Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/2285 Esas 2012/2883 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/2285
Karar No: 2012/2883
Karar Tarihi: 29.02.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/2285 Esas 2012/2883 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2012/2285 E.  ,  2012/2883 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 19.02.2010 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.05.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... ve ... ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesine dayanılarak açılmış geçit irtifak hakkı kurulması istemine ilişkindir.
    Davalılardan, 29 parsel maliki davayı kabul etmiş diğer davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece dava kabul edilmiş, 38 ve 39 parsel lehine, 4, 27, 28 nolu parsellerden geçit irtifak hakkı kurulmuştur.
    Hükmü, davalılardan ... ve ... temyiz etmiştir.
    Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
    Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
    Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
    Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
    Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
    Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
    Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu siciline kaydı da gereklidir.
    Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
    Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince, Davacı 38 ve 39 parselleri için geçit ihtiyacı içinde olduğu kesindir.
    Mahkemece 24.06.2010 tarihli rapor hükme esas alınmış ancak geçit kurulan 4 nolu parselin malikleri davada taraf olmamıştır.
    Hüküm sonucunda 29 parselden geçit kurulmadığı halde geçit bedeli verilmesi, geçit kurulan 28 nolu parselin maliklerinden ..."ye geçit bedelinin ödenmemeside doğru olmamıştır.
    Mahkemece yapılması gereken iş üzerinden geçit kurulan 86 ada 4 parselin malikleri hakkında usulünce dava açılması için ilgilisine süre verilmesi ve bu dava ile birleştirilmesi geçit irtifakı parsel lehine kurulması gerektiğinden kesintisizlik ilkesi gereği, 38 parselden 39 parsel lehine akdi irtifak kurulması gerektiğide gözetilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
    Bütün bu yönler gözardı edilerek hüküm kurulması doğru olmamış, bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 29.02.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.










    Hemen Ara