Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/3546 Esas 2012/4336 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/3546
Karar No: 2012/4336
Karar Tarihi: 23.03.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/3546 Esas 2012/4336 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi         2012/3546 E.  ,  2012/4336 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 22.11.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydındaki miktar fazlası belirtmesinin bedeli karşılığı terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, imar uygulamasıyla imar parseline dönüşen 6106 ada 13 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde yer alan “Hazine fazlalığı vardır" belirtmesinin bedeli karşılığı kaldırılması istemiyle açılmıştır.
    Davalı Hazine, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davacılar adına kayıtlı 13 parselde 229/683 arsa paylı C Blok 1 numaralı bağımsız bölüm kaydındaki Hazine fazlalığı bedeli bilirkişi aracılığı ile hesaplattırılmış ve bu bedel depo ettirildikten sonra belirtmenin terkinine karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı Hazine temyiz etmiştir.
    Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden davacının, 4706 sayılı Kanunun 4.maddesinin (g) bendine dayanarak miktar fazlasının bedeli karşılığı terkini için davalı idareye başvurduğu, davalı idarenin belirtmenin terkini için saptanan 104.000,00 TL bedelin ödenmesini istediği, bedeli yüksek bulan davacıların eldeki bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
    Dava konusu taşınmazın geldisi olan 23 ada 11, 12, 22 ve 89 parsel sayılı taşınmazlar kaydında Hazine fazlalığının bulunduğuna dair belirtme yer almaktadır. İmar uygulaması sonucu bu taşınmazların sayfaları kapatılmış, belirtmede imar parsellerine taşınmıştır.
    Taşınmazın kadastro işlemine tabi tutulduğu tarihten itibaren 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü süre geçirildiğinden, davacının 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20/d maddesinden yararlanarak miktar fazlasının adına tescilini isteme olanağı kalmamıştır. Değişik bir ifadeyle, taşınmazın tapu kaydındaki miktar fazlası şerhi davalı Hazine yönünden bir bakıma mülkiyet hakkına dönüşmüştür. Kısaca, davalı Hazine dava konusu taşınmazda kadastro parsellerinden gelen Hazine fazlalığı miktarı kadar taşınmazda maliktir.
    Bu aşamada, davacının 4916 sayılı Kanunla değişik 4706 sayılı Kanuna dayanarak yaptığı başvurudan sonra mahkeme hükmüyle bedelin tespitini, dolayısı ile mahkemenin tarafların iradesi yerine geçerek saptayacağı bedel karşılığı mevcut belirtmenin terkinini talep edip edemeyeceğinin incelenmesi gerekmektedir.
    Gerçekten, 4706 sayılı Kanunun 4/g maddesinde “tapu kayıtlarında tapu fazlalıklarının Hazineye ait olduklarına ilişkin şerh bulunan taşınmazdaki fazlalıklar tapu malikine veya mirasçılarına … rayiç bedel üzerinden doğrudan satılabilir” hükmü bulunmaktadır. Görülüyor ki, kanun koyucu miktar fazlalıklarının tapu maliki veya mirasçılarına doğrudan rayiç bedel üzerinden satılacağını değil, satılabileceği kuralını getirmiştir. Tapu kayıtlarındaki Hazinenin hakkı belirtmeden kaynaklanmış olmakla birlikte, yukarıda açıklandığı üzere yapılacak satış işleminin bir taşınmaz satım akti olduğu da kuşkusuzdur. Borçlar Kanununun kabul ettiği “irade serbestisi” kuralına göre ve Borçlar Kanununun 1.maddesi hükmü gereğince bir akit tarafların karşılıklı ve birbirine uygun surette rıza beyan etmeleri sonucu kurulur.
    Rızai akitlerden olan taşınmaz satış aktine ilişkin Borçlar Kanununun 182.maddesinde yapılan tanıma göre de “satım bir akittir ki, onunla satıcı satılan malı alıcının iltizam ettiği semen mukabilinde alıcıya teslim ve mülkiyeti ona nakleylemek borcunu tahammül eder.” Satım aktinin kurulmasında bütün sözleşmelerde aranan karşılıklı ve birbirine uygun rıza beyanının dışında satım konusunun "bedeli" de sözleşmenin vazgeçilmez unsurları arasında olduğu çok açıktır. Başka bir anlatımla taşınmaz malın satımı malın parayla değiştirilmesini hedef tutan rızai akitlerdendir. Kuşkusuz, taşınmaz satım aktinin tarafları,taşınmaz satış bedelini serbestçe tayin edebilir. Hal böyle olunca mahkemenin bilirkişi raporundan yararlanarak tarafların iradesi yerine geçecek şekilde satım aktinin vazgeçilmez unsuru olan bedeli tayin etmeye ve tarafları satım akti yapmaya zorlama yetkisi yoktur.
    Yapılan bu saptamalar ile özellikle 4706 sayılı Kanunun 4916 sayılı Kanunla değişik 4/g maddesi hükmünün Hazineye satım konusunda takdir yetkisi tanıdığı göz ardı edilerek, istemin reddi yerine bilirkişi raporunda belirlenen bedeli taraf iradesi imiş gibi kabul edilerek, dava yazılı olduğu şekilde hükme bağlandığından karar bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.03.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.











    Hemen Ara