Esas No: 2012/7634
Karar No: 2012/11162
Karar Tarihi: 20.12.2012
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/7634 Esas 2012/11162 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı Hazine adına tescil edilmiş bir taşınmazda, yargılanması sonucunda davacının zilyetliğinin olduğu ortaya çıkmıştır. Ancak davacı yanlışlıkla Kadastro Müdürlüğü'ne dava açmıştır. Mahkeme tarafından davanın Hazineye yönlendirilmesi gerektiği belirtilmiş ve taşınmazın fiili kullanımının kanıtlanması gerektiği ifade edilmiştir. Kararda geçen kanun maddeleri ise 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 2/B ve 20/6. maddeleri ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Ek 4. maddesi ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ilgili hükümleridir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Kullanım kadastrosu sırasında Elmalı Köyü çalışma alanında bulunan 139 ada 1 parsel sayılı 440,73 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı ve taşınmaz ve üzerindeki 3 katlı kargir evin 10 yıldan beri ..."nin kullanımında olduğu şerhi verilerek davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ..., taşınmazın beyanlar hanesinde sehven eşi adına şerh verildiğini, taşınmazın kendi zilyetliğinde bulunduğunu iddia ederek adına zilyetlik şerhi verilmesi istemi ile Kadastro Müdürlüğü"nü davalı göstererek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesindeki mevcut zilyetlik ve muhdesat şerhinin kaldırılmasına ve taşınmazın ve üzerindeki 3 katlı kargir evin 10 yıldan beri ..."nin kullanımında olduğunun şerh edilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davalı ..."nin kabul beyanı esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma inceleme ve uygulama hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Davacı, taşınmazın kendi zilyetliğinde olduğu iddiası ile dava açarak, zilyet olduğunun beyanlar hanesine şerhini istemiştir. 3402 sayılı Yasa"nın Ek 4. maddesi, “6831 sayılı Yasa"nın 20.6.1973 tarihli kanunla değişik 2. maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kadasto tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle bu Kanunun 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir" hükmünü taşımaktadır. Dava, kullanım kadastrosuna itiraz niteliğinde bulunduğundan husumetin taşınmazın tespit maliki olan Hazineye ve beyanlar hanesinde ismi yazılı kişilere yöneltilmesi zorunludur. Davacı tarafça, kadastro genel müdürlüğüne husumet yöneltilerek dava açılmış, yargılama sırasında yararına şerh bulunan ... davaya dahil edilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 17.02.2010 gün 2010/7-70 Esas - 2010/86 sayılı kararında da değinildiği gibi, aleyhine dava açılanların davalı sıfatlarının bulunmaması halinde dava,sıfat yokluğundan (husumet yönünden) reddedilecektir. Yargılama sırasında yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK"nın 179/1. maddesi ile hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın 119/1. maddesi uyarınca dava dilekçesinde tarafların ve varsa kanuni temsilcilerinin ad ve adreslerinin bildirilmesi zorunludur. Bu bildirim sırasında yapılan yanlışlık davanın, her zaman husumet nedeniyle reddi sonucunu doğurmamakta ve hatanın giderilmesi imkan dahilinde bulunmaktadır. Somut olayda da, dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin Kadastro Müdürlüğü değil, Hazine olduğu anlaşılmaktadır. Davacının, tespit maliki olan Hazine yerine Kadastro Müdürlüğünü hasım göstermesi şeklindeki yanılgısı, temsilcide hata niteliğindedir. Temsilcide hata halinde, davanın husumetten reddedilmeyip doğru hasma dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanabileceği, Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamalarındandır. Nitekim, 6100 sayılı HMK"nın, "Tarafta İradi Değişiklik" başlığını taşıyan 124. maddesi ile de temsilcide yanılgı hali madde kapsamına alınmıştır. Hal böyle olunca, davanın tesbit maliki Hazine"ye yönlendirilmesi için davacı yana olanak verilmesi, yasal hasım durumunda bulunan Hazine davaya dahil edilerek dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmesi, taraf teşkili sağlandığı takdirde davaya devamla, 3402 sayılı Yasa"nın Ek 4. maddesine dayanılarak açılacak davaların kabul edilebilmesi için, malik Hazineye karşı davacı tarafın taşınmazda fiili kullanımının olduğunun kanıtlanmasının zorunlu olduğu göz önüne alınarak taşınmaz başında keşif yapılmalı, davacının iddiası taşınmaz başında dinlenilecek yerel bilirkişi, tanık beyanları ve diğer delillerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yön göz ardı edilerek Hazineyi bağlayıcı nitelikte olmayan davalı ..."nin davayı kabul beyanına değer verilmek suretiyle hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, ayrıca açılan dava nedeniyle çekişmeli parselin kadastro tespitinin kesinleşmemiş olması nedeniyle 3402 sayılı Yasa"nın 1. maddesi gereğince Kadastro Mahkemesinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun öngördüğü biçimde doğru sicil oluşturma görevi olduğu, başka bir deyişle, uyuşmazlığın esası hakkında karar verirken, çekişmeli parselin hangi nitelikte, miktarda, kim veya kimler adına hangi paylar oranında tescil edileceğinin hükümde açıkça gösterilmesi ve infazı kabil sicil oluşturulması zorunlu olduğu halde sadece beyanlar hanesindeki şerhin düzeltilmesi ile yetinilerek taşınmaz hakkındaki sicilin açık bırakılması da isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 20.12.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.