Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/250 Esas 2015/409 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2014/250
Karar No: 2015/409

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/250 Esas 2015/409 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2014/250 E.  ,  2015/409 K.
  • HIRSIZLIK
  • MÜKERRİRLER HAKKINDA CEZANIN İNFAZI
  • TEMYİZİN MÜMKÜN OLUP OLMADIĞI
  • ADLİ PARA CEZASI YANINDA GÜVENLİK TEDBİRİNE HÜKMOLUNMASI
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 141
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 168
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 62
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 50
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 52
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 58
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 53
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 54
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 55
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 56
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 57
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 59
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 60
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 2
  • CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) (1412) Madde 305
  • CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) (1412) Madde 317
  • CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN (5320) Madde 8
  • CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 223
  • CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 272

"İçtihat Metni"

Hırsızlık suçundan sanığın 5237 sayılı TCK"nun 141/1, 168/1, 62/1, 50/1-a, 52/2, 58/6. maddeleri uyarınca üç ay on gün hapis cezasından çevrilen 2.000 Lira adli para cezasıyla mahkûmiyetine, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin, Samsun 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 25.12.2008 gün ve 647-778 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 05.03.2014 gün ve 18489-3735 sayı ile;
"Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK"nun 50/5. maddesinde öngörülen düzenlemeye, hükmolunan cezanın türü ve miktarına göre, 1412 sayılı CMUK"nın 5219 sayılı Yasa ile değişik 305. maddesi gereğince hükmün temyizi olanaklı bulunmadığından, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddesi uyarınca sanık savunmanının temyiz isteminin reddine" karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 27.03.2014 gün ve 82224 sayı ile;
"5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8. maddesinin 1. fıkrası gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"nun 305. maddesinde ceza mahkemelerinden verilen hükümlerin temyiz yasa yoluna tabi olduğu belirtilmiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 223. maddesinde beraat, ceza verilmesine yer olmadığına, mahkumiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi ile adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı hüküm olarak sayılmışlardır.
Hüküm olarak kabul edilen güvenlik tedbirleri 5237 sayılı TCK"nun ikinci bölümünde 53 ila 60. maddeleri arasında düzenleme altına alınmışlardır. Buna göre; belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma (madde 53), eşya müsaderesi (madde 54), kazanç müsaderesi (madde 55), çocuklara özgü güvenlik tedbirleri (madde 56), akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri (madde 57), suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlar (madde 58), sınır dışı edilme (madde 59), tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirleri (madde 60) mevzuatımızda güvenlik tedbiri olarak gösterilmiştir.
Ceza Genel Kurulunun 15.07.2008 gün ve 174-191 sayılı kararında belirtildiği üzere; bir suç nedeniyle verilen karar içerisindeki cezalardan her biri ayrı bir hükmü oluşturmayıp, bu cezaların tamamı tek bir hükmü meydana getirmektedir. Bu nedenle, hükmün içerisinde birden fazla cezanın bulunması halinde sonuç itibariyle temyize tabi olmayan bir cezanın güvenlik tedbiri ile birlikte hükmedilmesi halinde temyizi olanaklı hale gelmektedir.
Ceza Genel Kurulunun 30.11.2010 gün ve 237-242 sayılı kararında kesin nitelikteki adli para cezası yanında 5237 sayılı TCK"nun 58/6. maddesinin uygulanması halinde sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmesiyle güvenlik tedbirine hükmedildiğinden, kararın temyiz yeteneğinin mevcut olacağı kabul edilmiştir.
Somut olayda sanık hakkında hırsızlık suçundan yapılan yargılama neticesinde, 2.000 TL adli para cezasına hükmedilmiş, adli sicil kaydındaki hükümlülüğü nedeniyle TCK"nun 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmiştir.
5237 sayılı TCK"nun 58/6. maddesinin uygulanması nedeniyle kararın temyiz yeteneği mevcut olduğundan,temyizin reddine ilişkin karar usul ve yasaya aykırıdır.
Bu sebeple; hükmün temyiz yeteneği bulunduğu gözetilerek, temyizin reddi kararının kaldırılıp, dosyanın esastan incelenmesi talebiyle itiraz zorunluluğu doğmuş bulunmaktadır" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 04.04.2014 gün ve 6796-6484 sayı ile; itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

