Esas No: 2013/13841
Karar No: 2013/25953
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/13841 Esas 2013/25953 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalıya araç satışı için verilen vekaletnameye istinaden aracı.... 1.Noterliği"nin 10.08.2009 tarihli satış sözleşmesi ile 30.000,00 TL bedelle... isimli şahsa sattığını; ancak satış tutarının ödenmediğini ileri sürerek 30.000,00 TL asıl alacağın 10.08.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, galericilik yapan... isimli şahsın yanında sigortalı olarak çalıştığını, dava dışı ... isimli şahıs ile yapılan pazarlık sonucu aracın 23.000,00 TL satışı konusunda... ile anlaşmaya varıldığını, şirketten alacağına karşılık aracın kendisine verildiğini beyan etmesi üzerine kaparo olarak 250,00 TL nin verildiğini, borcu yoktur kağıdını getirmesi üzerine 10.08.2009 tarihinde aracın satışının noter aracılığı ile yapıldığını, aynı gün 22.750,00 TL" nin satış şerhi de eklenmek üzere ... isimli şahsın İş Bankasında bulunan hesabına havale edildiğini, davacı şirketin satışa konu aracın satışa ilişkin kapalı faturayı alacı..."e gönderdiğini, davacının herhangi bir alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı şirketin, adına kayıtlı aracın satışı hususunda 7.8.2009 tarihli vekaletname ile davalıyı vekil 2013/13841-25953
tayin ettiği, davalının bu yetkiye dayanarak 10.8.2009 tarihinde aracı dava dışı..."e sattığı, satış bedelinin 30.000,00 TL olarak kararlaştırıldığı sabittir.
Davacı ile davalı arasında vekalet ilişkisi olduğunda duraksama yoktur. Gerçekten de vekil, vekaleti iyi bir surette ifa ile yükümlüdür. (B.K. md. 390/2) Eş söyleyişle, müvekkilin kendisine verdiği görevi özen ve sadakatle ifa etmek yükümlülüğü altındadır. Öte yandan, müvekkilin talebi üzerine, yapmış olduğu işin hesabını vermekle, her ne nam ile olursa olsun, almış olduğu şeyi müvekkile tediye etmekle yükümlüdür. (B.K.md. 392/1) Vekilin hesap verme yükümlülüğüne, üçüncü kişilerden aldığı değerler evleviyetle dahildir. Belirtilen yükümlülüklere aykırı davranılması halinde vekilin, müvekkile karşı, onun bu yüzden uğradığı zararı tazmin yükümlülüğünün ortaya çıkacağı da çok açıktır. Bu ilke ve kurallar altında somut olaya bakıldığında davalı satışa konu bedeli davacıya ödediğini ispat etmelidir. Davalı, dosya kapsamındaki delillerle iddiasını ispatlayamamıştır. Öyle olunca mahkemece, varsa davalıya yemin delili hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile davalının vekaleten sattığı malın bedelini davacı müvekkiline veya onun talimatı ile gösterdiği 3. bir şahsa verdiğini ispat etmesi gerekirken, ispat külfeti ters çevrilerek yazılı şekilde davanın reddi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.