Esas No: 2022/6795
Karar No: 2022/8280
Karar Tarihi: 27.10.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/6795 Esas 2022/8280 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/6795 E. , 2022/8280 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile aralarında 01.06.060 ve 34.07.17228 plaka sayılı vinçlere ilişkin iki adet 29/01/2010 başlangıç tarihli ve altı ay süreli kira sözleşmesi bulunduğunu, kira sözleşmesi, faturalar, cari hesap ilişkisi ve ihtarnameler çerçevesinde takip tarihi itibariyle 334.983 USD asıl alacak ve sözlemede yer alan faiz oranının tahsili için başlattığı takibe davalı kiracının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davalının takibi yönelik itirazının 325.893,36 USD (481.865,92 TL) asıl alacak, 1.315,40 USD (1.944,95 TL) işlemiş faiz olmak üzere toplam 327.208,76 USD (483.810,87) üzerinden iptaline, takip tarihinden itibaren asıl alacağa %36 oranında faiz uygulanmak sureti ile takibin devamına, hüküm altına alınan alacağın takip tarihindeki TL karşılığı olan 483.810,87TL'nin %40'ı oranında inkar tazminatının davalıdan tahsiline dair verilen karar, davalı tarafın temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 16/09/2013 tarihli ve 2013/9547 E. 2013/12426 K. sayılı ilamıyla; "...Takibe yasal süresi içinde itiraz eden davalı, borcu kabul etmediğini bildirmiştir. İtiraz üzerine açılan iş bu itirazın iptali davasında, mahkemenin uyuşmazlığa ilişkin olarak yaptırdığı bilirkişi incelemesinde, serbest muhasebeci mali müşavir bilirkişi 07/07/2011 tarihinde düzenlemiş olduğu raporunda, davacı tarafın ticari defterlerini ve faturalarını tetkik ederek alacak miktarını hesaplamıştır. Davalı ise bilirkişi raporuna itiraz ederek, tüm defter ve belgelerinin şirketin tasfiye davasının görüldüğü Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/223 Esas sayılı dosyasında olup, bu defter ve kayıtların da incelenmesini talep etmiştir. Bilirkişinin yapmış olduğu inceleme, tek yanlı ve sadece davacının defter ve faturalarına dayalıdır.
İcra takibine konu edilen alacağın kaynağı taraflar arasında düzenlenmiş kira sözleşmeleri olup, alacağın bu sözleşmeler çerçevesinde, sözleşme başlangıç tarihlerinden, icra takibi tarihine kadar olan süre için ve icra takibinde dayanılan faturaların davalı şirketin defter ve kayıtlarından da tespit ve kontrolünün yapılarak bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalının yapmış olduğu ödemelerin düşülmesinden sonra belirlenmesi gerekir. " gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece; taraflar arasında araç kiralamadan kaynaklanan bir ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafından düzenlenen tüm faturaların davalı tarafından BA formu ile maliyeye beyan edildiği, bu durumda faturalara konu mal veya hizmetlerin teslim ve ifa edildiğinin kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile takibe yönelik itirazın 325.893,36 USD asıl alacak, 1.315,40 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 327.208,76 USD üzerinden iptali ile devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa %36 oranında faiz uygulanmasına, hüküm altına alınan asıl alacağın takip tarihindeki TL karşılığı olan 481.865,9 TL'nin %40'ı oranında hesaplanan 192.746,36TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2)Taraflar arasında 01.06.060 ve 34.07.17228 plakalı vinçlere ilişkin 29/01/2010 başlangıç tarihli altı ay süreli aylık 12.000 USD bedelli iki ayrı kira sözleşmesi bulunmakta olup, davacı söz konusu sözleşmelere dayanarak başlattığı takipte; 334.983 USD asıl alacak, 93.167,49 USD faiz olmak üzere toplam 428.150,49USD'nin davalıdan tahsilini istemiştir. Takibe konu 04/11/2010 tarihli faturada " 06/12/2008 - 30/06/2009 tarihleri arası 34.07.17228 plakalı vinç kirası, aylık 17.500USD 119.583USD"; 12/06/2010 tarihli faturada, " 01.06.060 ve 34.07.17228 plakalı vinçlere ilişkin 01/04/2010-05/06/2010 vinç çalışma bedeli 52.000USD"; 06/04/2010 tarihli faturada, " 01.06.060 ve 34.07.17228 plakalı vinçlere ilişkin çalışma bedeli 24.000USD"; 08/03/2010 tarihli faturada, " vinç çalışma bedeli 13.000USD"; 30/06/2009 tarihli faturada " aylık vinç çalışma bedeli 20.000USD"; 30/05/2009 tarihli faturada, "aylık vinç çalışma bedeli 20.000USD"; 30/04/2009 tarihli faturada " aylık vinç çalışma bedeli 63.000USD"; 31/03/2009 tarihli faturada "aylık vinç çalışma bedeli 63.000USD" ifadeleri yer almaktadır.
16/09/2013 tarihli ilk hükme esas alınan, 07/07/2011 tarihli bilirkişi raporunda, davacının defterleri incelenerek; yukarıda belirtilen 31/03/2009, 30/04/2009, 30/05/2009, 30/06/2009 tarihli faturaların da yer verildiği hesaplamada, 2009 yılından 2010 yılına devreden bakiyenin bulunmadığı belirtilmiştir.
Mahkemece bozma üzerine dosyaya kazandırılan 13/09/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda da; tarafların 2010 yılına ait yasal defterleri karşılaştırmalı olarak incelenerek asıl alacak miktarının 334.483 USD olduğu belirlenmiş ve bu rapor hükme esas alınmış ise de; tabloda, takibe konu edilen 08/03/2010, 06/04/2010, 12/06/2010, 04/11/2010 tarihli faturalar yanısıra takipte yer almayan ancak defterlerde yer alan faturalar da dahil edilmek suretiyle bu miktarın bulunduğu; oysa ki, 6100 sayılı HMK’nın “taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26/1 maddesinde hâkimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ve talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği düzenlemesi uyarınca, mahkemenin talepten başka bir şeye karar vermesinin mümkün bulunmadığı; ayrıca ek raporda bu defa, davacının 2009 yılı yasal defterlerinde davalı şirketten 8.589,64 USD alacağı olduğunun belirtildiği; kök rapor ve ek raporda yer alan bu çelişki giderilmeden karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece; alanında uzman bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden bozma ilamı kapsamı ve taraf itirazları da gözetilerek, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor aldırılarak, ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.