Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/15453 Esas 2012/4533 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/15453
Karar No: 2012/4533

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/15453 Esas 2012/4533 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı Hazine, tapuda kayıtlı olmayan bir taşınmazın tescil edilmesi yolunda açılan davada, mahkemenin davayı kabul ettiği kararı temyiz etmiştir. Davacı, Medeni Yasanın 713. maddesi uyarınca kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmazın adına tescilini istemiştir. Mirasçılar, köy tüzel kişiliği ve Orman Yönetimi de husumet yaygınlaştırılmıştır. Mahkeme, bilirkişi raporuna dayanarak davanın kabulüne karar verse de Yargıtay değerlendirmesi doğru değildir. Çünkü tapuya tescil edilebilmesi için, taşınmazın kesinleşmiş orman kadastrosundan önce 20 yıl boyunca yasal koşullar altında tasarruf edilmesi gerekmektedir. Davaya konu taşınmaz orman olduğundan, genel arazi kadastrosu işlemi sırasında tespit dışı bırakılmıştır. Bu nedenle, taşınmazın orman tahdidi yapılana kadar orman sayılması gerekmektedir. Yargıtay H.G.K.nun kararlarına göre, taşınmazın tahdit sınırları dışında bırakılması halinde tahditin kesinleşme tarihinden dava gününe kadar yirmi senelik zilyetlikle kazanma süresinin gerçekleşmesi gerekmektedir. Ancak, davaya konu taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmamıştır.
(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi         2011/15453 E.  ,  2012/4533 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... köyü Memera mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni Yasanın 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Yargılama sırasında kök muris Mehmet Hanifi Karaca"nın diğer mirasçıları, köy tüzel kişiliği ve Orman Yönetimine husumet yaygınlaştırılmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne ve kadastro bilirkişisi İhsan Yaman tarafından düzenlenen 23.11.1998 havale tarihli krokide (A) işaretli 18529,82 m², (B) işaretli 5894,55 m², (C) işaretli 7319,29 m² ve (D) işaretli 1645,41 m² yüzölçümlü taşınmazların muris Mehmet Hanifi Karaca mirasçıları adına veraseten iştiraken tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Yörede, genel arazi kadastrosu işlemi 31.11.1983 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmemiş olup taşınmaz orman sahası olarak tespit harici bırakılmıştır.
    Mahkemece; bilirkişi raporuna ekli krokide (A), (B), (C) ve (D) işaretli bölümlerin kültür arazisi olduğu ve davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de, incelenen dosya kapsamına, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporuna göre mahkemenin değerlendirmesi yerinde değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 1983 yılında yapılarak kesinleşmiş olup, davaya konu taşınmaz orman niteliğinde olması sebebiyle tapulama harici bırakılmış olduğundan, Medeni Yasanın 713. maddesi ve 3402 sayılı Yasanın 14 ve 17. maddeleri hükümlerine göre tapuya tescil edilebilmesi için, orman kadastro işleminin kesinleştiği tarihten dava gününe kadar 20 yıldan fazla süre ile yasada belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesi gerekir. Dava konusu taşınmazın tespit gününde yürürlükte bulunan yasa hükümlerine göre orman olması sebebiyle tespit dışı bırakılarak orman olduğu belirlendiğine göre, taşınmazın orman olmadığı hususu, ancak yörede yapılıp kesinleşecek orman tahdidi dışında kalması halinde kabul edilebilir. Bu durumda, tahdidin kesinleşmesi tarihi zilyetliğin başlangıcına esas teşkil edecektir. Başka bir anlatımla, yörede yapılacak orman
    kadastrosunun kesinleştiği güne kadar, taşınmaz orman sayılan yerlerden olma özelliğini sürdüreceğinden daha önceki tarihlerdeki zilyetliğe değer verilemeyecektir. Yargıtay H.G.K.nun 24.10.2001 gün, 2001/8 - 464/751 s. kararı ile H.G.K.nun 12.05.2004 tarih 2004/8-242-292 s. kararlarında açıklandığı üzere; genel arazi kadastrosu sırasında paftasında orman sahası olarak belirlenerek tespit dışı bırakılan taşınmazın yörede orman kadastrosu yapılana kadar orman olduğunun kabulü zorunludur. Yapılacak orman kadastro çalışmasında çekişmeli taşınmazın tahdit sınırları dışında bırakılması halinde ise tahdidin kesinleşme tarihinden dava gününe kadar yirmi senelik zilyetlikle kazanma süresinin gerçekleşmesinin gerekeceği hususuna işaret edilmiştir. Davaya konu taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihi itibariyle yapılan orman kadastrosu bulunmadığına göre, davacının çekişmeli taşınmaz üzerinde sürdürdüğü zilyetliğe değer verilemeyeceğinden, zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemez. Açıklanan sebeplerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksine düşünce ile yazılı biçimde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün  BOZULMASINA 26/03/2012 günü oybirliği ile karar verildi.






    Hemen Ara