Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/2386 Esas 2012/4343 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/2386
Karar No: 2012/4343
Karar Tarihi: 23.03.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/2386 Esas 2012/4343 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, tapu kaydında yazan yüzölçümünün doğru olmadığını ve düzeltilmesini talep etmiştir. Mahkeme, taşınmazın hükmen tescil edildiğini ve yüzölçümü miktarının düzeltilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar vermiştir. Ancak temyiz eden davacı, düzeltmenin sulh hukuk mahkemesi kararı ile yapılabileceğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir. Yargıtay da Yönetmelik hükmünün yanlış değerlendirilerek kararın bozulması gerektiğine karar vermiştir.
Kanun Maddeleri:
- 5304 sayılı Kanunun 9. Maddesi
- 3402 sayılı Yasanın 41. Maddesi
- Türk Medeni Kanunu'nun 719. Maddesi
- 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. Maddesi
- Kadastro Sırasında veya Sonrasında Yapılan İşlemlerle Geometrik Durumları Kesinleşmiş Olan Taşınmazlarda Ölçü, Sınırlandırma, Tersimat ve Hesaplamalardan Doğan Hataların Düzeltilmesine İlişkin Yönetmelik'in 15. Maddesi.
(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi         2012/2386 E.  ,  2012/4343 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi


    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13.01.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında yüzölçümü miktarının düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 05.07.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı, 390 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün tapu kaydında 440m2 olarak yazıldığını, çap kapsamına göre taşınmazın yüzölçümünün 560,61 m2 olduğunu ileri sürerek tapu kaydındaki miktarın düzeltilmesini talep etmiştir.
    Davalı, davanın reddini savunmuş, yargılama aşamasında komşu taşınmaz malikleri davaya müdahil olarak katılmış, davanın reddini istemişlerdir.
    Mahkemece, dava konusu taşınmaz hükmen tescil edildiğinden yüzölçümü miktarının düzeltilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
    Dava, çapa bağlı taşınmazda kayıt miktarı ile çap miktarının farklı olduğu iddiasına dayalı tapu kaydında yüzölçümü miktarının düzeltilmesi istemine ilişkindir.
    5304 Sayılı Kanunun 9.maddesi ile değişik 3402 sayılı Yasanın 41. maddesi uyarınca;
    “Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re’sen düzeltilir.
    Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir.
    Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle kesinleşmiş olan taşınmazlarda, değişiklik işlemleri sırasında ortaya çıkan yüzölçümü farklılıklarından, kadastronun dayandığı teknik kurallarda belirtilen hata sınırları içinde kalanların re’sen düzeltilmesine Kadastro Müdürlükleri yetkilidir” şeklinde düzenlenmiştir.
    Harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Türk Medeni Kanununun 719. ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddeleri uyarınca harita ve krokisi kapsamı ile değer verilir. Harita ve krokiden diğer bir ifade ile mülkiyet hakkının kapsamından maksat sınır çizgileri değil haritanın gerçek ölçü değerleridir. 41. madde ile mülkiyet hakkının yatay kapsamının belirlenmesi ve taşınmazı komşu taşınmazlardan ayıran, ferdileştirilmesini sağlayan harita ve planlarda yapılan ölçü, sınırlandırma, tersimat veya hesaplama hatalarının düzeltilmesi amaçlanmıştır. Yapılacak düzeltme ile mülkiyet aktarımına neden olunmamaktadır. Kuşkusuz, mülkiyet aktarımına neden olan hatalar için çözüm açılacak tapu iptali ve tescil davasıdır.
    Kadastro müdürlüğünün re’sen veya ilgililerin başvurusu üzerine yapacağı açıklanan düzeltme işlemlerini ilgililere tebliğinden sonra, ilgililerin sulh hukuk mahkemesine 30 gün içinde açacakları davada, düzeltme işlemi yararına olan kişi ya da kişiler hasım gösterilerek işlemin iptali istenebilir. Düzeltme işleminin kadastro müdürlüğünce re’sen yapıldığı durumlarda müdürlüğe karşı da dava yöneltilmelidir.
    Somut olayda; Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/206 sayılı dava sırasında davacıya ait taşınmazın çap kapsamının 560,61 m2 olduğunun saptanması üzerine davacı ... kaydındaki yüzölçümü miktarının düzeltilmesi için eldeki davayı açmıştır. Yargılama aşamasında yukarıda açıklanan 41.madde uyarınca işlem yapılmak üzere davacı tarafından kadastro müdürlüğüne başvurulmuş, ancak kadastro müdürlüğü taşınmazın hükmen tescil edilmesi nedeniyle düzeltmenin ancak mahkeme kararı ile yapılabileceğini bildirmiştir.
    Gerçekten, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41.maddesi gereğince düzeltme işlemi yapılırken Kadastro Sırasında veya Sonrasında Yapılan İşlemlerle Geometrik Durumları Kesinleşmiş Olan Taşınmazlarda Ölçü, Sınırlandırma, Tersimat ve Hesaplamalardan Doğan Hataların Düzeltilmesine İlişkin Yönetmelik hükümlerinin esas alınması gerekmektedir. Kadastro müdürlüğü yönetmelik hükümlerine göre düzeltme işlemi yapmaktadır. Yönetmeliğin 15.maddesi hükmüne göre de;
    "Orman, mera, kamu taşınmazları, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki genişletmeye elverişli yerlere sınırı olan taşınmazlar ile kadastrosu ya da kadastro sonrası sınırları hükmen belirlenerek kesinleşmiş olan parsellerdeki sınırlandırma hatası düzeltilemez.
    Mahkeme hükmü kapsamı dışında kalan hatalar bu Yönetmelik hükümlerince ve ilgili mevzuatına göre düzeltilir."
    Dava konusu taşınmaz da ... Kadastro Mahkemesinin 1985/3 - 1988/272 sayılı kararı ile hükmen tescil edilmiştir. Bu durumda kadastro mahkemesi kararının Yönetmeliğin 15.maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, diğer bir anlatımla kadastrosu ya da kadastro sonrası sınırları hükmen belirlenmiş taşınmazlardan ne anlamak gerektiği üzerinde durulmalıdır.
    Taşınmazların kadastro tespitlerinde hükmen belirlenmiş haritalarının esas alınması ya da kadastro tespitine itiraz üzerine kadastro elemanlarının belirlediği sınırların kadastro mahkemesi kararı ya da 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde sulh-asliye hukuk mahkemeleri kararı ile değiştirilmesi halinde taşınmazın sınırlarının hükmen belirlendiğinin kabulü gerekir. Diğer bir anlatımla, taşınmazın yatay sınırlarının (geometrisinin) hükmen belirlenmesi halinde anılan Yönetmeliğin 15.maddesindeki hükmün uygulanması olanağı vardır. Eldeki davada dava konusu taşınmazın geometrik şekli tapulama sırasında kadastro elemanlarınca saptanmış, kadastro tespitine taşınmazın sınırları nedeniyle değil, mülkiyet hanesinin doldurulmasından kaynaklanan nedenlerle itiraz edilmiş, itirazın reddi üzerine kadastro elemanlarının tespiti gibi tescil hükmü kurulmuştur. Görülüyor ki, Yönetmeliğin 15.maddesi anlamında 41.maddeye göre düzeltme yapılmasını engelleyecek hükmen tescil söz konusu değildir. Mahkemece Yönetmelik hükmü yanlış değerlendirilerek işin esasına girilmeden davanın reddi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 23.03.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.





    Hemen Ara