CEZA GENEL KURULU KARARI
Hırsızlık suçundan sanığın sonuç olarak üç ay on gün hapis cezasından çevrilen adli para cezasıyla cezalandırılmasına, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulmasına karar verilen ve suçun sübutu ile fiilinin vasıflandırılmasında bir anlaşmazlık ve bu kabulde dosya muhtevası itibarıyla herhangi bir hukuka aykırılık bulunmayan somut olayda, Özel Daireyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; hükmün temyiz kabiliyetinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık T.. Ö.. hakkında hırsızlık suçundan kamu davası açıldığı, yerel mahkemece yapılan yargılama neticesinde hükmolunan üç ay on gün hapis cezasının iki bin lira adli para cezasına çevrildiği ve sabıkalı olan sanığın cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 305. maddesi uyarınca, ceza mahkemelerince verilen hükümler temyiz kanun yoluna tâbidir. Ancak yerel mahkeme hüküm tarihi itibarıyla;
1 - İki milyar liraya kadar (ikibin-ikimilyar dahil) para cezalarına dair hükümler,
2 - Yukarı sınırı onmilyar lirayı (onbin lira) geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri,
3 - Bu kanun ile sair kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler,
Kesin olup, bu hükümler hakkında temyiz kanun yoluna başvurulamayacaktır.
647 sayılı Kanunun yürürlükte bulunduğu dönemde işlenen suçlar yönünden bu kanunun dördüncü maddesi uygulanmak suretiyle hükmolunan kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilen para cezalarının, anılan maddenin dördüncü fıkrasındaki; "bu hükmün uygulanması, kanun yollarına başvurmada engel teşkil etmez" hükmü uyarınca, miktarına bakılmaksızın temyizi mümkün ise de; 647 sayılı Kanunun 4. maddesinde yer alan ve kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların paraya veya maddede yazılı diğer tedbirlere çevrilmesine ilişkin olan bu ilkelere benzer düzenlemelere yer veren 5237 sayılı TCK"nun 50. maddesinde, "uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbirdir" düzenlemesi yer almasına karşın, "bu hükmün uygulanması, kanun yollarına başvurmada engel teşkil etmez" hükmüne yer verilmemesi nedeniyle, gerek 5237 sayılı TCK"nun 50. maddesi uyarınca kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaya seçenek olarak hükmedilen, gerekse 52. madde uyarınca doğrudan hükmedilen ikimilyar liraya kadar (ikibin-iki milyar dahil) olan adli para cezalarına ilişkin hükümlerin temyiz yeteneği bulunmamaktadır.
"İkimilyar liraya kadar (ikibin lira-ikimilyar dahil) para cezalarına dair olan hükümlerin" temyiz edilemeyeceğine ilişkin 1412 sayılı CMUK"nun 305. maddesinin 2. fıkrasının 1. bendinin, Anayasa Mahkemesinin 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren 23.07.2009 gün ve 65–114 sayılı kararı ile iptal edilmesinden sonra verilen, ister hapis cezasından çevrilen,
ister doğrudan hükmolunan adli para cezasına ilişkin mahkûmiyet hükümlerinin 14.04.2011 tarihine kadar hiçbir miktar gözetilmeksizin, 14.04.2011 gün ve 27905 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanunun 23. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nun 272. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde “hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen 3.000 Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı istinaf yasa yoluna başvurulamayacağı” şeklinde yapılan değişiklik ve aynı kanunun 26. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanuna eklenen, “bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar hapis cezasından çevrilenler hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı temyiz yoluna başvurulamaz” şeklindeki geçici 2. madde gözönünde bulundurulduğunda, 14.04.2011 tarihinden sonra ancak doğrudan hükmolunan 3.000 Liradan fazla adli para cezalarına ilişkin mahkûmiyet hükümlerinin temyizinin mümkün hale geldiği konusunda tereddüt bulunmamaktadır.
