Esas No: 2012/450
Karar No: 2012/2311
Karar Tarihi: 21.02.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/450 Esas 2012/2311 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.12.2008 ve 13.01.2010 gününde verilen dilekçeler ile tapu iptali ve tescil veya tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne dair verilen 08.03.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, yüklenicinin temliki işlemine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademedeki istek ise yapılan ödemeler tutarı 65.000,00 TL tahsili istemlerine ilişkindir.
Birleştirilen davada davacı, gecikmeden kaynaklanan kira alacağı 2.293,00 TL ile taşınmazın keşfen saptanan rayiç değerinden yaptığı eksik ödeme düşüldükten sonra kalan 69.500,00 TL’nin tahsilini istemiştir.
Davalılardan arsa sahibi, eserin tamamlanmadığını, açılan davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı yüklenici ise, eserin %75 fiziki seviyeye getirildiğini, sözleşmedeki kademeli ferağ hükmü uyarınca hak ettiği tapuların kendisine verilmediğini bildirmiştir.
Mahkemece, davacının ilk kademedeki mülkiyet aktarımı istemi kabul edilmiş, sözleşmede kararlaştırılan ve davacı tarafından depo edildiği anlaşılan 12.000,00 TL’nin davalı yükleniciye verilmesine, 2.293,00 TL gecikme tazminatının da yükleniciden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı ve davalılardan arsa sahibi ... temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacının bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden; maliki davalı arsa sahibi olan 3 ve 4 sayılı parseller üzerine bir bina yapımı için davalılar arasında 24.11.2006 tarihli biçimine uygun düzenlenmiş arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğu, sözleşme uyarınca 3 sayılı parsel üzerine yapılan binanın zemin katındaki 6 numaralı bağımsız bölümün yükleniciye bırakıldığı, yüklenicinin de bu bağımsız bölümü 19.06.2007 tarihli satış vaadi sözleşmesiyle davacıya satımını vaat ettiği görülmektedir. Sözleşmeye göre, işin teslim tarihi inşaat ruhsatının alınmasından itibaren 20 ay olarak kararlaştırılmış, ayrıca bu süreye 3 aylık ek süre ilave edilmiştir. Buna göre, eserin teslim tarihi 28.04.2009 olmaktadır. Yapılan keşifte, 4 sayılı parseldeki binanın %65, 3 sayılı parseldeki binanın ise ancak %12 fiziki seviyeye getirildiği bilirkişi tarafından saptanmıştır.
Davada dayanılan 19.06.2007 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi aslında yüklenicinin yaptığı bir temlik işlemidir. Bir tanımlama yapmak gerekirse alacağın temliki, alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun rızasına ihtiyaç göstermeden yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliği taşıyan şekle bağlı bir akittir. Bir bina yapımı suretiyle yüklenicinin yapılacak yapıdaki arsa sahibi üzerinde olan bir kısım arsa paylarının devrini isteyebilmesi, eserin sözleşmeye, fen ve amaca, mevcut imar kurallarına uygun meydana getirilmesi koşuluna bağlıdır. Yoksa, yasanın aradığı anlamda bir ifadan söz edilemez. İfa yoksa, ne yüklenici ne de onun temlik işleminde bulunduğu üçüncü kişi borçludan (arsa sahibinden) edim isteminde bulunamaz. Sözleşmede kademeli ferağa ilişkin hüküm olsa dahi, bu hüküm ancak kendi edimini sözleşmeye uygun yerine getiren tarafça istenebilir. Çünkü, Borçlar Kanununun 81.maddesi hükmüne göre, kendi edimini sözleşmeye uygun yerine getirmeyen taraf, karşı yandan edim talebinde bulunamaz.
Az yukarıda sözü edildiği üzere, 13.11.2009 tarihinde yapılan keşifte teslim tarihi 28.04.2009 olarak kararlaştırıldığı halde inşaatın getirildiği fiziki seviye 3 sayılı parselde %12, 4 sayılı parselde ise %65’dir. Bu rakamlar, yüklenicinin öncelikli borcunu yerine getirmediğini açık-seçik olarak gösterdiğinden, belirtildiği gibi ne yüklenici ne de onu temlik işleminde bulunduğu üçüncü kişi arsa sahibinden ifa yerine geçecek talepte bulunamaz.
Mahkemenin yapılan bu saptamaları bir yana bırakarak davacının mülkiyet aktarımı istemini kabul etmesi, doğru olmamıştır.
Karar, açıklanan nedenlerle davacının diğer talepleri incelenip değerlendirilmek üzere davalı arsa sahibi yararına bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda (1).bentte açıklanan nedenlerle davacının bütün temyiz itirazlarının reddine, hükmün (2).bentte yazılı nedenlerle davalı arsa sahibi yararına BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde davalı ..."e iadesine, 21.02.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.