Esas No: 2011/16063
Karar No: 2012/4261
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/16063 Esas 2012/4261 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2009/13925 - 17107 sayılı bozma kararında; “Mahkemece çekişmeli taşınmazların kesinleşmiş orman kadastro sınırları dışında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Yörede 1939 yılında yapılan orman kadastrosuna ilişkin belgeler ve orman kadastro haritası getirilmemiş, çekişmeli taşınmazlar aplikasyon haritası üzerinde gösterilmekle yetinilmiştir. Bu haliyle karara dayanak alınan bilirkişi raporu, çekişmeli taşınmazların orman sınırları içinde kalıp kalmadığını belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayıp, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece, yörede 1939 yılında yapıldığı anlaşılan orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri 1’den 25’ e kadar orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği getirtilmeli, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu ve fen memurundan oluşturulacak 2 kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava konusu 174 ada 7 sayılı parselin 15/11/2010 tarihli fen bilirkişi rapor ve krokisinde (B) ile işaretli 1864,84 m2, 16 sayılı parselin (B) ile işaretli 258,61 m2, 13 sayılı parselin (B) ile işaretli 870 m2, 2 sayılı parselin (B) ile işaretli 873,89 m2 ve 12 sayılı parselin (B) ile işaretli 1168,84 m2’lik bölümlerinin kadastro tespitlerinin iptali ile 336 ada 21 sayılı orman parseline eklenerek orman niteliğiyle Hazine adına, 7 sayılı parselin (A) ile işaretli 875,80 m2, 16 sayılı parselin (A) ile işaretli 125,87 m2, 13 sayılı parselin (A) ile işaretli 991,73 m2, 2 sayılı parselin (A) ile işaretli 251,17 m2 ve 12 sayılı parselin (A) ile işaretli 246,84 m2’lik bölümlerinin tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davalılardan ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3116 sayılı yasa uyarınca 1939 yılında yapılmıştır. Daha sonra 1744 sayılı Yasa ile değişik 2.madde uygulaması yapılmış 13.4.1979 - 13.4.1980 tarihleri arasında ilan edilerek kesinleşmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazların kısmen tahdit içinde kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına göre yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, karar tarihinden sonra 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi uyarınca; "Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dâhil, yargılama giderine hükmolunmaz" ve 17. maddesi ile eklenen geçici 11. maddesine göre "bu kanunun 36/A maddesi hükmü henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekalet ücreti dahil yargılama giderleri için de uygulanır" hükümleri uyarınca davalı aleyhine vekalet ücreti dahil yargılama giderlerine hükmolunamayacağından, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu nedenle; hükmün yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin bölümlerinin hükümden çıkartılmasına ve bunların yerine; "" 3402 sayılı Yasaya 6099 sayılı Yasa ile eklenen 36/A ve geçici 11. maddelerine göre; davacı ... Yönetiminin yaptığı tüm yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına ve aynı Yasa hükmü gereğince davacı ... Yönetimi yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına"" cümlelerinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle H.Y.U.Y." nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi gereğince temyiz eden davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve yatırdığı peşin temyiz harcının istek halinde iadesine 20/03/2012 günü oybirliği ile karar verildi.