Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/141 Esas 2012/2357 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/141
Karar No: 2012/2357
Karar Tarihi: 21.02.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/141 Esas 2012/2357 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi         2012/141 E.  ,  2012/2357 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ


    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.10.2009 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptali, birleşen dava ile alacağın tahsili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; itirazın iptali isteminin kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen 30.11.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı/birleşen davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemleriyle açılmıştır.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Birleşen davada ise davalı iş sahibi, davacı ile taşıyıcı rulmanlara delik açma işi konusunda ilişkileri olduğunu, davacının yaptığı işlemden sonra rulmanları ihraç ettiğini, ...’ya ihraç edilen 70 parça üründe ayıp ortaya çıktığını, ... şirketinin ayıplı işler sebebiyle kendisine 4.380 dolarlık 06.05.2009 tarihli reklamasyon faturası gönderdiğini, durumu 22.06.2009 tarihli fatura ile davacı ve davalıya yansıttığını, ayıplı işlerden dolayı 5.684,00 TL alacağı kaldı ise de bunun şimdilik 2.000,00 TL’sini davacı ve davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece asıl dava kabul edilmiş, zamanaşımı gerçekleştiğinden söz edilerek birleşen dava reddedilmiştir.
    Hükmü, davalı ve birleşen davanın davacısı şirket temyiz etmiştir.
    1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı ve birleşen davanın davacısının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
    2-Asıl dava kabul edilerek, iş sahibi davalı ve davacının icra takibine itirazının haksız olduğundan bahisle %40 oranında kötüniyet tazminatının da davalı ve davacıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Taraflar arasında, asıl davanın davacısı şirketin delik açtığı rulmanların bazılarında açılan deliklerin ayıplı olup olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Bu uyuşmazlığın giderilmesi mahkeme içinde özellikle bilirkişi oy ve görüşüne başvurularak mümkün olacağından, davalı ve davacı icra takibine itirazında haksız değildir. Bu nedenle davalı ve davacının İcra ve İflas Kanununun 67.maddesine dayanılarak haksızlığından sözetmek suretiyle tazminatla sorumlu tutulması doğru olmamıştır.
    3-Birleştirilen dava zamanaşımının gerçekleşmesi sebebiyle reddedilmiştir. Bir tanımlama yapmak gerekirse zamanaşımı, kanunda belirtilmiş olan süresi içinde talep ve dava edilmemiş olan alacakların özüne dokunmamakla beraber “dava edilebilme vasfını kaybetmesi” sonucunu doğuran bir süre geçimidir. Hak düşürücü süreden farklı olarak, zamanaşımında borç sona ermemekte ve fakat dava edilebilme olanağı kalmamaktadır. Diğer taraftan, hak düşürücü sürenin varlığını hakimin kendiliğinden (re’sen) gözetmesi gerekirken, zamanaşımının varlığı def’i olarak ileri sürülürse dikkate alınabilir (BK m.140). Dolayısıyla, zamanaşımı borçluya sadece bir def’i hakkı verir. Buna da zamanaşımı def’i denilmektedir.
    Yüklenicinin kasıt veya ağır kusuru ile akti hiç ve gereği gibi yerine getirmemiş, bilhassa ayıplı malzeme kullanmış veya ayıplı bir iş meydana getirmiş olması sebebiyle açılacak davalar hariç olmak üzere, eser sözleşmesinden doğan bütün davalar beş yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Başka bir anlatımla, BK m.126/4 dayanılarak açılacak davalar on, bunun dışındaki davalar ise beş yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Değişik bir ifadeyle de BK m.126/4 uyarınca eser ayıplı malzeme kullanılarak meydana getirilmiş ise veya ayıplı bir iş meydana çıkmışsa uygulanacak zamanaşımı on yıldır. Taraflar arasındaki akti ilişki 2007-2009 dönemini kapsadığından, birleşen davanın açıldığı 26.01.2010 tarihi itibariyle ne beş yıllık ne de on yıllık zamanaşımı süresi dolmuş değildir. Mahkemenin uyguladığı Türk Ticaret Kanununun 25/4.maddesinde bahsi geçen zamanaşımı, ticari satımlarda uygulanacak zamanaşımı süresidir.
    Yapılan bu saptamaya göre, iş sahibi tarafından açılan karşı davanın da incelenerek esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken, birleşen davanın zamanaşımından bahisle reddi doğru olmamıştır.
    Karar, bu nedenle de bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda (1).bentte açıklanan nedenlerle davalı ve davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, hükmün (2) ve (3).bentte yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 21.02.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


















    Hemen Ara