Esas No: 2012/3409
Karar No: 2012/3949
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/3409 Esas 2012/3949 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki orman kadastrosuna itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi, ... köyü sınırları içinde 28 numaralı Orman Kadastro Komisyonu tarafından 31 parsel numarası altında tesis edilen taşınmazın yörede 22/02/2008 tarihinde ilan edilen orman kadastrosu sırasında orman alanı dışında bırakıldığı iddiasıyla işlemin iptali ile taşınmazın orman olarak Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın reddine, 28 numaralı Orman Kadastro Komisyonu tarafından 6931 sayılı Yasa kapsamında yapılan orman kadastrosu neticesinde 31 parsel numarası altında tesis edilen 611 ila 614 orman sınır noktaları arasındaki orman tahdit sınırının tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, altı aylık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Yörede 3302 sayılı Yasaya göre 16 numaralı Orman Kadastro Komisyonu ve 2008 yılında yapılan orman kadastrosu 2/B madde uygulamasında çekişmeli taşınmaz 611 ila 614 orman sınır noktaları arasında 31 numaralı orman içi mera poligonu olarak orman kadastro sınırları dışında bırakılmıştır.
Orman Yönetimi 6 aylık askı ilanı süresi içerisinde çekişmeli taşınmazın memleket haritası ve mesçere haritalarında orman sayılan yerlerden olduğu savı ile orman kadastrosunun iptalini istemiştir.
Mahkemece; yapılan keşif sonunda dinlenen uzman orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın 1951 tarihli hava fotoğrafı ve 1953 tarihli memleket haritasında ve yine 1956 tarihli hava fotoğrafı ve 1960 basım tarihli memleket haritasında üzerinde orman bitki örtüsü bulunmayan açıklık alana isabet ettiğini, orman sayılmayan yerlerden olduğunu ve mera olarak tescilinin uygun olacağı düşüncesi üzerine mahkemece davanın reddi ile 31 parsel numarası ile tesis edilen 611 ila 614 noktaları arasındaki orman tahdit sınırının tespit gibi tapuya tesciline karar verilmişse de kurulan hüküm dosyadaki bilgi ve belgeler ile 6831 sayılı Yasanın 17/2. maddesine aykırı düşmektedir. Şöyle ki; 611 ila 614 nolu orman sınır noktaları arasında kalan ve orman kadastro sınırları dışında bırakılan 31 numaralı poligon resmi belgelerde 6831 sayılı Yasanın 17/2. maddesinde belirtilen orman içi açıklığı konumunda olduğu gibi dairece aldırtılan ek raporda 31 numaralı orman içi mera poligonunun yüzölçümünün 6840.03 m2 olduğu saptanmıştır.
Hayatın olağan akışına ve 4342 sayılı Mera Kanunu ölçütlerine göre de orman içinde bulunan 6-7 dönümlük bir alanın hayvan otlatmaya müsait mera konumunda olması hiçbir şekilde olası olmadığı gibi bu yüzölçümündeki bir taşınmazın kadim mera olduğundan da söz edilemez. Bu nedenle,
6831 sayılı Yasanın 17/2. maddesinde açıklanan orman içi açıklık niteliğinde olduğu, gerek 26.05.1958 tarihli Orman Tahdit ve Tescil Talimatnamesinde gerekse 25.06.1970 günlü Resmi Gazetede yayınlanan 31.05.1970 gün ve 531 sıra no"lu Orman Tahdit ve Tescil Yönetmeliğinin 33/3 ve 19.08.1974 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 25.07.1974 tarihli Orman Kadastro Yönetmeliğinin 40/A ve 30.05.1984 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 30/1 ve 02.09.1986 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/1 ve 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26/a maddesinde "... 6831 sayılı Yasanın 17. maddesinde yer alan orman içinde bulunan doğal olarak ağaç ve ağaççık içermeyen, genel olarak otsu bitki veya bazı durumlarda yer yer odunsu bitkiler içeren açıklıkların orman olarak sınırlandırılacağı" öngörülmüştür.
6831 sayılı Yasanın 17. maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez.
6831 sayılı Yasa, madde: 17/1-2
Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşaası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.
Devlet Ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir (17/06/2004 gün ve 5192 sayılı Yasa ile değişik hali).
Yasa metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal el koyma hakkına sahiptir. Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır.
Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 sayılı Yasanın 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca [HANGİ NEDENLE OLURSA OLSUN ORMAN İÇİ AÇIKLIKLARIN KAZANILAMAYACAĞI İLKESİNİ İÇERMEKTEDİR VE AMACI ORMAN BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAKTIR]. Bu tür yerlerin 15.07.2004 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılması gerekir.
Yasa koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar, özel mülke dönüşüp tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Y.H.G.K.’nun 10.12.1997 ve gün 1997/20-830/1034, 10.12.1997 gün 1997/20-808/1039, 08.02.1999 gün 1999/7-22-43, 13.10.1999 gün 1999/8-689-822, 03.04.2002 gün 2002/8-230-261 ve 22.10.2003 gün 2003/20-665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları].
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca; orman içi açıklık ve boşluklar ile orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanlar, yasa gereği orman sayıldığı için, 15.07.2004 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesinin (a) ve (j) bentleri gereğince Devlet Ormanı olarak sınırlandırılması öngörülmüştür. Bu tür yerler zilyetlik yolu ile kazanılamaz ve özel mülk olarak tescil edilemez.
Mahkemece değinilen yönler gözetilerek Orman Yönetiminin davasının kabulü gerekirken, yazılı şekilde davanın reddi yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Ancak, 31 numaralı orman içi mera poligonu hakkında kadastro tutanağı düzenlenmemiştir. Tutanak düzenlenmeyen yerde kadastro mahkemesi tescile karar veremez.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 19/03/2012 günü oybirliği ile karar verildi.