Görüldüğü gibi kanunumuzun temyiz edilebilirlik için aradığı ilk şart, verilen kararın hüküm niteliğinde olmasıdır.
5271 sayılı CMK"nun 223. maddesinde; beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirleri, davanın reddi, davanın düşmesi kararlarının hüküm olduğu belirtilmiş, maddenin son fıkrasında; "adlî yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı"nın kanun yolu bakımından da hüküm sayılacağı açıkça vurgulanmıştır. Sayılan hükümlerin verilme şartları da maddede ayrıntılı olarak hüküm altına alınmış, altıncı fıkrada; "yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, belli bir cezaya mahkûmiyet yerine veya mahkûmiyetin yanı sıra güvenlik tedbirine hükmolunacağı" belirtilmiştir.
5237 sayılı TCK"nun 2. maddesinde güvenlik tedbirleri yönünden de kanunilik ilkesinin geçerli olduğu vurgulandıktan sonra, 53 ila 60. maddeler arasında "güvenlik tedbirleri" düzenlenmiştir. TCK"nun 53. maddesinde "belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma", 54. maddesinde "eşya müsaderesi", 55. maddesinde "kazanç müsaderesi", 56. maddesinde "çocuklara özgü güvenlik tedbirleri", 57. maddesinde "akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri", 59. maddesinde "sınır dışı edilme", 60. maddesinde ise "tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirleri" ile ilgili düzenlemelere yer verilmiştir. Güvenlik tedbirleri anılan maddelerde sayılanlarla sınırlı olmayıp, özel kanunlarda da kanunilik ilkesine uyulmak şartıyla farklı güvenlik tedbirlerine yer verilmesi mümkündür.
5237 sayılı TCK’da yaptırım olarak ceza ve güvenlik tedbirlerine yer verilmiş olup, 5271 sayılı CMK’nun 223. maddesinde de güvenlik tedbirlerine hükmedilmesine ilişkin kararların hüküm sayılacağı açıkça belirtilmek suretiyle, tedbir kararlarının da temyiz yeteneğinin
bulunduğu ortaya konulmuştur. Bu nedenle, gerek mahkûmiyete ek, gerekse bağımsız olarak hükmedilen güvenlik tedbirleri, kesin nitelikte bulunan hükümlere her yönüyle temyiz edilebilirlik niteliği kazandıracaktır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık hakkında adli para cezasının yanında ayrıca hükmolunan tekerrür konusu, TCK’nun birinci kitabının üçüncü kısmında "güvenlik tedbirleri" başlığını taşıyan ikinci bölümünde düzenlenmiş olup, kanunun 58. maddesinde mükerrirler hakkında, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirileceği öngörülmüştür. Tekerrürün maddi ceza hukuku yönü bulunsa da, güvenlik tedbiri olarak düzenlendiğinde de şüphe bulunmamaktadır. Bu nedenle, sanık hakkında kesin nitelikteki adli para cezasının yanında ayrıca güvenlik tedbiri niteliğinde bulunan mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmesi karşısında, hükmün temyizinin mümkün olduğu kabul edilmelidir.
Nitekim Ceza Genel Kurulunun 11.03.2014 gün ve 113-120, 05.10.2010 gün ve 183- 186 ile 08.12.2009 gün ve 241-286 sayılı kararları da aynı doğrultudadır.
Bu itibarla, itirazın kabulüne, Özel Dairenin temyiz isteminin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına, dosyanın hükmün esasının incelenmesi amacıyla Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 05.03.2014 gün ve 18489-3735 sayılı temyiz isteminin reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, hükmün esasının incelenmesi amacıyla Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.11.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

Hemen Ara