Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/16047 Esas 2012/4097 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/16047
Karar No: 2012/4097

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/16047 Esas 2012/4097 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2011/16047 E.  ,  2012/4097 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı gerçek kişi, 25.02.2010 günlü dilekçesiyle ... köyü 278 ve 287 sayılı parsellerin kesinleşmiş 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, hak sahipleri tespit komisyonu tarafından bu taşınmazda hak sahibi olarak belirlendiği, rayiç bedelini ödeyip tapuyu almaya hak kazandığı halde, tapudan devir işleminin yapılmadığı, bu bölümlerin davalı adına olan tapu kaydının iptali ve adına tescili iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece davanın REDDİNE karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 2924 sayılı Yasa hükümlerine göre hak sahipleri belirlenerek rayiç bedeli tahsil edilen ancak, tapuda tescil işlemi yapılmayan taşınmazların tapu kaydının iptal ve tesciline ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde, 1946 tarihli ilk orman kadastrosu ile 1980 yılında yapılıp, 10.04.1981 tarihinde ilan edilerek dava tarihinden önce kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2. madde uygulaması, 2896 sayılı Yasa hükümlerine göre 1985 yılında yapılıp 28.10.1985, 3302 sayılı Yasa hükümlerine göre 1988 yılında yapılıp 23.12.1988 tarihinde ilan edilerek dava tarihinden önce kesinleşen aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu, 2/B madde uygulama çalışmaları vardır.
    ... köyünde 1978 yılında yapılan ve 02.06.1978-03.07.1978 tarihinde ilan edilen genel kadastroda ... köyü 278 ve 287 sayılı parsellerin Hazine adına tespitlerinin kesinleştiği ve bu yerlerin Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu yönünde taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık bu parsellerin bir kısım paylarının 2924 sayılı Yasa hükümlerine göre satılıp satılamayacağı ve satılan bu payların alıcılar adına tescil edilip edilemeyeceğine ilişkindir.
    Yörede 1998 yılında çalışmaya başlayan rayiç bedeli takdir komisyonu tarafından 278 ve 287 parsellerin çalışmalara konu edildiği, 278 parselin 169250 m2 yüzölçümü payda kabul edilerek 1937 payının 2924 sayılı Yasa hükümlerine göre davacı ... Dosuna satıldığı bedelinin 10.03.2000 tarihinde tahsil edildiği belirlenmiş ve 287 parselde İmali Dosunun zilyetliğinde olduğu belirtilen 693 payın davacı ..."ya satılıp satılmadığı anlaşılamamaktaysa da;
    Ağustos 2007 tarih ve 8 sayılı YARGITAY KARARLAR DERGİSİNDE yayınlanan, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 20.12.2006 gün ve 2006/14641-17945 sayılı kararında da açıklandığı gibi, ... köyünde makiye ayırma çalışması yapan komisyon Yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun kurulmadığı gibi, yasa ve yönetmelik hükümlerine de aykırı
    çalıştığından, bu nedenle yaptığı makiye ayırma işlemine değer verilemez. Yasa ve yönetmelik hükümlerine uyulmadan yapılan çalışma sonunda makiye ayrılan yerlerin tevzii işlemleri de yapılmamıştır. Makiye ayrılan yerlerde özel yasaları gereği oluşturulan tapu kayıtları dışındaki kayıtlar ile zilyetliğe değer verilmez. Makiye ayırma işleminin orman sınırları dışına çıkarma değil Orman Yönetiminin bir iç işi, başka deyişle, tespit işlemidir. Bu nedenlerle makiye ayırma işlemi nedeniyle 278 ve 287 sayılı parsellerin Hazinenin özel mülkü olduğu kabul edilmez. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulun 30.04.2010 günlü kararında da 1) 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen ve tapuya tescil edilen orman kadastro (tahdit) sınırları içinde bulunan ve 1996/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile kabul edilen konunun bu içtihadı birleştirmenin kapsamı dışında olduğuna, aynı Yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen, ancak tapuya tescil edilmeyen yerlerde 5653 sayılı Yasa ile değişik 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre maki komisyonlarının yaptığı işlemlerin bir tespit niteliği taşıdığına, teknik ve hukuki anlamda orman kadastro (tahdit) sınırı dışına çıkarma işlemi olmadığının, 27/01/2009 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 5831 sayılı Yasanın 5. maddesi ile 6831 sayılı Orman Yasasına eklenen ek 10. madde hükmünün maki tespit komisyonlarınca 5653 sayılı Yasa uyarınca maki olarak tespit edilen yerlere de uygulanması gerektiğine ve bunun sonucu olarak bu yerlerin tespit tarihinden itibaren imar-ihya ve zilyetlik yoluyla kazanılmasına olanak bulunmadığına karar verilmiştir.
    ... köyünde çalışan Hak Sahipleri Tespit Komisyonu, Rayiç Bedeli Tespit Komisyonu ve Satış Komisyonlarının aslında tapu kaydına göre 278 ve 287 sayılı parsellerin paylar halinde satışına ilişkin kararlarının infaz olanağı yoktur. Şöyle ki; paylı mülkiyette, paydaşların herbiri taşınmazın tamamını payları oranında kullanmak hakkına sahip olduğuna göre, 2924 sayılı Yasa kapsamında olmayan ve satışa konu olmayan bölümünde, 2924 sayılı Yasa hükümlerine göre satış yapılan kişilerce kendilerine satılan pay oranında taşınmaza malik olması söz konusu olacağından, dava bu haliyle kabul edilemez.
    Yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının kesinleşmesi halinde, davacıların ödedikleri satış bedelini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri alma hakları bulunduğu gibi, dava nedeni ve mahkeme gerekçesine göre, 29.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5831 sayılı Yasanın 8. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen Geçici 4. madde hükmüne göre yapılacak kadastroda kullanıcı oldukları belirtilerek Hazine adına tespit ve tescilinin yapılmasından sonra yada mahkemenin bu ret kararının gerekçesi değiştirildiğinden yeniden açılacak bir davada kesin hüküm olmayacağından ... köyü 278 ve 287 sayılı parsellerin satış bedelini geri almayan kişiler yönünden yeni bir davanın konusu olabilecektir.
    Açıklanan hususlar gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davacı gerçek kişinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden gerçek kişiye yükletilmesine 20/03/2012 günü oybirliği ile karar verildi.





    Hemen Ara