıl alacağa faiz işlemeye devam ederse de, bu ancak tasfiye bakiyesi kalırsa ayrıca ödenir.
    Yukarıda açıklandığı ve Dairemizin istikrarlı içtihatlarında da belirtildiği üzere, iflas davalarının kamu düzenini ilgilendiren davalardan olması ve mahkemece kayıt kabulüne karar verilecek miktarın diğer alacaklıların alacak miktarlarını ve haklarını da etkileyecek olması sebebiyle, davacı yüklenicinin davalı iş sahibi müflis şirketten olan alacağının iflasın açıldığı tarihteki Merkez Bankasının efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası"na çevrilerek, iflas tarihine kadar doğan iflas alacağı ve fer"ileri ile takip masrafları belirtilerek masaya kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde asıl alacağa yabancı para cinsinden hükmederek ve fer’ilerini de açıkça göstermeyerek, asıl alacağın işleyecek faizi ile birlikte denilmek suretiyle (iflas tarihini aşar şekilde) hüküm tesisi doğru olmamıştır.
    Öte yandan kayıt kabul davalarında tahsile değil, alacağın iflas masasına kaydına karar verilmekle yetinilir. Alacağın ödenmesi ancak tasfiye sonunda masa mevcudunun sıra cetveline uygun biçimde dağıtımı aşamasında gerçekleşir ve alacakların tam olarak ödenip ödenmeyeceği ancak bu aşamada anlaşılabilir. Bu sebeple kayıt kabul davalarında maktu karar ve ilam harcı alınması, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, davalı müflis şirket aleyhine nispi oranda karar ve ilam harcına ve davacı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru olmamıştır.
    Yukarıda yazılı gerekçelerle kararın bozulması; istemi tam kabul edildiği için kararı temyiz etmeyen davacı aleyhine sonuç oluşturuyor olmakla birlikte, davacı vekilinin iflas idaresi vekilinin temyiz dilekçesine karşı sunulan temyize cevap dilekçesinde belirtildiği üzere somut olayda, davalı müflis şirketin hileli iflasına dair bir iddia bulunduğu ve bu iddia sebebiyle ceza yargılamasında şirketin genel müdürü ve yetkilisi olan sanık Alpay ECE hakkında yerel mahkemece verilen beraat kararının temyizi neticesinde Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 29.03.2021 tarih, 2020/2250 esas ve 2021/6688 karar sayılı ilamı ile “sanığın üzerine atılı hileli iflas suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı müflis şirketin hukuki statüsünü dolayısıyla eldeki davanın sonucunu etkileyecek nitelikte olan hileli iflas yargılamasının sonucu beklenmek suretiyle sonucuna uygun bir karar verilmesi iflasın kamu düzenine ilişkin olması gözetilerek kararın re’sen bozulması uygun bulunmuştur.
    2-Bozma nedenine göre iflas idaresi vekilinin asıl davaya ilişkin diğer temyiz itirazları ile karşı davaya ve birleşen 2001/1646 esas sayılı davaya ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
    3-İflas idaresi vekilinin birleşen 2011/69 esas sayılı dava bakımından ileri sürdüğü temyiz itirazlarına gelince; asıl davada talep edilen alacağın tahsili talebiyle açılan alacak davası, davalı şirket hakkında verilen iflas kararı ile birlikte kanun gereği kayıt kabul davasına dönüştüğünden, davacı yüklenici tarafından açılan birleşen İstanbul 49. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2011/69 esas sayılı dava dosyası, asıl davaya konu aynı alacakla ilgili İİK’nın 235. maddesi uyarınca açılmış sıra cetveline itiraz (kayıt-kabul) davası olduğundan, söz konusu davanın tarafları ve davadaki talepler asıl dava ile aynı olduğundan bu dava yönünden HMK’nın 114/1-ı maddesine göre "aynı davanın önceden açılmış ve görülmekte olmaması"na ilişkin dava şartı nedeniyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, birleşen dava yönünden “asıl davada karar verildiğinden ve dava konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi hatalı olmuş, kararın birleşen 2011/69 esas sayılı dava bakımından belirtilen sebeple bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) no.lu bentte açıklanan nedenlerle, hükmün RE’SEN BOZULMASINA, (2) no.lu bentte açıklanan nedenlerle, bozma nedenine göre iflas idaresi vekilinin asıl davaya ilişkin diğer temyiz itirazları ile karşı davaya ve birleşen 2001/1646 esas sayılı davaya ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, (3) no.lu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün birleşen 2011/69 esas sayılı dava bakımından iflas idaresi yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
    karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.12.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara