Esas No: 2012/566
Karar No: 2012/4342
Karar Tarihi: 23.03.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/566 Esas 2012/4342 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 08.07.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında yüzölçümü miktarının düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 06.10.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, 302 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında yüzölçüm miktarının 44.000 m2 olarak yazıldığını, taşınmazın çap kapsamında 105.940,57 m2 olduğunu, kadastro müdürlüğünün düzeltmenin mahkeme tarafından yapılabileceği gerekçesiyle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41.maddesine göre düzeltme işlemini yapmadığını ileri sürerek taşınmazın yüzölçümünün çap kapsamına göre düzeltilmesini talep etmişlerdir.
Davalı, davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar temyiz etmiştir.
Dava, taşınmazın kesinleşen çap kaydına göre yüzölçüm miktarının düzeltilmesi istemine ilişkindir.
3402 sayılı Kanununun 41. maddesinde 5304 Sayılı Kanunun 9.maddesi ile yapılan değişiklikten sonra anılan madde;
“Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re’sen düzeltilir.
Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda
sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir.
Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle kesinleşmiş olan taşınmazlarda, değişiklik işlemleri sırasında ortaya çıkan yüzölçümü farklılıklarından, kadastronun dayandığı teknik kurallarda belirtilen hata sınırları içinde kalanların re’sen düzeltilmesine Kadastro Müdürlükleri yetkilidir” şeklinde düzenlenmiştir.
Harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Türk Medeni Kanununun 719. ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddeleri uyarınca harita ve krokisi kapsamı ile değer verilir. Harita ve krokiden diğer bir ifade ile mülkiyet hakkının kapsamından maksat sınır çizgileri değil haritanın gerçek ölçü değerleridir. 41. madde ile mülkiyet hakkının yatay kapsamının belirlenmesi ve taşınmazı komşu taşınmazlardan ayıran, ferdileştirilmesini sağlayan harita ve planlarda yapılan ölçü, sınırlandırma, tersimat veya hesaplama hatalarının düzeltilmesi amaçlanmıştır. Yapılacak düzeltme ile mülkiyet aktarımına neden olunmamaktadır. Kuşkusuz, mülkiyet aktarımına neden olan hatalar için çözüm açılacak tapu iptali ve tescil davasıdır.
Kadastro müdürlüğü anılan 41.maddeye göre düzeltme yaparken Kadastro Sırasında veya Sonrasında Yapılan İşlemlerle Geometrik Durumları Kesinleşmiş Olan Taşınmazlarda Ölçü, Sınırlandırma, Tersimat ve Hesaplamalardan Doğan Hataların Düzeltilmesine İlişkin Yönetmelik hükümlerini gözetmek zorundadır.
Somut olayda; davacılardan ... taşınmazın tapuda yazılı yüzölçümü ile çap miktarının farklı olduğu gerekçesiyle kadastro müdürlüğüne 3402 sayılı Yasanın 41.maddesi uyarınca düzeltme yapılması için başvuruda bulunmuştur. Kadastro müdürlüğü Yönetmeliğin 9.maddesine göre işlem yapmıştır. Yönetmeliğin 9.maddesi;
"Tapu kaydı miktarına göre veya iktisap tarihindeki zilyetlik esaslarınca miktar üzerinden edinilerek sınırlandırılmış taşınmazlarda tescilli duruma göre yüzölçüm hataları ve miktar fazlalıkları tespit edilmesi halinde, beyanlar hanesinde belirtme yapılır ve hükmen çözüm yoluna gidebilecekleri hususunda ilgili taşınmaz maliki ve maliye kuruluşuna duyuruda bulunulur." şeklindedir. Kadastro müdürlüğünün düzeltmenin mahkeme kararı ile yapılabileceğini bildiren yazısı üzerine eldeki dava açılmıştır. Kadastro müdürlüğü dava konusu taşınmazla ilgili yapılan işlemi Hazineye de bildirmiş, Hazine tarafından fazlalığın Hazine adına tescili istemi mahkemece reddedilmiş, karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir.
Bu durumda mahkemece Yönetmeliğin ilgili hükmü de gözetilerek taşınmaz başında keşif yapılarak davacının iddiasının araştırılması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yukarıda açıklanan hususlar gözardı edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 23.03.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.