Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/2821 Esas 2012/4030 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/2821
Karar No: 2012/4030
Karar Tarihi: 19.03.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/2821 Esas 2012/4030 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi         2012/2821 E.  ,  2012/4030 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 14.09.2007 gününde verilen dilekçe ile sözleşmenin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.06.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı, ... 01.07.1999 başlangıç tarihli kira sözleşmesiyle 01.07.2015 tarihine kadar unvan değişikliği ile ticaret ünvanı ...A.Ş. olan ... A.Ş.’ye kiralandığını, davalı şirketten sözleşmenin bir örneğinin istendiğini, ancak verilmediğini, dava dışı Milli Eğitim Müdürlüğünden 07.08.2003 tarihli ayrı bir sözleşmenin sağlandığını, bu sözleşmede kira parası olarak 250,00 TL’nin kararlaştırıldığını, 250,00 TL kira parasının hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceğini, davalının 01.07.1999 başlangıç tarihli sözleşme yerine sonradan imzalanan 07.08.2003 tarihli sözleşmenin geçerli olduğunu ileri sürerek 01.07.1999 başlangıç tarihli sözleşme üzerinde muaraza çıkardığını, bu nedenlerle kiranın 01.07.1999 başlangıç tarihli sözleşme hükümlerine göre geçerli olduğunun tespitine, mümkün olmazsa hata, hile ve gabin sebepleriyle 07.08.2003 tarihli sözleşmenin feshine ve taşınmazdan davalının tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, 07.08.2003 tarihli sözleşmenin geçerli olduğunu, kiralananın kira parasını sadece 250,00 TL’den ibaret olmadığını, davacının her sene değişen oranlarda ücretsiz öğrenci okutarak da gelir sağladığını, okutulan öğrencilerin eğitim giderleri, yemek ve servis giderlerinin kendileri tarafından karşılandığını, açılan davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, dava kabul edilmiş, taraflar arasındaki sözleşmenin 01.07.1999 başlangıç tarihli sözleşme olduğunun tespitine ve bu sözleşmenin geçerli olduğunun muarazanın da bu şekilde giderilmesine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı ve davalı şirket temyiz etmiştir.
    1-Dava, 14.09.2007 tarihinde açılmış bulunmaktadır. Gerçekten, dosyada yer alan bilgi ve belgelerden; taraflar arasında değişik tarihlerde imzalanmış birden çok kira sözleşmesi bulunmaktadır. İlk sözleşmenin başlangıç tarihi 01.07.1999’dur. Yanlar arasındaki uyuşmazlık, 07.08.2003 tarihli sözleşmenin hata, hile, gabin sebeplerine dayalı olarak yapılmış olmasından kaynaklanmıştır. Mahkemece de, 07.08.2003 tarihli sonradan düzenlenen sözleşmenin gabin sebebiyle geçersizliğine karar verilmiştir.
    Hukuk dilinde farklı tanımlansa da gabin sözcük olarak “aldatmak” anlamındadır. Belirtmek gerekir ki, kural olarak taraflar sözleşmenin konusu ve koşullarını tayinde serbesttir. Ne var ki, bazı durumlarda taraflardan biri diğerinin içinde bulunduğu zor durumdan (müzayaka halinden), işin hafife alışından (hiffetinden) ya da toyluğundan (tecrübesizliğinden) yaralanarak onu adeta sömürebilir. İşte kanun hem dürüstlük kurallarına ve hem de ahlaka aykırı sonuçlar meydana getirecek olan bu gibi durumlarda sözleşme serbestisine bir sınırlama koymuştur. Gabine dayalı iddialarda iradeyi sakatlayan nedenler yoktur. Sınırlama aktin konusunu tayindeki serbestiye getirilmiştir. Kısaca bir tanımlama yapmak gerekirse gabin, taraflardan birinin borçlandığı edimin diğerinin ediminden açık bir şekilde fazla veya az olması durumudur.
    Gabin sebebiyle aktin konusu tayindeki serbestiye getirilen sınırlamanın kabul edilebilmesi için, aşağıda belirtilecek üç unsurun aynı anda bulunması gerekir.
    1-Objektif unsur (ivazlar arasındaki açık ve aşırı oransızlık, tarafların edimleri arasındaki aşırı dengesizliği ifade eder. Aşırı dengesizliğin var olup olmadığı her olayın özelliğine göre tayin edilebilir.)
    2-Sübjektif unsur (zarar görenin müzayaka, hiffet veya tecrübesizlik içinde olması. Müzayaka hali, kelime olarak “darda kalmayı” anlatır. Daha çok ekonomik bir kavram olmakla beraber, kişiden kişiye değişen bir kavramdır. Hiffet (işi hafife alma) bir kişinin yaptığı işlemin muhtemel sonuçlarını düşünememesi. Belli bir konudaki eksikliğinden zarar görmesini ifade eder. Böyle bir durumda olan kişi, genele göre aldatılmaya daha elverişlidir. Karşı tarafın hilesi olmasa da bu durumda olan kişi zararına bir sözleşme yapmış kabul edilir. Tecrübesizlik ile de yapılan sözleşmeden yeterli deney yoksunluğu nedeniyle zarar görme anlatılmaktadır.)
    3-Gabinde önemli bir unsur da sözleşmede zarar görenin özel durumunu bilerek ve bu durumdan yararlanmak kastı ile (sömürme) sözleşmenin yapılmış olmasıdır.
    Mahkemece, tüm bu unsurlar üzerinde durup tartışılmamış, sadece ivazlar arasında açık ve aşırı bir oransızlık tartışma konusu yapılarak gabinin varlığı kabul edilmiştir.
    Kaldı ki, gabinin hükümleri Borçlar Kanununun 21.maddesinde gösterilmiş bulunmaktadır. Anılan bu hükme göre “mutazarrır bir sene zarfında akti feshettiğini beyan ederek verdiği şeyi geri alabilir”. Demek oluyor ki, gabinden zarar gören dilerse sözleşme tarihinden itibaren bir yıl içinde beyanda bulunarak sözleşmenin kendisini bağlamadığını ifade edebilir ve sebepsiz zenginleşme nedeniyle de verdiklerini geri isteyebilir. Bu hak, yasanın öngördüğü sürede kullanılmadığı sürece de sözleşme her iki taraf için hükümlerini sürdürür.
    Gabine ilişkin bu genel açıklamalardan ve Borçlar Kanununun 21.maddesi hükmünün öngördüğü kuralı belirttikten sonra, somut olaya gelince;
    Üzerinde çekişme yaratılan sözleşmenin tarihi 07.08.2003’dür. Eldeki dava ise 14.09.2007 tarihinde açılmıştır. Başka bir anlatımla, davacı ne bir yıllık süre içerisinde ihtarname göndererek sözleşmenin kendisini bağlamayacağını davalı yana bildirmiş, ne de eldeki davayı bir yıllık süre içerisinde açmıştır. Dolayısıyla, davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır.
    Yapılan bu saptamaya göre davanın gösterilen nedenlerle reddi yerine, belirtilen yasa kuralları bir yana bırakılarak istemin yazılı olduğu şekilde hüküm altına alınması doğru olmadığından, karar bozulmalıdır.
    2-Yukarıdaki bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesi gerekmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1).bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2).bentte uyarınca davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, peşin harcın istek halinde yatıran davalı tarafa iadesine, 19.03.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.






    Hemen Ara